Alec;Onun belinden tutarak yanıma çektim.Ikimizde soluklanmaya çalışıyorduk. Ona doğru döndüğümde magnus bana yandan bakıp gülümsedi. Ona doğru bakarken, magnus bana doğru bedenini çevirip bakmaya başladı.
Öylece bir süre baktık birbirimize. Neden öyle bakışıyorduk bilmiyorum."Eve ne zaman döneriz?" Diye ortamı bozdum.
Magnus kıkırdayıp, " Döneriz birazdan işte." Diye bir yandan gülümserken eliyle yüzümü biraz itti. Buna karşı güldüm.Derin bir iç çekip tavana baktım.
Biraz başım dönüyordu. Tavana bakmaya devam ederken aklıma düşünceler geliyordu."Magnus ? " dedim tavana bakmaya devam ederken. "Efendim ?"
"Sence...sence bu şey..." diye başladım.
"Ney ? "
"Sence bu hep arzuyla mı sınırlı kalacak ? " dedim birden. Belki de kafam iyi olduğundan bu soruyu sormuştum.
Magnus omuz silkti."Korkmana gerek yok. Zaten hakkında her şeyi öğrenince peşini bırakacağım." Dedi gülerken.
Sırıttım." Ondan dolayı kıçıma yapıştın yani." Dedim gülerken. Magnus kıkırdadı." Olabilir."
gülümsedim. Aptal bir düşünceydi bu.Birden burnuma bir yanık kokusu geldi. Kaşlarım çatıldı, ne olduğunu kavramaya çalışırken magnus konuştu." Yanık kokusunu sende aldın mı ?" dedi. Başımı sallayıp yataktan çıktım. Magnus ile ikimiz üstlerimizi giyindikten sonra ben kapıya yöneldim. Bu odada pencere olsaydı belki dışarıda neler olduğuna bakabilirdik. " Dışarı çıkıp neler olduğuna bakacağım burada bekle." dedim sakince. Yanık kokusu artmıştı.
kapıyı açtığım gibi arkamdan kapanınca ileriye doğru sendeledim. İnsanlar koşuşturuyor ve çığlık atıyordu. Bara baktığımda cayır cayır yanıyordu. Eh tabi, acaba hangi akıllı çakmağını içkisine attı ? Sesizce bir küfür savurup odaya geri dönecekken odanın etrafında olmadığımı fark ettim. İnsanlar umursamadan bana çarpıp sağ, sola savrulmama neden oluyordu. Olabildiğince hızlı bir şekilde odaya yönelmeye çalıştım. Çok uzağımda olamazdı, değil mi ? Koridora geçtiğimde kapıyı gördüm.Koridordaki diğer kapılar gibi o da yanmaya başladı. Yanımda kalan kapıdan çığlıklar yüskelip, yardım feyatları kopuyordu. Magnus önceliğimdi fakat birinin ölümünede göz yumamazdım.
Hızlıca kapı kolunu açmaya çalıştım fakat çok sıcaktı. Hızlıca elimi sallayıp tekrar denedim. Kitliydi. Bu sefer küfür etmeye çekinmeyip bağıra bağıra kapıya küfür etmeye başladım. Kapıyı hızlıca tekmeleyince aniden açıldı. Kapı açıldığı gibi magnusun olduğu odanın kapasına gittim. Tam kapıyı açacakken Aniden duvardan yıkılan kalıntılar ve tahtalar üstüme çullandı.
Sıcak kanın temimde aktığımı hissetim. Ayrıca tenimdeki inanılmaz sıcaklığı da katmalıydım. Bir anda nasıl bütün her şey böyle boka sarmaya başlamıştı ? Belkide magnusa hiç yüz vermemeliydim ? Belkide onunla mesafemi korkumam gerekirdi. Underhill'i unutabilirm diye resmen onu sevmeye çalışmıştım. Saçma bir şeydi.
Üstüme düşen bir tahtayı kenara çekip zar zor ayağa kalktım ve kapıyı açtım. Magnus kapının dibinde hareketsizce yatıyordu. Tavanda siyah dumanlar birikmişti. Onun kollarını hızlıca kavrayıp, sırtıma yükledim.Öksürdüğümde ağzımdan çıkan dumanlara baktım. Şurdan yaşayarak çıkarsam bütün bunların hesabını soracaktım.
Parti, dağ evim , asansor, şimdi de bu. Hayatımı düzene sokmaya çalışırken gelen bir karabasandan bir farkı yok bunun.Çıkış'ı az çok görmeye başlamıştım. O parlak yeşil ışığı görmüştüm. Kapı kulubunu kavradığımda her şey karardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DON'T FUCKED MY LİFE - Malec
Fanfiction"Neden olmadığın biri gibi davranıyorsun ki?" Dedi magnus onun yanına oturarak."Eğer böyle olmazsam kendimi nasıl koruyacağım? İnsanlar beni nasıl sevecek?" Dedi alec. Magnus ona doğru yaklaştı."Seni olduğu gibi sevecek biri mutlaka vardır."