Geçirdiğim hayat diğerlerine nazaran daha kolaydı, hatta 'normal' aileleri olanların çektiği sıkıntıların bizim ailemizde neredeyse hiç yaşanmıyor oluşu çocuk halimle bile beni şaşırtmayı başarıyordu. Yine de ailemin kendi arasında geçirebilmesi, benim insanlarla geçinebildiğim anlamına gelmiyordu elbet.
"Hey, terk edilmiş çocuk." Derlerdi bana. "İbne ailen seni iyi si-" dilleri sürtmüş gibi davranıp gülerlerdi cümle arasında "seviyor mu?" Ortaokul çocuklarının küfür haznesinin genişliği şok ediciydi. Bana söylenen onca lafın ardından ailem tarafından özenle ekilmiş sakin kişiliğim değişmeye ve sinirli bir yapı almaya başlamıştı.
"Yukichi-san, oğlunuz bugün de..."
"Yukichi-san, hastaneye..."
"Yukichi-san,"
"Yukichi-san,"
Her okula çağrılışında artan hayal kırıklığını benden saklamaya çalışan babamın gözleri her şeyi açık ederken kendimi tekrar değiştirmeye çalıştım. Babamı mutsuz etmemek için benim adıma söylenen her türlü çirkin söze kulaklarımı kapadım. Ama onlar, acımasızdılar, babamın hayal kırıklığındansa pek bir keyif alıyorlardı. Babalarımı kötülediler bana, onları eleştirdiler durmaksızın. İçimdeki öfke büyüdükçe kontrol etmesi daha güç hale geldi, artık vücuduma sığmayan bu duyguyu dışa vurduğumda ise işler olması gerekenden daha kötü sonlanmıştı.
"Yukichi-san," öğretmen yorgun, biraz da bıkkın bir şekilde çok sevgili babama baktı. "Sanırım oğlunuz bir hafta okuldan uzak kalsa iyi olacak."
Alınabilecek en kibar uzaklaştırma cezasıydı bu, babam da bunun bilincinde olarak teşekkür etti öğretmenime. Bana kızgın değildi, bana asla kızgın olamazdı ki bu onun en büyük zayıflığıydı.
"Chuuya," dedi sonraki gün, iki babam da aynı anda. "Sana bir sürprizimiz var."
Sonra içeri yabancı bir çocuk gibi, hayır, yabancı da değildi aslında. Sadece geçmişte kalmış ve artık bize dair varolan o bir iki anıyı da hatırlayamadığım bir kişiydi. Önemsiz, fakat babalarım istiyorsa sevinmiş gibi davranabilirdim.
"Ah." Dedim gülümseyen bir yüzle. "Seni tekrar gördüğüme çok sevindim Dazai."
Karşımdaki çocuk, tuhaf bir şekilde her yanı sargılarla kaplıydı, sanki uzun zamandır aradığı hazinesine ulaşmış gibi parlayan gözlerle bana gülümsedi ama gülümsemesinde rahatsız edici bir şey vardı.
"Ben de," dedi rahatsız edici gülümsemesini genişletirken. "Chuu-chan."
Ağzını açması beni daha da rahatsız ederken, bizi mutlu ve gururlu bir şekilde izleyen babalarıma göz ucuyla bakarak gülümsememi sabit tutmaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Step by Step: Brother [Soukoku]
FanfictionSoftcore ve günlük tadında bir Soukoku. -Scorpie