1

1.3K 54 46
                                    

3 Eylül 2018 / Pazartesi

"Sevgili kuzenim Ekin, artık biraz dinlensek iyi olacak. Sabahtan beri aç bir şekilde bütün Philadelphia'yı gezdik resmen!"

Hale yorgunluktan çıldırmış bir şekilde beni kolumdan çekiştirdi ve yakındaki bir kafeye soktu. Ünlü Rittenhouse Meydanı'na bakan güzel kafelerden biriydi.

Gelen garsona iki tane sandviç ve iki tane de meyve suyu söyledikten sonra bana döndü. Tek kaşını kaldırmış, dikkatle beni inceliyordu.

"Konuşmak için pek fazla vaktin yok, Ekin. Bizi neden buralarda ev bulmaya getirdiğini öğrenmem gerekli artık."

Sıkıntıyla dudağımı dişledim. Hale Philadelphia, kısaca Philly'e, bir yıl önce gelmişti. Zaten yaş olarak da benden bir yaş büyüktü. Marmara Üniversitesi'de Uluslararası İlişkiler bölümünde üçüncü sınıfa geçeceği yaz, eğitiminin kalan iki yılını geçirmek için Pennsylvania Üniversitesi'ne başvurmuştu. Pek fazla umudu yoktu ama kabul edilmişti. Üstelik burs da bulmuştu. Zira burssuz olarak okunabilecek bir yer değildi. Yani eğer babanızın şirketleri yoksa. Yıllık 51 bin Amerikan doları gibi yüksek bir ücreti vardı ama buna değecek bir okuldu. Ivy lig üyesiydi ve 15 tane kütüphanesi olan dev gibi bir yerdi.

Benim buraya gelmemse Hale sayesinde olmuştu. İTÜ'de Endüstri Mühendisliği okuyordum ve yurtdışında devam etmek istiyordum. Yeterli donanıma sahiptim, İngilizce eğitim alıyordum çünkü. Hale de bu yaz eve, Manisa'ya, gelince üniversite mevzusunu açtı. Bizimkileri ikna etmek kolay olmadı ama Hale giderken amcam da babam gibi zorluk çıkarmıştı. Hale Pennsylvania Üniversitesi'nde okuyacağımı ve okul için burs alacağımı söyledi. Benim için gerekli yerlere başvurmuştu, büyük bir şirket de burs vermeyi kabul etmişti. Üstelik Hale ile birlikte yaşayacaktık. Bütün bunlar bir araya gelince ailem de ikna oldu.

Her şey istediğimiz gibi gelişince üniversite başlamadan iki hafta önce Philly'ye geldik. Aslında Hale'nin kaldığı ev güzeldi, kirası da uygundu ama istediğim yerde değildi.

"Dünyadan Ekin'e, lütfen bulunduğun yerden çık ve hayata dön."
Hale'nin sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.

"Seni buralara kadar getirmemin tek bir sebebi var."
Meraklı gözlerle devam etmemi bekliyordu.
"Beni anlayacağını biliyorum ama kızacağını da biliyorum. O yüzden sakin ol lütfen."

Garson sandviçleri ve meyve sularını bıraktı. Hale çok aç olduğu halde ikisine de elini sürmedi, ki bu ne kadar meraklandığını açıkça gösteriyordu.
"Arkası yarın dizisi gibi ikide bir susmasana be! Anlat hadi çabucak."

"Ben Furkan Korkmaz'ın yaşadığı evi buldum. Bu civarda bir gökdelende yaşıyor. Üstelik boş kiralık daireler de var. Tamam biraz pahalı ve evler de biraz küçük. Ama düşünebiliyor musun, Furkan Korkmaz'la komşu olacağız! Furkan Korkmaz diyorum Hale, kimse adını bilmezken uğruna Pertevniyal maçlarına gittiğim çocuk bu! Lütfen bak itiraz etmeden önce iyice düşün, lütf-"

"Ya Allah aşkına, sus da tepki verebileyim be kızım."
Ben derin bir nefes alırken konuşmaya devam etti.
"İlki ve en önemlisi, sen Furkan'ın yaşadığı yeri nasıl buldun?
İkincisi; gökdelen diyorsun farkındaysan, bu bizim gibi öğrencileri çok zorlar. Nasıl ödemeyi düşünüyorsun?
Üçüncüsü, ev küçükse nasıl sığacağız?
Dördüncüsü, ki bunu düşünmediğin çok belli, Furkan'ın komşusu olsak bile seni nasıl fark edecek?"

Güç toplamak için sandvicimden birkaç ısırık aldım ve meyve suyumdan içtim. Hale de sandvicini yemeye başlamıştı.

"İlk soruyla başlıyorum. Furkan'ın evini nasıl buldun demiştin. Kolay oldu açıkçası. Senin bana burs ayarladığın şirketin bir eve servis markası yok mu? İşte onlar sayesinde. Birkaç küçük yalanla adresini verdiler."

Balcony | Furkan KorkmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin