Altın rengi gözleri yanan bir semaverdi
Ilık bir çay kokusu akardı saçlarından.
Yanmanın lezzetini onda hissettiğim bir an
Ve yazın sevgisini bana önce o verdi.-Yaşar Nabi Nayır / Sonbahar
🐾
Sıcak yaz gününün uzaklardan getirdiği derin meltem rüzgarı; dalından yeni düşmüş, yeşil bir yaprak tanesini gecenin sıcak vakitlerinde yakalamış ve mavi gökyüzünde usulca uçurup götürmüştü.
Gözüme takılan yaprak tanesi her ne kadar kısa süreli de olsa yaptığım konuşmayı duraklatıp dikkatimin dağılmasına neden olmuştu.
"Hayır sorun sende değil, sorun tamamen bende.
Bak anlamıyorsun. Annem artık seni istemiyor, kabul edemiyor. Bana her zaman ' sen daha iyilerine layıksın' derdi. Ama ben her zaman onu inkar ederdim. Ama bugün.. gerçekten... sana çok kırıldım Melark! Nasıl o kızın seni eline almasına izin verirsin?!!"
Annemin zoruyla oturduğum, biblolarla süslenmiş pembe örtülü masadan kalkmış ve elime aldığım oyuncağımla çöpe doğru ilerlemeye başlamıştım.
Tamam, en kısa anlatımıyla Bay Melark; benim en sevdiğim oyuncağımdı.
8 yıl önce büyükbabam ve büyükannemin yeni taşındıkları evde bulmuştum Melark'ı. Krem renginin hakim olduğu odada, yere konmuş 2000'lerin başlarına ait bir tarihle yayınlanan gazetelerin üzerinde öylece oturmuş duruyordu. İlk gördüğümde içimdeki doyumsuz çocuğun hisleriyle 'bu kesinlike benim olmalı' demiştim. Zaten büyükbabam, büyükannemin aksine böyle şeyleri hiç sevmezdi. Hemen 'aman al senin olsun.' deyivermişti. Zaten o günden beri de yanımdan asla ayıramamıştım yamalı ayıcığımı.
Milyarlarca kez hırplanmış fakat bir şekilde tekrar ayakta tutabildiğim, her gece birlikte uyuduğum, 17 yaşımda olmama rağmen hâlâ çay partileri düzenleyip, onunla dertleştiğim oyuncağıma artık veda etme zamanı gelmişti.
Hepsi... Bunların hepsi eve gelen o şımarık velet yüzünden olmuştu!
"Sen ne diye benim odama girersin ki?! Sümüklü cadı seni!"
Söylenmelerimle havada kuş tüyü misali uçuşan bahanelerimin de tükendiğini anladığım sırada burnuma dolup orayı yakan kötü kokunun geldiği yere, büyük konteynerın yanına geldiğimi fark etmiştim. Her tarafı yamalarla kaplı olduğu için rengarenk görünen oyuncağımla vedalaşma zamanıydı artık...
İstemsizce gözlerim dolmuştu. Melark ise benim aksime çöpün önünde, hemen elimde dururken şaşı gözleriyle bana bakıyordu.
"Hava da ne kadar sıcak değil mi Melark? Baksana gözlerim terledi. En azından güzel bir gün Melark. Seni asla unutmayacağım."
Zaten elimde olan Melark'ı kendime çekerek ona sıkı sıkı sarıldım. Bırakmak istemediğimi belli etmek adına öyle sıkı sarılıyordum ki Melark'a dikişlerinden birinin açılıp yere az bir tutam pamuk döküldüğüne şahit olmuştum.
"Ah Melark! Ben seni ameliyat ede ede doktor olma hayali kurdum. Demek böyle bitecekmiş. Bayım, sakın seni çok sevdiğimi unutma. Kalbimdeki dört odacığın kesinlikle biri sana ait. Çünkü birisi anneme, birisi Oh-gong'a, birisi Yunho amcaya... Ah her neyse. Seni çok seviyorum Melark!"
Yıldızlar gecede nöbet tutarken her tarafı yamalarla kaplı oyuncağı gözlerim yaşlı bir şekilde konteynerın üzerine koyuyordum ki Bay Melark'tan geldiğini sandığım bir ses duydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay Melark // Vmin
Novela JuvenilJimin, büyükannesi ve büyükbabasının yeni taşındığı evlerinde bulduğu oyuncak ayıyla büyümüştü. Onunla yemiş, onunla içmiş, üzüldüğünde veya sevindiğinde ilk ona anlatmıştı her şeyi. Fakat Jimin bilemezdi ki bir gün, tam Melark'tan vazgeçerken onun...