Mavi Canavar!

966 83 6
                                    

16 yıl sonra Mercy'den

"Bırak onu bırak diyorum sana lütfen"

Genç kız boynuna yapışmış olan yüzünü göremediği adamı kalan son gücüyle itmeye çalışıyordu ancak adamın büyük cüsse'si buna engel oluyordu adam kızın yanına kadar gelip elini boynundaki kolyeye götürmüş onu almaya çalışıyordu kız ne kadar karşı koymaya çalışsada karşısında durmasina rağmen sadece gölge şeklinde gördügü adama karşı koyamıyordu adam eliyle tuttuğu kolyeyi hızla çekip kızın boynundan kopardı kız adamın geri çekilmesiyle duvar dibine çökmüştü ancak bir sorun vardı genç kız nefes alamıyordu sanki görünmez bir el boğazını sıkıyor gibi hissediyordu.
Genç kız gözleri kapanıcakken adını seslenen yabancı bir erkek sesi duydu ve bir kez daha.

Gördüğüm rüyadan nefes nefese uyanmıştım yada kâbusta her neyse artık! nerdeyse bir haftadır bu rüyayı görüyordum sanırım artık deliriyorum evet evet bunun başka açıklaması olamaz kesin deliriyorum yoksa kim böyle saçma sapan bir rüya görürki iç sesimle debeleşirken boğazımda hissettiğim kurulukla gözüm yarı kapalı bir şekilde yatağın yanındaki bardağa uzandım ve tahmin ettiğim gibi bardak boştu illa kalkıp kalan azıcık uykumuda kaçırıcaktım yani daha fazla söylenmeyi bırakıp yatağımdan çıktım ve mutfağa doğru yürümeye başladım.

Evde tek başımaydım ailemden ayrı yaşıyordum başta izin vermeselerde işimden dolayı buna mecbur kalmışlardı. mutfağa girdiğimde ışığı açmaya gerek duymamıştım karanlığa alışmış olan gözlerimin ışıktan dolayı ağrımasını istemiyordum dolabı açıp bardağıma su doldurduktan sonra odama geri dönmek için mutfak kapısına doğru yürüdüm taki duyduğum sese kadar. Normal insanlar o an koşup odalarına saklanırlar ama ben ne yaptım gibip mutfaktan elime bir bıçak aldım ve yavaş adımlarla sesin geldiği odaya kadar yürümeye başladım içimden hırsız olamaması için dualar ederek aralık olan kapıdan elimi sokup hızlı bir şekilde ışığı açtım ancak içeride kimse yoktu yatmadan önce kapatmayı unuttuğum pencereden gelen rüzgar yüzünden sehpanın üzerinde duran vazo devrilmişti sadece.

Birkaç saniye sonra korkudan hızlı atan kalp ritmim düzene girdi içeri doğru ilerleyip rahatlamış bir şekilde devrilen vazoyu düzeltip pencereyi kapattım dış kapınında kilitli olup olmadığını bir kez daha kontrol edip odama gittim şansıma o kadar şeyden sonra hâlâ uykum vardı yatağa girip gözlerimi kapatıp uyudum diyemicem maalesef bu seferde aklıma gelen şeyle gözlerimi açtım
yanımda duran ışığı tekrar yaktım sonrada yatağımda dikleşip elimi yandaki çekmecenin üzerindeki kutuma götürdüm kutudan anahtarı alıp kilitli olan çekmecemi açtım içinde biraz parayla birlikte o vardı. aradığım şey.

16 yıl önce şuan yüzünü bile doğru düzgün  hatırlamadığım gizemli adamın bana verdiği muhteşem yeşil renkli taş

Taşı elime aldım hâlâ ilk gördüğüm andaki gibi muhteşem görünüyordu bu kadar güzel bir taşı neden bana verip korumamı istemiştiki acaba?
Bir süre daha taşa baktıktan sonra aklıma gördüğüm rüya geldi rüyamdada o gölge bu taşı almaya çalışıyordu aceba tüm bunların o adamla bir ilgisi varmı? Ah saçmalama Mercy o kadar tatlı bir adamın bu korkunç şeylerle ne ilgisi olabilirki
evet. şuan emin oldum. iç sesim kesinlikle hatırlamadığı bir adama aşık.
Saçma düşüncelerime biraz güldükten sonra taşı tekrar aldığım yere koyup kilitleyip yarım kalan uykuma geri döndüm

********

Büyük cüsseli adam elindeki kılıcını belindeki kın'ına geri yerleştirerek saraya doğru hızlı adımlarla yürümeye başladı

Önündeki askerleri hızla aşıp taht odasına girdi biraz ilerledikten sonra kralın önünde eğilerek konuşmaya başladı

"Tanrıların tanrısı yüce Odin. Bu münasebetsizliğimden dolayı af buyrun ancak sizinle konuşmamız gereken çok mühim bir mevzu var"

"Gel Haimdall anlat bakalım konu ne?"

Odinin yumuşak tavrıyla eğmiş olduğu başını dikleştiren Haimdall hafif bir gerilmeyle konuşmaya devam etti

"Konu buz devleriyle ilgili efendim"

Buz devleri... bu iki kelimeyi duymak bile az önce tahtında sakince oturan bir gözü altın kapakla kapalı olan beyaz sakallı yaşlı adamı rahatsız etmeye yetmişti.

Çok eski zamanlarda Asgardın Kralı Odin Buz devleriyle aralarındaki yüz yıllara dayanan düşmanlığı bir anlaşmayla bitirmişti. en azından böyle olmasını ummuştu ancak Buz devlerinin kralı Laufey'in anlaşmayı bozmasıyla aralarında sürekli hale gelen düşmanlık ve küçük çaplı savaşlar başladı şimdi ise Odin Büyük bir savaşın çıkmaması için elinden geleni yapıyor sürekli aralarında Laufey'e göre  kısa süreli anlaşmalar sağlıyordu

Odin beyaz sakalını düşünceli tavrıyla sıvazlarken yanında oturan güzeller güzeli eşi Frigga endişeyle yerinde doğruldu ve Haimdall'a aklındaki tek soruyu yönetti

"Loki mi? O bir şey mi yaptı?"

"Endişelenmeyin Kraliçem bu sefer onunla ilgili değil daha farklı bir konu"

"Açıkla o zaman!"

"Kralım, Kraliçem  bir şekilde Joutunhaim'dan Midgarda gizli bir kapı açılmış olmalı. Bildiğiniz üzere buz devleri kendilerini gizleme yeteneklerine sahip yaratıklar bu yüzden onları ben bile göremiyorum ancak bugün onlardan birini Midgard'da bir evin içinde gördüm"

Haimdall tüm olanları en ince ayrıntısına kadar anlatırken Odin ve Frigga ise endişeli bir şekilde onu dinliyorlardı
Haimdall Asgardın en iyi koruyucusuydu her ne kadar dışarıdan bakan biri için kör gibi dursada gözleriyle evrende olan her şeyi görüp kulaklarıyla ise bir çimin uzama sesini bile duyabilir hassasiyete sahipti.

Haimdall'ın anlattıkları üzerine Odin konu ile ilgili gerekli bilgi edinip araştırma yapmak üzere askerlerini görevlendirdi.

******
Mercy'den

Bu gün gerçekten çok yorucu geçmişti eve geldiğim gibi kendimi kanepenin üzerine bıraktım aslında o kadar yorucu bir mesleğim yoktu ilk okulda öğretmenlik yapıyordum ancak bu gün diğer günlerden biraz farklı geçmişti okul gezisinde 50 den fazla çocuğu bir arada tutmaya çalışıyordum ama dediğim gibi sadece çalışıyordum pek becerebildiğim söylenemezdi neyseki diğer öğretmen arkadaşlarda bana yardımcı olmuşlardıda bu günü sorunsuz bir şekilde halledebilmiştim şuan tek istediğim biraz uyku çekmekti ama önce açlıktan guruldayan karnımı doldurmam gerekti bu yüzden mutfağa gittim biraz yemek yedikten sonra etrafı toparlayıp üstümü değistirerek direk yatağa attım kendimi tam gözlerim kapanıyor derken içeriden bir ses duydum off yaa yinemi diye kendi kendime söyleniyordum aptal ben yine pencereyi açık unutmuştum bu salaklığıma of'laya of'laya pencereyi kapatmak için içeri gittim ancak ışığı açtığım gibi karşımda duran yaratıkla yarı kapalı olan gözlerimi sonuna kadar açılmıştım. Bir dakika!! şuan gerçekten salonumda bir yaratık vardı ve ben onunla bakışıyordum! Korkudan yaratığın mavi yüzünden gözlerimi alamıyordum işin kötü yanı kaçamıyordumda salak gibi olduğum yerde durmuş yaratığa resmen gel beni öldür diyordum. Ancak bu durum fazla uzun sürmemiştiki kafamda hissettiğim acıyla gözlerim kapanarak yere düştüm...

Bilgi (bilmeyen olduğunu sanmıyorum ama yinede yaziyim buraya) ;
Joutunhaim : Buz devlerinin yaşadığı diyar.
Asgard : Tanrıların yaşadığı diyar.
Midgard : diğer adıyla dünya.

Yeşil Gözlü Tanrı  [Loki Laufeyson Fanfiction]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin