Max bana ben ona bakıyordum. Gerçekten çok korkuyordum. Henüz boynum da bıraktığı izler geçmemişti bile. Bir kaç saniye yüzünü incelediğimde gözünün altında morluk vardı dudağının kenarı kanamıştı ve yüzünde morluklar vardı. Bana yaklaştığında bir adım geri attım. Beni yeni geçmekte olan mor bileğimden tuttu ve kendine çekti nefesini hissediyordum. Eliyle kafamı yukarı kaldırdı ve boynuma baktı.
"Bu tahrik edici." dediğinde yutkundum. Bu tam bir sapıktı.
"Benden uzak dur." diye bağırdım. Ilgar nerdeydi. Benim bu sapıkla ne işim vardı? Bileğimi daha hızlı kavradı ve
"Sütyenini beğendim. Tatlı kız." dediğinde utanmıştım ah lanet olsun. Kan yanaklarıma hücum ediyordu adeta.
"Ilgar." diye bağırdığımda kısa bir kahkaha attı. O şuan evde yok. Dediğin de dua etmeye başladım. Bu çocuk ne arıyordu burda.
"Ne işin var burda." dediğimde sesim acizce çıkmıştı. Bana ciddi bir şekilde baktı ve
"Sana zarar vermiycem şimdilik" dediğinde sinirlerim bozulmuştu. Bu aptal psikopat kendini ne sanıyordu? Sessizce ona baktığımda devam etti
''Kuzenimi üzmek istemem.'' dediğinde kelimeleri tekrar aklımdan geçirdim. Kuzenim mi? Ben bunları düşünürken kapı sesini duyduğumda Ilgar gelmiş olduğunu diledim. Yani ondan başka kim gelebilirdi ki? Max gözlerimin içine bakarken bile vücudumu süzmeye devam ediyordu. Sonunda dualarım kabul olmuş olcakki içeriye Ilgar girdi. Max'e baktıktan sonra yavaş ve rahat adımlarla yanımıza geldi bana baktıktan sonra Max'e yumruk attı ve yere düşmesini sağladı.
"Masal toparlan gidiyorsun." dedi soğuk bir tavırla. Beni kovmasına hiç bu kadar sevinmemiştim. Çantamı ve telefonumu almak için odaya gidecekken Max
"Pembe sütyenin çok şirin." dediğinde utancımdan öleceğimi hissettim.
Odaya girdiğimde çantamdan kot pantolon ve siyah tişört çıkarttım. Üzerime geçirdikten sonra çantamı aldım ve telefonuma baktığımda Hilal beni tam 17 kere aradığını gördüm ve 2 tanede okunmamış mesaj vardı. Açmak istemedim ve hemen odadan çıktım.
Max duvara yaslanmış telefonla konuşurken Ilgar elinde sigarayla beni süzüyordu. Max'in dikkat çekmiş olmalıyım ki telefonunu kapattı be bana baktı.
"Gidiyoruz." dedi Ilgar merdivenleri inerken. Yok tabi ki Ilgarcım yardıma ihtiyacım falan sağol. Of ne saçmalıyorum. Arabanın önüne geldiğimizde Ilgar bana öncelik tanımamıştı bile hemen sürücü koltuğuna oturdu ve binmemi bekledi. ODUN!
Arabaya bindiğimde Ilgar'ın ne kadar kızgın olduğunu anlayabiliyordum. Hem eve Max'i eve getiriyor hemde sinirleniyor. Ayrıca ben kuzen olduklarını yeni öğreniyordum. Yol boyunca tek kelime dahi etmedi bende ona ayak uydurdum. Evin önüne geldiğimizde dayanamayıp''Max ile kuzenmişsin.'' dediğimde başını havaya kaldırdı ve nefesini dışarı verdi. Kulağında ki o siyah küpe onu çok seksi gösteriyordu. Boynunu öpmek istiyordum.
''Evet'' dedi ve kestirip attı. Gerçekten bir o kadar sinir bozucu.
''Bana bunu neden söylemedin.'' dediğimde bana dikkatlice baktı
''Önemsiz bir şey.'' dedi. Neden bu kadar umursamaz? O psikopat bana tecavüz ediyordu. Daha da sinirlendim ve arabadan indim.
Eve girdiğimde Hilal ve Jack sesli bir şekilde gülüşüyorlardı. Ben yokken bir şeyler olmuş olmalı...
''Evin yolunu bulmuşsun.'' dedi Hilal kaşlarını çatarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amerika Kürdü
ChickLitAmerika'ya geleli bir hafta olmadan başıma alabileceğim en tehlikeli belayı almıştım. ILGAR!