Yasemin

77 3 2
                                    

Alexander'dan

Yine sevgililer günü ve yine tüm kızlar bana mektup göndermiş. Tabiki de hiç birini okumuyorum ama hoşuma gidiyor kızların bana birşey göndermeleri. Böyle düşünürken gözüme bir tanesi takıldı. Daha yakından bakmak için aldığımda bunların kesinlikle en sevdiğim çiçek -yanlış anlamayın tabiki de hiç kimseye en sevdiğim çiçeğin olduğunu söylemedim, yani biri dışında- olduğunu anladım. Emin olmak istercesine çevirip daha yakın baktım. Evet kesinlikle bunlar yasemindi. Bunlar zaten güller ve orkidelerin arasında epey dikkat çekiyordu. Üstünde bir de not vardı " Merhaba, bunun kimden olduğunu anlamışsındır herhalde anlamadıysan oha dicem artık. Neyse anladıysan kimden olduğunu, bunu sana gönderecek kadar ne cesareti olduğunu ne de halli olduğunu da anlamışsındır sen. Sana gelen mektupları okumadığını biliyorum ama bunu okuyacağını da biliyordum, çünkü o bir ara en sevdiğin çiçeğin yasemin olduğunu söylemişti. İyi okumalar." Tam açıp okuyacaktım ki salak en iyi kankam geldi. Bu arada adı Noah. Bakmayın öyle dediğime beni 2 yaşından beri çekiyor. Ailem bile beni o kadar çekmedi yani. Önce gülümseyerek gelse de birden yüzünde açıkça belli olan bir şaşkınlık belirdi. Tam ne olduğunu soracaktım ki konuşmaya başladı:

- Ne ara sana gelen mektupları okumaya başladın.

İlk başta anlamasam da sonra anladım ve hemen cevapladım:

- Okumuyorum zaten, bu ondan gelmiş.

Bu sefer anlamama sırası ondaydı. Elimdekilere bakarak:

- Ondan derken, haberim olmadan yine sevgili felan mı yaptın sen. Bu sefer karışmam bak, dedi.

Gözümü yaseminlerden ayırmadan konuştum:

- Hayır, yapmadım da ne alaka onu anlamadım. Neyse buarada o yani anlarsın işte.

Gözümü yaseminlerden ayırdım ve ona baktım. Bana bakıyordu ve kırmızı görmüş bir boğaya benziyordu. Ama sesi sakin çıktı:

- Sevgililer gününde sana birşey göndermez diye düşündüm.

- Zaten o göndermedi. Arkadaşı göndermiş.

Daha sakinleşmiş bir şekilde:

- Ha, tamam da yaseminler ne alaka, dedi.

Söyleyip söylememe arasında kararsız kalmıştım ve sonunda söylememeye karar verdim.

- Ne bileyim ben, ben mi gönderdim.

- Neyse bugünlük yeteri kadar gerginlik yaşadık şimdi doğruca partiye gidiyoruz.

- Off, nerde ona göre ve kimin.

- Konuşmada giyin işte sen.

Odama gittim ve üstünde las vegas yazan dar kaslarımı gösteren beyaz bir t-shirt, altına salaş bir kot ve vans giydim alta geldiğimde Noah'nın beni beklediğini gördüm.

- Çıkalım mı artık yoksa tüm gece burda beklemeyi mi tercih edersin, dedim.

- Ben seni bekliyordum zaten mal, kızlar senden hızlı hazırlanır lan.

- İyi iyi, kızlar da senden az dırdır yapar. Neyse çıkalım mı artık yoksa tek giderim de.

Arabama bindik ve ortama geldik. Burası bana tanıdık gelmişti. Herneyse deyip içeri girdim ve girmemle üzerime bir kız atlaması bir oldu. Adının Stacy veya Stella olduğunu hatırlıyordum. O, onun sürtük diye adlandırdığı gruba giriyor. Bana en çekici gülümsemelerinden atmaya çalışıp:

- O salak kızdan ayrıldığını duydum, bence zaten çok uzun süre çıktınız. Herneyse ondan konuşmayalım. Partime geldiğin için teşekkürler. Birlikte bir yere oturup içeriz birşeyler, değil mi, dedi nerdeyse bir nefeste. Başımı saladım ve:

Sen İMKANSIZ Ben AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin