=TARTAROS=
Eros'un ne yaptığını anlayamayarak şaşkınlığın geçmesiyle birlikte istemsiz şekilde geri çekildim. Elimdeki içecek bardağı düşerek etrafa yayıldı.
"Ben temizlerim, sen yemeğini ye."
Duygusuz gözleriyle öylece sweate bakmaya devam ediyordu. Ne yapıyordu bu? Hareketlerini anlayamıyordum.
"Ne oldu Eros?"
"Bir şey olduğu yok aniden öyle saçma bir davranış yaptım sapık gibi, özür dilerim."
Tezgâhın üzerinde duran bezi alarak dökülen içeceğin üstüne attı.
"yemek yemen lazım, hastasın."
İçimde ona doğru çekilen bir enerji vardı. Saçma sapan, nerden geldiği belli olmayan, salakça bir çekim... Tanımadığım bir insana karşı böyle hislerimin olması ne kadar normal olabilirdi? Ergenlik hormonlarım da yoktu artık. Ney peki bu lanet olasıca şey!
Yorgundum. Sandalyeyi çekerek oturdum.
"Evde insanlar varken tek yemeyi sevmem. Birlikte yeriz."
"Aç değilim."
İçecek bardağını attıktan sonra bezi yerden aldı. Hareketiyle gerilen kol kasları kazağından hafifçe belli oluyordu.
Tuhaf bir durumdaydık. Sanki benim haricimde büyük bir olay dönüyordu ve içinde olmama rağmen hiçbir şey bilmiyor gibiydim. Kaldı ki Eros' la son iki gündür olan durumumuz hiç de mantıklı değildi.
"Eros noluyor?"
"Yolda kaldım, senin evin yakın olduğu için buraya geldim. Sen de hastaydın bu yüzden yardımcı oluyorum. "
Havluları sıkıp kenara koymasına rağmen arkasına dönmüyordu.
"Bundan bahsetmediğimi biliyorsun. Seni daha önce hiç tanımıyordum ve biranda evimde belirdin dün. Aramızda geçen diyalogları saymıyorum bile. Ne yapıyorsun?"
Tezgâhın kenarını tutan elleri kasıldı. İçimden bir şey, bir şeyler söylemesini anlatmasını bekliyordu. Ne söyleyebilirdi, ne anlatabilirdi ki? Ama yine de bekliyordum işte. İçimde bir şeyler yeşermek için onu bir şeyler demesini bekliyordu adeta. Derinliğine çekilmek istiyor, adeta arzuluyordum. Dikensi hisler tenimi sarıyordu gene aynı şekilde.
"E ben küçük kardeşim için geliyorum ama ortalarda göremiyorum bile."
Abim kocaman sırıtmasıyla mutfağa girerek yanağımdan öptü. Sıcaklığını hissetmeyi seviyordum.
"Şömineyi yaktım. Sen salona geç, yemekleri getiririz biz. Çok zamanım yok. Yemeği yiyip Orkayla bir işi halletmemiz lazım sonra gideceğim."
"Nereye? Daha yeni geldin."
Uzun zamandır zaten göremiyordum. En son ne zaman uzun uzun vakit geçirdiğimizi hatırlamıyorum bile. Sadece bir yemek mi yiyecektik?
"Tartaros zamanım yeterince kısıtlı. Bunu da bu şekilde geçirmek istemezsin. Uzatmanın anlamı yok. Hadi."
Evet, Tartaros hiçbir halt bilmeden oradan oraya sürüklensin tek başına. Neyse kazanamayacağımı bildiğim bir savaşa girmenin anlamı yoktu. İstemeyerek salona geçtim. Orkay üçlü şömine karşısındaki üçlü koltuğa oturmuş ateşe bakıyordu.
Tekli koltuğa oturdum.
"Ne işiniz var Orkay?"
"Ne zamandan beri sana işlerimizi söylüyoruz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşlerin Şehri (+18) I Devam Eden Hikaye
FantasyBüyük bir savaşın fırtınası çoktan esmeye başlamış ve bütün yıkıcı gücüyle geçtiği her yeri mahvederrek üstlerine doğru ilerliyordu. Bu savaş diğer bütün savaşlardan farklıydı. Bu, Meleklerle Şeytanların içinde; sevgi, nefret, kin, intikam ve birçok...