Bölüm-6 🖤 AŞK

22.7K 886 162
                                    

Sevgili okuyucularım lütfen vote ve sevgi dolu yorumlarınızı bırakmayı unutmayın...
🖤🖤🖤

***

Ne bir söz, ne bir iç çekiş birkaç dakika boyunca odada hiç bir şey yankılanmadı. Dudakları sessiz, gözleri sabit bende duruyordu. Bu durumdan rahatsız oldum ve gözlerimi ondan kaçırdım. Dakikalar öncesi yere düşen telefonum odağıma girince yanımdaki adamı arkamda bırakarak telefonuma yöneldim ve hemen rehberimden Josepf'i bulup onu aradım. Bu gece tek kalmak istemiyordum tabi ki ama yanımda ki adamla da bir yere gidemezdim. Onu tanımıyordum ve şu sürede onu gözlemlediğim kadarıyla da tekin birisi değildi. Peşinde onlarca koruma ile gezen bu adam beni ürkütüyordu. 

Bir süre telefon çaldı açılmayacağını anladığım an kapatmak için hareketleneceğim sırada Josep'in sesi telefonda yankılandı. Endişeyle adımı seslenmişti. Bu saatte aradığım için korkmuş olmalıydı. Onun konuşmasına fırsat vermeden, ''Bu gece sizde kalabilir miyim?'' diye sordum. O an kolumdan tutularak yana doğru çekildiğimde buz mavileri olan adamla yüz yüze geldik. Kaşlarını çatmış, gözleri öfkeyle kararmıştı. Onu umursamadan Josepf'in ne dediğine odaklandığımda sadece, ''Seni almaya geliyoruz.'' dediğini duyabildim. Çünkü dikkatim ne kadar istemesemde yanımda ki adamdaydı.
Kolumu elinden çekerek Josepf'i yanıtladım: ''Gerek yok Josepf. Ben geliyorum.''

Telefonu kapattığım sırada, ''Senin derdin ne?'' diye tısladım. 

''Orada kalamazsın!'' dedi tek nefeste.

Şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım. ''Sende bana emir veremezsin, ne yaptığıma ve ne yapacağıma karışamazsın!'' dedim. Derin bir nefes aldı ve arkasını dönüp ellerini saçlarından geçirdi.

Tekrar bana döndü, hızla koluma yapışarak beni kapıya doğru sürüklemeye başladığında, ''Benimle kalacaksın. Senin için en güvenli yer benim yanım.'' dedi.

Boşta olan elimi, kolumu tutan elinin bileğine koyarak onu ittirmeye çalıştım. Tutuşu sertleşirken, tırnaklarımı sinirle bileğine geçirdim. Bu onu biraz yavaşlattı, tam beni sürükleyerek dış kapıdan çıkaracağı sırada, ''Çığlık atarım.'' dedim. ''Eğer beni şimdi bırakmazsan inan bana çığlık atarım. Herkesi buraya toplarım. Benim güvende olduğum tek yer senin  olmadığın yer. Şimdi beni rahat bırak ve evimden git!''

Birden bana döndü. Gözleri öyle keskin, öyle vahşice gözlerimin içine bakıyordu ki, ürperdim ama yine de geri adım atmadım. Kararım kesindi ve bu kesinliği gözlerimde görmesine izin verdim. Ondan sonra her şey dakikalar içerisinde oldu, Granit ve Josepf'in yanına geldim. Buraya bile o bırakmıştı. Arabamı koruması getirmiş, buraya gelene kadar sürekli homurdanıp durmuştu. Kabul etsede etmesede onu hayatımda kesinlikle istemiyordum. Başımda yeterince sorun vardı birde onunla kesinlikle uğraşamazdım.

Kapıda beni Josepf eşofmanlarla görünce kocaman bir çığlık atıp bütün apartmanı uyandırmıştı.

Yaşlı karşı komşusunun kapıyı açıp azarlayarak bizi kendi evimize sokması da ayrı bir ironiydi. Zavallı Granit neye uğradığını şaşırıp ortalığı yatıştırmaya çalışmış sonra da bizi salona yerleştirmişti. Onlara yaşadıklarımı kısaca özet geçmiştim ki detaylı anlatacak enerjim yoktu. Josepf'in hüzünlü gözleri sürekli benim üzerimdeydi, bu yüzden onu aradığımda hemen misafir odasını benim için ayarlamış, şimdi de beni bu odaya yerleştirmişti.

Kısa zaman geçmesine rağmen bu ikiliyi çok sevmiştim. İnsan sarrafı değildim ama bana inanılmaz enerji veriyorlardı. O evde tek kalamazdım, Josepf'lerden başka tanıdığım ve hayatına dahil olduğum kimse de yoktu.
Saate baktığımda gece yarısını çoktan geçmiş olduğunu gördüm ama uyuyamıyordum. Yaşadıklarım ağır geliyor, artık kaldıracak gücü kendimde bulamıyordum. Yataktan kalkarak pencereye doğru ilerledim, perdeyi hafifçe araladığımda elimde ki telefon titreşti. Gelen mesajı açtığımda gözlerim iri iri açıldı. 

LİDERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin