13.Bölüm💓

861 41 3
                                    

Okuldan çıkmış, kulağımda kulaklık eve doğru yürüyordum. Bugün hava biraz daha soğuktu. Hafiften yağmur atıştırıyordu. Böyle havaları çoğu zaman severdim.

Şarkıya kendimi kaptırmış, yavaşça yürürken, arkadan biri bir kulağımdaki kulaklığı alınca hem korkmuş hem de sinirlenmiştim. Kim olduğuna bakmak İçin kafamı kaldırdığımda Barış'ı gördüm.

Yaprak: napıyorsun ya?
Barış: ne dinliyorsun merak ettim.
Yaprak: üff sana ne.

İlerlemeye başladım onu takmayarak. Ama olmuyordu. En sonunda karşısında durdum ve sinirle bakmaya başladım.

Yaprak: ne istiyorsun ne?!
Barış: seni...
Yaprak: hı?

(Yaprak'ın iç sesi: hı mı? Gerçekten mi? Pff. 🤦🏻‍♀️)

Ya ne deseydim? "Tamam ben de seni" mi deseydim?!

Barış: yaprak? İyi misin?
Yaprak: he, efendim?
Barış: sen napıyorsun deminden beri? Kendi kendine mi konuşuyorsun?
Yaprak: h-hayır canım, niye konuşayım?
Barış: canım?
Yaprak: lafın g-gelişi o! Sen de her şeyi yanlış anlama be!
Barış: neyse, eee napalım?
Yaprak: Ben eve gi-

Cebimdeki elimi çıkarttı ve tuttu. Şaşkınca ellerimize bakıyordum.

Barış: bir şeyler yapalım, sıkıldım. Her gün aynı şeyi yapmaktan sıkılmadın mı?
Yaprak: ben buraları iyi bilmiyorum ki.
Barış: nasıl?
Yaprak: ben İzmir'de yaşıyorum normalde. Ordaki okulumda sıkıntı çıkınca son senemi burda geçirmek için geldim.

Ben bunları anlatırken yürümeye başlamıştık. Neden kızmamıştım bu yaptığına?

Yürüyerek bir parka gelmiştik. Ama biraz ısısızdı. Niye buraya gelmiştik ki?

Yaprak: niye buraya geldik?

Bana döndü ve acı bir gülümseme yolladı.

Barış: birbirimizi daha iyi tanımak için.

Bir şey diyemedim. Beni bir banka çekti. Yan yana oturduk. Elimi çektim elinden. Bir süre birbirimize bakmadan, güneşin batımını izledik.

Kafamı çevirdim Barış'a. Sigara içiyordu. Bu yaşta? Kendine zarar veriyordu. Bunu düşmanım olsa dahi istemezdim kendine zarar vermesini.

Yaprak: içme.

Bana döndü.

Barış: niye?
Yaprak: zarar veriyorsun kendine. İstemem böyle bir şey.
Barış: üzgünüm, acılarımı anca böyle unutuyorum. Neyse, beni boşver. Sen kendini anlatsana.

Kafamı tekrar batan güneşe döndürdüm. Gözlerim doldu.

Yaprak: İzmir'de normal bir ailenin kızıyım. Ama babamı geçen yıl kaybettik. Hem de benim doğum günümde. Benim suçum onu kaybetmemiz. Mesela 5 gün Sonra hem Doğum günüm hem de babamın ölüm yıl dönümü. O yüzden kutlamayacağım.

Akan göz yaşlarımı sildim. Bakışlarımı gün batımının eşsiz güzelliğinden ayırmadan devam ettim.

Yaprak: Annem bir süre düzelemedi o olaydan Sonra. Mutlu gözükmeye çalışsa da değil...görebiliyorum. Tek çocuğum ben. Küçükken çok arkadaşım olmadı. Sevmezdim zaten. Yalnız kalmayı, kalabalık ortamdan daha çok severim. Derslerim çoğu zaman iyiydi. Sevgilim oldu. Ama ona hiç aşık olmadım. Aşk, değişik bir şey. Kolay bir şey değil mesela.

Dolu gözlerimle gülümseyerek ona döndüm. Yüzünde bir tane bile mimik oynamamıştı. Bu çocuk, neden böyle ruhsuzmuş gibi davranıyordu çoğu zaman?

Yaprak: eee, nasılmış? Merak ettiğin kadar var mıymış?
Barış: merak ettiğimden değil, benzer noktalarımız var mıymış, ona bakmak istemiştim.

Tekrardan önüme döndüm. Artık hava kararmıştı. Birkaç dakika böyle kaldık. Ona göz ucuyla baktığımda, yine bir sigara daha yakmıştı. Karışmadım bu sefer. Ben dalmış ay ve yıldızları izliyordum. Bana dediği şeyle ona döndüm.

Barış: senin acılarını yok etmemi ister misin?
Yaprak: nasıl yapacaksın?

Sigaradan derin bir nefes çekti ama o dumanı geri dışarı vermedi. Bana yaklaşınca, ne yaptığını anlamayan bakışlar atıyordum. En sonunda dudağıma dudağını bastırınca hiçbir şey demedim. Ama ağzındaki dumanı, benimkine verince kapalı olan gözlerimi açıp ona baktım.

KABUSUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin