İyi okumalar.
Jeongguk - 2U
-----------------
Saat gecenin 04.00'ünde karanlık sokakta tek başıma yürüyordum. Tıpkı üstümdeki herşey gibi simsiyah olan bakışlarım her an bir şey olacakmış gibi etrafı kolaçan ediyordu. Telefonumu cebimden çıkartıp Hoseok'un numarasının üstüne tıkladım.
Ne kadar uyurken uyandırılmayı sevmesem de işim gereği buna göz yummam gerekiyordu. Hoseok ise bu görevi üstlenmişti.
Gecenin bir vakti beni arayıp yeni bir hastanın geldiğini ve acilen ameliyata alınması gerektiğini söylemişti. Uykulu bir şekilde ameliyata girmek her ne kadar bana uymasada işimin eriydim. Bu benim için sorun olmamalıydı.
Bir süre sonra açılan telefonla Hoseok'un endişeli sesini duydum. "Yoongi hyung, çocuk iyi durumda değil acilen gelmen gerekiyor." Adımlarımı hızlandırıp Arabama bindim. "Geliyorum Hoseok. Hastayı ameliyathaneye alın, Kalp ritmini ölçün. Oraya geldiğimde ameliyata girmem için bütün bilgilerinin hazır olduğundan emin olun."
Hoseok karşı hattan onaylayan mırıltılar çıkarmış daha sonra yüksek sesle bağırmıştı. "Bir dakika içinde hasta ile ilgili bütün bilgileri istiyorum. Namjoon-ah! Ameliyathaneyi hazırlamalısın." Telefonu yüzümdeki gülümsemeyle kapatıp hızla arabayı sürmeye başlamıştım. Sözü dinlenen kişi olmak hoşuma gidiyordu.
Gülüşüm aniden solmuş bir anda ben ne olduğunu anlamadan içimi kaplayan duyguyla Kalp ritmim değişmiş elimden bir şey gidiyormuş gibi endişelenmeye başlamıştım. Ne olduğunu anlayamıyordum. Canım yanıyor kalbim sıkışıyordu. Derin bir nefes alıp arabayı daha hızlı sürmeye başladım.
Daha hızlı...
. . . . . . .
Kısa bir süre sonra hastahaneye ulaşıp arabadan hızla indim. Arabanın anahtarını kapıda bekleyen Seokjin hyung'a verip koşarak içeriye girdim. Herkes etrafıma doluşup bilgileri sıralarken herşeyi dinliyordum.
"Kalp ritmi oldukça yavaş atıyor efendim. Ayrıca ailesinden beyninde bulunan bir tümör olduğunu öğrendik. Söylediklerine göre son iki haftası kalmış. Motosiklet sürerken şiddetli bir kaza geçirmiş ve aşırı kan kaybetmiş. Bence şimdiden kan aramalıyız. Kan grubu: ARh+ efendim."
Kafamı sallayıp üstüme önlüğümü geçirdim. "A Rh+ kan bulun." Hızla ameliyathaneye girerken kenarda ağlayan küçük bedene gözüm çarptı. Duvara sinmiş ve katlanmış bir şekilde hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Koridorda bana doğru koşan yaşlı adama baktım. "Doktor!" dedi. O sırada ağlayan küçük beden başını kaldırmış ve bu göz göze gelmemize neden olmuştu.
Sikeyim. Hayır, hayır, hayır...
Derince yutkunup bana doğru gelen adama döndüm. Tanıdık yüz siması gözlerimin dolmasına neden olmuştu. Kendimi acilen toparlamalıydım. Yaşlı adam bir kaç adım daha atıp tam gözlerimin içine bakacak şekilde durdu. Daha da yaşlanmasına rağmen ilk gördüğüm hali gibi dik ve kararlı duruşundan hiçbir şey kaybetmemişti.
"Oğlum."
Bu kelimeyi ne kadar özlediğimi anımsadım bir an bana ilk ve son oğlum diyen adam bu olmuştu. Gözlerim saniyesinde dolarken arkamdan gelen ince ağlamaklı ses hıçkırıklarının arasından "Hyung?" dedi.
Kafamı hızla iki yana sallayıp gözlerimden bir damla yaşın süzülmesine izin verdim. İnanamayarak yüksek sesle "Hoseok!" dedim. Hoseok anında yanımda bitmiş bana endişeli gözlerle bakmaya başlamıştı. "Hoseok, hastanın adı ne?" Yanımda duran beden sert ses tonumdan dolayı sessizce yutkunmuş daha sonra gözlerini yavaş biçimde bana çevirip duymak istemediğim ismi telafuz etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
06:24 / Yoonkook
FanfictionOnların anlamadığı benim onu ne kadar çok sevdiğimdi. Herkes ondan artık kopmamı söylesede yapabileceğim bir şey yoktu. Toparlanamıyordum. Karanlığın zerafetinde onu arayıp rüzgarın saçlarım arasından usulca geçmesine izin verecek ve kendimi onun...