Telefonu yanıma gelip elimden çekip aldığında gözlerinin içine bakıyordum.
Onun Jisoo olma ihtimalini aklımın ucundan dahi geçirmemiştim.
Ama o gelmişti ve uzun bir süredir yanımda olmasına rağmen bana hiçbir şey söylememişti.
Döneceğinden umudumun olmadığı sırada aslında bu kadar zamandır dibimdemiydi yani?
"Bana...söylemedin.Neden?"
Ağlamaklı gözler ile gözlerine bakıyordum.
"Neden döndüğünü bana söylemedin dedim sana."
İfadesizce yüzüme bakıyordu.Bir süre sonra gözleri gözlerime yerleşti.
"Özür dilerim.Sadece,bir anda hayatına girip düzenini alt üst etmek istemedim."
Özür dilemesine aslında gerek yoktu.Onu özlemiştim.Fakat söylemediği için bir şekilde kızgındım da.
Ve o an ona ne kadar sarılıp ağlamak istesem de sadece çıkıp gitmiştim.
Bütün hayatım ve hayatımın yörüngesi oyken bana hayatımın düzenini bozmaktan bahsediyordu.Ağlıyordum ve sinirliydim.Bisikletime binip şehir merkezinde ki kafelerde birisine oturdum.
Soğuk kahvem ile cam kenarında duran iki kişilik bir masada oturuyordum.
Camdaki yansımamdan gördüğüm kadarıyla gözlerim kızarmış, hissettiğim kadarıyla ise yanaklarımda ki yaşlar kurumuştu.
Canım sıkkınken gidebileceğim tek bir yer vardı fakat o orada olduğu için şehir merkezinden başka bir seçeneğim kalmamıştı.
Hem kalabalıktı ve bana rast gelme olasılığı çok düşüktü de.
Sadec o değil hiçkimseyi görmek istemiyordum.Tanımadığım insanlara bile çatacak haldeydim ve eğer bir tanıdık görürsem koşarak uzaklaşacaktım.Durduk yere birilerinin kalbini kırmak istemiyordum.
Soğuk kahvemi içip camdan dışarıyı izlediğim sırada,bir kaç kez uğramış ve bir isteğim olup olmadığını soran garson dışında etrafta birileri yoktu.
Kafenin yanında ki parkta oynayan çocuklara baktım.
Tebessüm etmemi sağlamıştı.
Kahveden bir yudum daha aldım ve bu sırada birisinin ellerini gözlerimde hissettim.Hayır hayır şuan gerçekten birisini istemiyordum.
Ve kaşlarım çatılmıştı.
Elleri tutup gözlerimden çektim.
"Hey,kimsi?"
Arkamı döndüğümde Jaemin olduğunu gördüm.
Karşımda ki boş sandalyeye oturdu ve yüzüme bakıp gülümsedi.
Şuan durduk yere kalbini kırmak istediğim son kişiydi ve ben şimdiden buradan nasıl kaçacağımı düşünmeye başlamıştım.
"Naber?"
Yarım ağız gülümseyip kahvemden bir yudum daha aldım.
"İyi senden?"
"İyi...Burada tek başına ne yapıyorsun?"
"Sadece takılıyordum öylesine."
Telefonu elime alıp mesaj gelmiş gibi hareketler yaptım ve parmaklarımı ekranda boş boş sallayarak yazıyormuş efekti verdim.
"Galiba eve gitmem gerekiyor.Annem beni çağırıyor."
Kaşlarını çatarak yüzüme baktı.
"A-peki.Görüşürüz o zaman."
Arkamı dönüp hızla kafeden çıktığımda gözyaşlarımın yerini bulduğunu hatta yanaklarıma süzüldüğünü farketmiştim.
İçimde garip bir kırgınlık vardı.Ne için kırgın olduğumu bilmiyordum bile.
Ona kırgın olmam için bana bir şey yapmamıştı.
Ona olan özlemimden ağlıyor da olamazdım.Bunun için ona aşık olmam lazım dı...
Sadece ağlıyordum işte.
...
Kısa bir süre sonra eve geldiğimde kendimi odama kapamayı tercih etmiştim.
Annem bir kaç kez ne olduğunu sorsa da bir şey olmadığını söyleyip geçiştirmiştim.
Yatağıma oturup telefonu elime aldığımda gelen mesajlara göz attım.
Ve son gelen mesajı açtım.
Jisoo
Sana söylemediğim için özür dilerim Chae
Ben bana kırıldığını düşündüğüm için korktum
Yanında olmama rağmen benden uzaklaşmanı istemedim
Hem çocuktun Chae beni unutmuş bile olabilirdin
Aklında kaldığımı düşünmemiştim sonuç olarak sadece çocukluk arkadaşınım
13.07Aklımda kaldın ama Jisoo
Hep aklımdaydın
Hiç umudumu kaybetmeden bekledim
Son zamanlarda tamamen bitmek üzereydi bu yüzden kırıldım
Umudum bitmek üzereyken geldin
Yanımdaydın ama yoktun bana sen olduğunu söylemedin
(Görüldü)