pinar_ronahi ithafen...
İyi okumalar...
ikindi vakti eve döndüğünde annesine kurbanlık olarak aldığını söylediği koyunu bulamayan Çakal Ali, lakabına gölge düşürecek olan olayla sarsıldı. Ömer kimdi ki onun aklıyla kazandığı koyunu yaşlı bir kadının duygularıyla oynayarak alabiliyordu? Bir de utanmadan ismini söylüyor senden korkmuyorum ayaklarına yatıyordu. Tüm gün peşindeydi bir kuytu da sıkıştırıp hanyayı Konya'yı gösterecekti ona. Önce mezatta duran Murat'ı buldu. Ardından yanına gittiği Ömer'i. Uzaktan uzağa seyretti onları. Kahvehanenin önünde buluşup içeri girdiler. Çay içerken dikkatle önlerindeki ıstaka üzerine dizdikleri taşlara bakıp sıranın kendisine gelmesini bekliyorlardı. Ömer'in eli kolu durmuyordu. Masanın altından üstünden Murat'la gizli bir alışverişi vardı. Bunu aklına not etti Ali. Elbet işine yarardı bu bilgi.
Yavaş yavaş sokağın başından sonuna doğru volta atarken yüzünde gülümsemesi ile ceketini alıp kahveden çıkan Ömer'i kaçırdı. Ama Murat ona doğru geliyordu. Kesinlikle nereye gittiğini bilirdi. Başı önde dibine kadar giren adamın ağzının üstüne iki sıkı yumruk geçirerek yakasından tuttuğu gibi "eve mi gitti?" diye sordu.
"Kim?"
" Şerefsiz arkadaşın."
"Yok!"
"Git ona söyle çaldığınız hayvanımı geri getirsin."
"Senin değildi ki. Kandırdın beni, çünkü zaafımı biliyorsun!"
"Belli etmeyeceksin oğlum! Bu artık haysiyet meselesi oldu. İddialaştık kazandım. Git çağır şu iti de getirin hayvanı."
Murat derin bir soluk aldı. Koyu kahverengi gözlü adamın yüzündeki piç sırıtış, onu adamdan saymadığını gösteriyordu. Ama o, bunu hazmeder mi? Kendisinin zaafı vardı da Ali'nin yok muydu? Saf ayaklarına yattı yine Murat.
"Komşu kızı Şeyma onu eve çağırmış, Ömer onunla buluşmaya gitti. Bekle gelsin hesaplaşırsınız."
Ali'nin başından aşağı kaynar sular döküldü adeta. Nefesi kesildi. Kalbi bir an için atmayı unuttu.
"Komşu kızı?"
Murat, Ali'nin arkadaşı Ömer'in de kızın da başına ne getireceğini hesaba katmadan elinin tersiyle kanayan burnunu silerken başını salladı.
" Şeyma ile?"
Genç adam yine başıyla cevapladı onu. Ali, bir anda dermansız kalan kolunu kaldırıp Murat'ın omzuna vurarak kıç üstü düşürdü. Şeyma'nın evine doğru koştururken yüreği yapmaz, yalandır diyordu ama aklı Ömer'in çalımı ile senin çalımın bir mi? Babası Gül Cemal, adamın boy pos ve şerefsizliği ortada, belki de o kıza olan ilgilini bildiği için kancayı taktı diyordu. Hoş mahallede yılışmadığı kız kalmamıştı ki Şeyma'yı atlasın.
Nefesi tıkanmasına rağmen durmak nedir bilmedi. Sokağın başında iki elini dizine koyup soluklandı. Ömer ortalıkta görünmüyordu. Eve de girecek hali yoktu ya. Murat iti beni kandırmış diye içinden geçirirken bir yandan öfkelenip bir yandan seviniyordu ki Şeyma kapıyı açtı gecenin o saatinde ve ürkek adımını sokağa attı. Yetmezmiş gibi Ömer de saklandığı delikten çıkıp ona doğru yürüyordu. Ali "Ömer!" diye bağırıp onlar buluşamadan kendisine dönmesini sağladı.
Şeyma neye uğradığını şaşırdı. Oldukça acemiydi bu işlerde kim olsa toz olurdu anında diye düşünen Ömer'in "hemen içeri gir " dediğini duymasına rağmen üzerlerine doğru gelen adama korkuyla bakıyordu. Mahallenin belalı tiplerindendi. Aileler pek hazzetmezdi. Bu yüzden onun yanından geçerken genç kızlar başlarını kaldırıp yüzüne bakmaz, yaşlılar ise dik dik gözlerine bakıp ayıplarlardı. Şeyma bu gece yine hır çıkaracağını anladığı an evin kapısından içeri girmek istediğinde artık çok geçti. Ali, öne meylederek kendisini bekleyen Ömer'le birbirine girmiş bir yandan da " mahallenin namusuna bir göz dikmediğin kalmıştı şerefsiz!" diye bağırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Cemal 2
Ficción GeneralGünler ayların, aylar yılların peşini bırakmadan ardı sıra mevsimleri birbirine bağlamıştı. Yaz geçmiş güz geçmiş köyden kente göç eden Gül Cemal'in ailesi genişlemiş yaş almış mevsim tekrar güze yıl seksenlere dayanmıştı. Biraz sosyolojik biraz eko...