4.BÖLÜM

330 37 4
                                    

Şaşkınlığımı üzerimden atar atmaz, ellerinin vücudumda olduğunu hatırladım. Sinir kat sayım arttığı sırada

“- çek ellerini üzerimden pis sapık!!” diye bağırınca cenk’in gözlerindeki şaşkınlık büyüdüğü gibi yerini paniğe bıraktı. Ben ise kızgın bir boğa misali burnumdan soluyarak ona bakmaya devam ediyordum. Karşımdaki insan kılıklı sapık telaşla ellerini vücudumdan çektiğinde, başka bir yeri tutmayı akıl edemeyince vücudu altta kalan vücudumun üzerine kapamıştı. Şaşkınlığım birleşen vücudumuzdan çok birleşen dudaklarımızdı. Şokla açılan gözlerimiz bir birine bakarken, birkaç kez kırpıştırdığım gözlerim sayesinde aklım başıma gelmişti.

Cenk’in üstümden kalkmasıyla, onunda aklının başına geldiğini anlamıştım. Ayağa kalkmasıyla ellerinden birini bana uzattı. Uzattığı elini tutup ayağa kalktım ve eteğimi, tişörtümü düzelttim. Ben bunları yaparken cenk’te beni inceliyordu. Gözlerini üstümde hissediyordum. Gözlerimi gözlerine çevirince minik bir tebessüm gösterdim. Daha sonra ise;

“- sıra bende” diyip cenk’in suratına okkalı dediklerinden bir tokat patlattım.

“- seni tescilli sapık. Sen kim oluyorsun da bana dokunup beni öpersin.” Diyip diğer suratına da Osmanlıdan bir tokat yapıştırdım.

“- Ahmak, mazoşist. Yalancı öküz. Ünlü pop yıldızı cenk kamçı sen tam bir aptalsııııınnnn” diye bağırıp kulisin kapısını çarparak çıktım. Nur’un yanına giderken sinirimden köpürüyordum.

Neden beni kandırmaya çalıştığını anlamıyordum. Bana bir pop yıldızı olduğunu söyleseydi. Onu açığa çıkarmazdım. Onu tanımıyordum bile, bana yalan söylemesi çok yersizdi. Ondan ve popülerliğinden bana ne ki. Ona yalan söyleme ve beni küçük görme hakkını kim veriyor.

Nurun yanına vardığımda;

“- neredesin kızım sen? Beş dakikada nereye kayboldun?” diye sorduğunda

“- lavaboya gittim.” Dedim. Ona söyleyip söylememe arasında kararsızdım. Sonuç itibariyle o benim en yakın arkadaşım. Aynı zamanda popçuya âşık, manyak bir fan. Davranışlarını kestiremediğim için bu ufak bilgiyi kendime saklamaya karar verdim.

Cenk’in sahneye yeniden çıkmasıyla dikkatimi sahneye verdim. Ona şimdi baktığımda şaşırmamak elde değildi. Sahneye ilk çıktığında onu tanıyamadığıma hayretler ettim. Oysa karşımdaki popçu, otobüsteki adamın ta kendisiydi. Şarkı söylemeye başlayınca, yanımda duran nur deliler gibi bağırıp çığlık atmaya başladı. Nurun bu davranışları taşan Sabrıma tuz biber olmuştu. Kolunu tutup kendime çevirince, nurun yüzünde şaşkın bir ifade yerleşti. Kulağına doğru eğilip;

“- ben eve gidiyorum. Sakın ihtiras etme, sen eğlenmene bak.” Diyip bir şey demesine fırsat tanımadan arkamı döndüm ve konser salonunu terk ettim. Arkamdan duyduğum tek şey ünlü popçu cenk kamçı’nın sona yaklaşan şarkı sözleriydi.

“Aklım buz gibi yanına koştu. Ellerim ellerine kaçtı. Bu ziyaret amacını aştı. Kaderim yolundan şaştı. Yüreğim bana karşı çıktı. Karışmam bu iş beni aştı. Olan oldu ateşimi yaktı. Yine aklım çok karıştı.”

……………….

 

Yeni bir gün, yeni bir başlangıç.

Okulumun yem yeşil muhteşem bahçesinde oturuyorum. Kafamı elimdeki bilim kurgu kitabına veremiyor. Sürekli, dün başıma gelen şeyi düşünüyorum. Kendimi kandırılmış ve aldatılmış gibi hissediyorum. Biliyorum çok aptalca bir duygu ama bunu engelleyemiyorum.

Gözlerimi arkadan kapatan minik ve soğuk ellerle dikkatim dağılmıştı. Bir an için bu ellere minnettar olmuştum ama gözlerimi oymak için daha fazla sıkınca;

“- nur yeter artık. Gözlerim hasar aldı. Bundan şüphen olmasın.” Diyince nur ellerini gözlerimden çekmişti. Karşıma oturduğunda dudaklarını büzmüştü. Gözlerimi devirince, o da çenesini açtı;

“- sana da şaka yapılmıyor.” Diyip omuz silkti. Dikkatimi yeniden kitabıma verince nur bağırmaya başlamıştı.

“- ada geç kalacağız. Çabuk ol. Daha dans için üstümü bile değiştirmedim. Ben stüdyoya gidiyorum.”  Diyip önden hızlı hızlı dans stüdyosuna gitti.  Ayağa kalkıp bende arkasından onu takip ettim.

 Nur hukuk öğrencisiydi aynı zamanda çılgın bir dansçı. Okulun dans kulübünün en saygın üyesidir. Dans etmek onun için her şey demekti. İnsanlar nasıl duygularını şiirlerle, yazılarla, şarkılarla anlatıyorsa o da dansla anlatıyordu. Bazen kendini çok beğense bile iyi bir dansçı niteliklerine sahipti. Çok obur olmasına rağmen dansla oburluğunu atlatır ve kilolar kısmına bulaşmazdı.

Dans stüdyosuna geldiğimde nur üstünü giymiş ve pistin ortasında dans grubuyla duruyordu. Okul onlara çok güzel bir stüdyo vermişti. Stüdyonun üç duvarı ve tavanı baştan sona camlarla kaplıydı. Diğer duvarda ise izleyicilere ayrılmıştı. Birkaç dans zımbırtısı daha vardı lakin isimlerini bilmiyordum. Onları izlememiz için ayrılan kısma geçtim. Benim gibi elli ya da atmış öğrenci daha vardı. Dans etmeye başladıklarında ağzım açık kalmıştı. Her defasında bu tepkiyi veriyordum çünkü çok iyilerdi. Dans bitince alkışlamaya başladım. Alkışlar bitince arkadan biri

“- muhteşem, dansçı olmayan öğrencilerden böyle bir yetenek görmek özgüye değer.” Diyince ben dâhil dans grubu ve diğer izleyiciler arka tarafa döndük. Tam arkamızda sandalyenin üzerine çıkıp herkese reverans eden bir cenk görünce şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım. Ama arkadan

“- ceeeeeeennkkk” diye bir çığlık yükselince hızla o tarafa döndüm ve yerde bayılmış yatan bir nur gördüm.

BEN ONA RESMEN AŞIĞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin