"Yifan, biri sana posta yollamış."Suho, Kris'in çalışma odasına girerken konuştu ve elindeki zarfı salladı.
Elena'nın eve gelmesinden beri yaklaşık 3 hafta geçmişti. Kris, artık umudunu kesmeye başlamıştı. İlk hatasıydı.
"Ne yollamışlar?" Kris, Suho'ya bakarak sorduğunda kısa olan, elindeki zarfı yırtarak açtı. Zarfın içinden dökülen kırıntıları görünce ise kaşları çatıldı.
"Ekmek kırıntıları mı?"Suho eğilip kırıntılardan birazını kokladı ve kafasını olumsuz anlamda sallayarak doğruldu.
"Kurabiye kırıntıları."Kris kaşlarını çattı. Bu, Elena'nın espiri anlayışıydı. Eski anılar zihnine doluştu.
"Peki, neden ekmek kırıntıları abi? Neden kurabiye kırıntıları değil?"
"Çünkü etrafta kurabiye yokmuş."
"Fakirlermiş desene şuna. Ben olsam kurabiye kırıntısı kullanırdım. Şekerden ev ile daha uyumlu."
Elena, Kris ile oynuyordu. Kris ise, bu oyunu bozmaya niyetliydi.
Suho odadan çıktıktan birkaç saat sonra, Kris bunalıp odasından çıkmaya karar verdi.
Mutfağa indiğinde Mika'yı kitap okurken buldu.
"Ne okuyorsun aşkım?""Hiç, Hansel ve Gretel."
Kris, olduğu yerde donup kalmıştı.
"Nereden buldun onu?"
Zorlukla sorduğunda Mika omuzlarını silkip konuştu.
"Elena göndermiş, bebekler için."
__________________________Bara girdiğinde diğerlerini telaşlı şekilde koşuştururken gördün.
"Neler oluyor?" Merakla sorduğunda Sehun, sana cevap verdi.
"Alt gruplarda ayaklanma var. Kris'i indirmek istiyorlar.""Ne? Neden?" Şaşkınlıkla sordun.
"Eski patronun oğlu olmadığını düşünüyorlar. Kris'e bulaşmadan onları bastırmaya çalışıyoruz.""Sen bu işlere bulaşma, gel çıkalım."
Kai yanına gelip konuştuğunda, Chanyeol onaylamaz bakışlarını üzerinize çevirdi.
Kai ise onu görmeni engelleyerek seni dışarı çıkardı.O sırada ise Taeyong, alt gruplarla birlikteydi. Bir binanın önünde, isyanı harlıyordu.
"Bizi, böyle bir gaspçının yönetmesini istemiyoruz!" Bağırarak yumruğunu havaya kaldırdığında, önündeki kalabalıktan coşkulu sesler yükseldi.
"Onu indirmeliyiz! Yerine hakkı olan biri gelmeli!"
Kalabalıktan onaylayan sesler yükseldi.
"Yerine Elena Wu geçmeli!"
Kalabalığın coşkusu gittikçe artıyordu.
"O halde ne duruyoruz? GİDİP İNDİRELİM O PİÇİ!"
Kalabalık, oldukları yerden görünen malikaneye doğru ilerlemeye başladığında Taeyong, arkasındaki telefonu çıkardı ve kulağına götürdü.
"Ne düşünüyorsun?"Telefondan bir gülme sesi geldi.
"Ah Taeyong, sen bütün grupların en zekisisin."Taeyong gülümsedi.
"Teşekkürler, Kraliçem. Şimdi ne yapıyoruz?"
"Gidip NCT ile buluş. Gerçek liderlerini karşılamak isteyeceklerdir."
___________________________
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lovely But Dangerous |PCY OC|
Fiksi PenggemarEtrafına bakarken aklından tek bir düşünce geçiyordu: Ben buraya nasıl düştüm? - Aralarda ufak tefek küfür olabilir. Yazarın ilk kitabı olduğundan hatalar olabilir. -DÜZENLENDİ-