66. Bölüm: Yılan Tıs Tıs Tıs

1.6K 74 40
                                    

Cigarettes After Sex - Affection 🌙
Multimedia: Gamze

İç savaş.

Şu an içinde bulunduğum durum tam olarak buydu. Tek bedende birbirine düşman yaşayan iki farklı tarafın silahlarını tam hedefe doğrultmalarının sonucunda kanayan bendim. Hayır, reglden bahsetmiyordum. Bu durum ciddiydi. Beynim kalbime, kalbim beynime savaş açmıştı. Ve bu öyle bir savaştı ki, ne kaçabiliyordum, ne de saklanabiliyordum.

Kalbim durmamam gerektiğini haykırıyordu; Edis'i sevdiğimi ve ona daha yakın olmak istememin çok doğal olduğunu. Beynime gelince; şu an daha ileri gitmek için çok erkendi, Edis'in hayatımın erkeği olduğundan emin olmadığımı ve şu an yaptığımın utanç verici olduğundan bahsediyordu.

Hangisi haklıydı bilmiyordum. Belki de ikisi.

Fakat ben hangisini dinleyecektim?

Edis'i öperken susturmaya çalıştığım ses beynime aitti. Çünkü beynimin söylediklerini içten içe dinlemek istemiyordum, ki burada ağır basan kalbimden başkası değildi.

Ama beceremedim susturmayı. Bir anda dudaklarım ateşe değmiş gibi geri çekilip alnımı alnına yasladım ve derin nefesler aldım onu öperken nefessiz kaldığım için. O da benden farksızdı. Nefeslerimiz birbirine karışırken gözlerimi usulca araladım onunla yüzleşmek için ama onun gözleri kapalıydı.

"Şey..." Onu umutlandırmıştım ve şu an nasıl geri adım atacaktım hiçbir fikrim yoktu. En iyisi konuyu farklı bir yere çekmekti. "Birlikte duş alalım mı?"

Edis bir süre sessiz kaldıktan sonra kafasını yavaşça aşağı yukarı salladı. Güçlü kolu hala beni kendinde sıkıca tutuyordu. Geri çekilmeye çalıştığımda isteksizce saldı beni. Birbirimizden bir iki adım uzaklaştık rahatça soyunabilmek için ama çırılçıplak olmak istemiyordum. Bunu Edis'e nasıl söyleyeceğimi de bilmiyordum. Belki de en iyisi göstermekti. Anlaması için pantolonumu da çıkarıp külodum ve sütyenimle küvetin içine girdim ve suyu açtım bir an önce dolsun diye.

Gözleri vücuduma inmedi hiç, ama anladı ne demek istediğimi. Kemerini çözdü, pantolonunu usulca aşağı kaydırdı ve yanıma geldi ardından. Küvetin bir tarafında o, diğer tarafında ben oturuyordum. Benim gözlerim ayaklarımda olsa bile utançtan, onun bakışlarının bende olduğunu hissediyordum. Boynum ve yanaklarım yanmaya başladı. Kıpkırmızı mıydım acaba? Öyle olduğumu düşünmek beni daha da utandırdı.

Su yavaş yavaş bacaklarımızı içine aldı çok geçmeden. Küvet küçük olduğu için bacaklarımı dizimden kırmıştım hafifçe o yüzden aslında pek de kapanmış sayılmazdı çıplaklığım şimdilik.

Edis elini sudan çıkarıp usulca sol dizimin üzerine koydu. Gözlerini takip ettiğimde gözlerimle, cam kesiklerinin bıraktığı izlere baktığını anladım. Tekrar gözlerine çıkardım gözlerimi sanki ne düşündüğünü orada okuyabilirmişim gibi ama yanıldım. Perde inmişti gözlerine. İfadesizdi. Parmak ucuyla izin üzerinden onu yeniden çizercesine geçmeye başlayınca, "Düşündüğünü düşündüğüm şeyi düşünme," diye geveledim dizlerimi suyun içine sokarak. Geçmişte kalmıştı. Ben umursamıyordum, o da umursamamalıydı.

Ellerini tutup gülümsedim içi rahatlasın diye. Onun da ellerinin üzerinde ufak tefek yaralar vardı hala. Her sinirlendiğinde zırt pırt cam kırmasa olmazdı zaten... Eğilip yaralarını hızlıca öptükten sonra yanağına uzandım ve oradan da minik bir öpücük çaldım. Tebessüm etti sadece. Bakışları şefkatle dolmuştu, bir anne yeni doğmuş bebeğine nasıl bakıyorsa öyle bakıyordu gözlerime.

Yarı çıplak olduğum aklıma gelince bacaklarımı birbirine yapıştırıp suyun dolmasını beklemeye koyuldum. Edis rahatsız olduğumu hissetmiş gibi küvetin kenarından köpük bombası alıp küvetin içine bıraktı ve küvet renkli köpüklerle dolmaya başladı bir anda. Küçük bir çocuk gibi heyecanlanırken ellerim çoktan dolanmaya başlamıştı hevesle köpüklerin içinde. Avucuma bir miktar doldurup hızlıca Edis'in yüzüne üfledim ve köpüklerin ona doğru uçuşunu izledim kahkaha atarak. Çok eğlenceliydi!

Hey, Matmazel!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin