ON-BEŞİNCİ BÖLÜM

1K 86 52
                                    


Günlüğün son sayfasını okuyan Jimin göz yaşlarına hakim olamamış ve ağlamaya başlamıştı. Bir kaç gündür arayla okuyorlardı günlüğü ve en son Taehyung'un vurulduğunu okumuştular. Jungkook'ta Jimin den bir farkı yoktu. Böyle bir şeyi hiç beklemiyordu, Jimin'i böyle de görünce 'keşke okumasaydık' Diyordu içinden.

"Bebeğim ağlama artık, dayanamıyorum seni böyle görmeye." Diyip kollarını Jimin'in beline sıkıca sardı. Jimin de başını Jungkook'un mis gibi kukan boyun koyup ağlamaya devam etti.

Jimin zaten bu aralar günlüğü okuduğu için çok duygusaldı ve ağlama isteğini geri çekemiyordu. Burnunu çekip Jungkook'tan ayrıldı ve siyah deri kapağına sahip olan kalın günlüğe baktı. Içinde kap karanlık anılar doluydu, üstündeki tarihe baktığında (2014) tarihine aitti.

Jimin'in aklına gelen şeyle hemen Jungkook'a baktı.
"Bir sonra ki gün (2015), bir sonraki gün de ne olmuş olabilir?" Diye sordu merakla. Jungkook bilmiyormuşçasına başını olumsuz anlamında salladı.

"Şimdi bir şey söyleyecem ama kızma?" Diyip çekinerek sordu.
"Neden kızay-" Durdu ve aklına gelen şeyle devam etti. "Hayır, kabul etmiyorum. Gidemezsin yine o eve!" Dedi hafif sinirle Jungkook.

Jimin dudaklarını büzüp bir "Off" çekmişti. Jungkook, Jimin'in bu haline dayanamayıp hızlıca bir öpücük kondurup geri çekildi.

Jimin öpücüğün etkisiyle ne yapacağını bilememişti. Bir süre öylece Jungkook'a bakmıştı ve daha sonra sesiz ortamı dağıtmak için, "Annem yemek yapmış, gel yiyelim?" Diyip elleriyle oynuyordu. Şu anda kalbi çok hızlı atıyor ve vücudundaki bütün kanı yanaklarına pompalıyordu.

Jungkook gülmemek için, yanaklarının iç tarafını dişleriyle ısırıyordu. Jimin'i daha fazla utandırmamak için, bir şey demeden ayağa kalkıp odadan çıktı. Jimin de içinden kendine bildiği bütün küfürleri sıralayıp, arkasından çıkmıştı.

Bir sonraki gün okulda gitmişti  ve Jungkook'a günlükle ilgili bir şey dememişti. Okuldayken ınternet üzerinden biraz araştırma yapmış ve Jin'in kazadan sonra komada kaldığını öğrenmişti. Yayınlanan makaleyi okumaya başlamıştı hemen.


(flashback)


Jin kazadan sonra Busan'a bağlı küçük bir kasabasında kalmıştı. Komada kaldığı hastahanede tek bir doktur vardı adıda Namjoon ve onu iyileşmesi için, çok uğraşmıştı. Ama komaya girdikten sonra elinden hiç bir şey gelmemiş ve sadace uyanmasını beklemişti.

Kayıtlar içinde, yanında kimlik veya telefon olmadığı için, ısimsiz diye kaydetmişti. Ekstradan üstünde ailesine ait hiçbir şey de yoktu ve ailesine ulaşamamıştı.

Kasabada ki küçük karakola haber vermişti Namjoon ama polis üstünde durmamıştı. Bir kaç ay Namjoon ona bakmış, her şeyiyle yakından ilgilenmişti. Artık ümidi kesilmek üzereydi, bu gece yıl başı olduğu için evine geç gidecekti.

Ama anne ve babası birlikte kutlamak için çağırdı. Biraz erken hastahaneden çıkacakken, hemşirenin heyacanla ona doğru koşmasıyla dona kalmıştı.

"Hocam isiniz hasta uyandı." Nefes nefese dediği gibi, Namjoon koşarak odaya gitmişti. Gözleri donuk bir şekilde beyaz boş tavannı izleyenin Jin'in yanına doğru yürüdü.
Hemen cebindeki küçük el feneriyi eline aldı ve Jin'in gözlerine tutarak baktı. Ardından "Elimi takip edin?" Diyip baş parmağını havada, bir sağa bir sola götürdü.

Jin, Namjoon'un dediklerini yaptı. Ama boğazında aylardır hiç bir şey geçmediği için, çok açıyordu ve yutkunamıyordu.

Namjoon bütün tektiklerini yaptıktan sonra Jin'in tamamen iyileştirdiğine karar vermişti. Jin'in yüzüne tekrar baktığında, Jin'in yüzünü buruştumuş olduğunu gördü.

Hemen hemşireden şu almasını istemişti. Kısa bir süre sonra elinde şu ve bardakla içeri giren hemşireden, hızlıca alıp Jin'e suyu içirmeye çalıştı.

Jin suyu içtikten sonra biraz bekledi ve neler olduğunu düşündü. Aklına Taehyung'un son sözleri ve kaza anı görüntüleri yankılandığı gibi, gözlerinde yine yaşlar belirmişti.

Namjoon şaşkınlıkla konuştu.
"Neler olduğunu hatırlıyor musun ve kim olduğunu?" Diye sordu. Jin usulca başını salladı. Namjoon rahatlamış bir şekilde başka bir soru sordu.

"Adın ne senin? Çünkü buraya aylar önce getirildin ve üstünde kimliğin veya başka bir şey yoktu ailene ulaşmak için. Seni buraya yolda geçen bir aile getirdi."

Jin duyduklarıyla şoka girmişti ve kelimeler kendiliğinde dökülmüştü ağzından, boğazı acısada umursamadı.
"K-kaç aydır bu-buradayım ve tam olarak nerdeyim ben?"

"Dört aya yakındır komadasın ve yarın yeni yıl. Ayrıca Busan'dasın" Diye cevap verdi Namjoon.
"B-benim hemen dönmem lazım annem ve babam beni merak etmişlerdir." Yataktan çıkmaya çalışarak konuştu Jin.

"Tamam sakin ol babanı ara istersen ve gelip seni alsın, senin için daha iyi. Sende bu süreçte tam olarak kendini toparlarsın?" Diyip telefonu Jin'e uzattı.

Jin hemen babasını aramış ve bir kaç saat sonra gelip almıştı hastahaneden. Hiç durmadan geri dönmüşlerdi Seul'le. Hastahaneye de yüklü bir miktar para vermişti. Namjoon'a da çok teşekkür etmişti, oğluna baktığı için ve ileride işi düşerse diye kartını da vermişti Bay Kim.

Eve geldikleri gibi, yıl başı partisine geç kalmıştı Bay Kim. Tam gidecekken Jin de gelmek istediğini söylemişti, babası da kıramamıştı. Hızlıca hazırlanan Jin, babasıyla arabaya binip çıkmıştılar yolla.

(flashback end.)

Jimin şu anda kendi evlerinin kapılarının önünde oturmuş, Jungkook'u bekliyordu. Çünkü birlikte luna parka gideceklerdi.

Bu sırada karşı komşularının kapısı açılmıştı. Eskiden korkuyla baktığı uzun adama, şimdi içinde bilmediği bir merhametle bakıyordu. Siyahlar içindeki adam yine gitmişti, Jimin nereye gittiğini deli gibi merak ediyordu.

Jungkook geldiği gibi, hızlıca koluna girip adamın arkasından onu takip etmeye başladılar. Junkook anladığı şeyle gözlerini devire devire Jimin'e ayak uydurdu.

Uzun bir süre takip etiler, kendilerini belli etmeden. En son bir köşede durup bir binaya baktığında, Jimin ve Jungkook'ta baktılar. Gördükleri binanın bir hastahane olduğunu anladıkları gibi, Jimin'in aklına gelen sey 'Acaba' dı.

Hemen önündeki adamı kaybetmemek için, yine takip ettiler. Onun yoğun bakım ünitesine girdiğini gördüler ve ardından bir adaya. Arkasından Jimin ve Jungkook'ta koridora girmişlerdi. Ve adanım girdiği odanın camından içeriye baktıklarında arkası dönük adamın, yatakta yatan adamın ellerinden tutarak ağladığı gördüler.

Jimin'in gözlerinden akan yaşla anlamıştı, bu yatakta yatanın günlükte ki o adam olduğunu...


(Merhaba, artık bu fiç'e günlük elimden geldiğince bölüm yazıp yükleyecem. Yazın hatalarım için çok üzgünün.♡)

TAEJIN'LE KALIN

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


TAEJIN'LE KALIN.
💜💜💜💜💜💜💜💜
💜💜💜💜💜💜💜💜
💜💜💜💜💜💜💜💜
💜💜💜💜💜💜💜💜
💜💜💜💜💜💜💜💜

İntikam TAEJİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin