Derin bir nefes aldım zihnimi temizlemeye ihtiyacım vardı.Şimdi ne yapacaktım?Derin ve yavaş bir nefes daha aldıktan sonra yatağıma tutunarak ayağa kalktım,bacağıma yüklenmemeyi deneyerek.Elimi bastonuma-değnek mi demeliydim?-uzattım.Bastonun ucunda bulunan kesik yarım daire şekliğinde boluğa kolumu yerleştirip avucumun içiyle yere paralel uzanan kısmı kavradım.Paramın tamamını bu otelde kalarak bitirmek istemiyordum bu yüzden bugün otelden ayrılmalıydum.Lestrade benim için -olası- bir evden bahsetmişki.Bir ev arkadaşım olacakmış aslında bu benim açımdan kötü değildi.Bu kiranın ve diğer masrafların paylaşılması demekti-ki bu iyi bir şeydi- sonuçta emeklilik maaşımla geçinecektim.Zaten görüştüğüm özel biri de yoktu...
Biraz aksayarak aynanın monte edildiği duvbarın önüne gittim ve kendimi inceledim.Dik durunca bacağım fark edilmiyordu.Başımı dikleştirdim ve bir asker gibi bakmayı denedim.Ah,ben asker değildim ki,yüzüm bile bunu ele veriyordu ve tabii boyum...Diğer insanların beni nasıl gördüğünü merak ettim oysa daha önce bunun ile pek ilgilenmezdim belki de ev arkadaşıma nasıl bir izlenim vereceğimi merak ediyorudm.Bir eve ihitacım vardı,kız kardeş,m ve eşiyle aynı evde oturamayacağım gibi otele para yetiştiremezdim.Lestrade önerdiğine göre iyi biri ve iyi bir ev olmalıydı.Sakin birine benziyordum sanırım,biraz da duygusal...Sert bir görünüşüm veya bakışlarım yoktu.kibar ve yumuşak başlı duruyor olabilirdim.Ama saf değildim.İyi biriydim sanırım,belki de bu yüzden doktor olmuştum...İnsanlara yardım etme isteğiyle yanıp tutuştuğum için,kendimi iyi hissetmemei sağlıyordu.Ama iyiliğim yüzünden kendimle ilgili hiçbir konuda tolerans vermeyecek,beni kazıklamasına veya tüm masrafları üstüme yıkmasına izin verecek değildim.
Kapım tıkladışdığında "Kim o?" diye seslendim kapıya doğru."Oda sevisi efendim,eşyalarınız için."dedi genç bir erkek.Aksak adımlarla ve ağırlığımı bacağıma vermemeye özen göstererek ayna ile kapı arasındaki dört adımlık mesefeyi kapattım ve kartı yerleştirdikten sonra kapıyı açtım.Karşımda bembeyaz tenli,yeşil gözlü,kumral saçlı bir çocuk çıktı.Çocuk diyordum çünkü yüzünün bir çocuğunkine benzemesinin yanı sıra zayıf ve çelimsiz bir vücudu vardı.Ve Tanrı aşkına sakalı bırakın favorileri bile yoktu! Kaç yaşındaydı? On dört? On beş...en fazla.İçimden sadece hafif, küçük tekerli bir valizimin olduğuna şükrederek ona içeriyi gösterip "küçük zaten..."diye mırıldandım.Yüzündeki gülümseme hafifçe solarken gözlerini devirdi."Ama yine de yardıma ihtiyacım var."dedikten sonra bacağımı ve bastonumu gösterip gülümsedim.Solan gülümsemesi yeniden belirirken "Derhal efendim!"deddi ve anlayamdığım bir sevinç ile valizimi kapıp kapıyı kapattı.Koridorda yürürken benimle aynı tempoda -bu yavaş oluyor- yürümeye dikkat etmişti,nazik bir çıcuktu belki de bu işe ve paraya ihtiyacı vardı.Asansörün kapısı açıldı.İçine girdikten sonra Lobi yazan tuşa bastı.Lobiye ulaştığımızda yüzündeki gülümseme hala duruyordu.Valizimi yanıma bıraakırken asker selamı verdi ve "İyi günler efendim!"dedi,her ne kadar ona asker değil doktor olduğumu söylemek istesem de bu isteğimi bastırıp ben de ona selam verdim "Teşekkürler evlat." deyip tokalaşırken cebimden çıkardığım eliliği avucuna bastırdım.
~
Kapıyı yaşlı bir bayan açtığında gözlerimi kırpıştırıp Lestrade'a soru soran gözlerle baktım.Ev arkadaşım bu hanımefendi değildi değil mi?Yaşlı bir bayan ile mi kalacaktım?Lestrade bayana başı ile selam verdikten sonra merdivenlere yönelip "Sherlock!" diye seslendi.Onu takip ettim,merdivenler...Tanrım!Astım spreyimi cebimden ççıkardım çalkaladıktan sonra ağzıma sıktım ve derin bir nefesle ilacı içime çektim.Artık daha rahat nefes alıyordum.
İçeride sabahlığıyla oturan biri vardı...Lacivert sabahlığı beyaz teninde çok hoş duruyordu.Lestrade'ın bakışlarından dolayı Sherlock2un o olduğunu düşündüm.Saçları kıvırcık sayılabilecek buklelere sahipti ve siyah mı koyu kahverengi mi diye tanımlamaya karar veremediğim bir tonda iti bazı bukleleri alnına değiyordu.Küçük mavi gözleri vardı ve bakışları bir noktaya kilitlenmişti.Bacaklarını üst üste atmıştı bileğiyle dizi arasındaki mesafeyi gözlerimle ölçtüm.Uzun boylu...
Eşcinsel.
Bakışlarını takip ettiğimde karşısında takım elbiseyle oturan,kahve içen ve Sherlock olduğunu tahmin ettiğim kişiden en az 5 yaş daha büyük biri duruyordu.Rahat tavırlarına karşın bize karşı oldukça soğuk bakışlar atıyordu...Olgun erkekleri mi beğeniyordu yani?
Erkek arkadaşı...
"Sherlock,bu Doktor Watson."dedi Lestrade.Boğazımı temizleyip elimi ayağa kalkan Sherlock'a uzattım.O ve erkek arkadaşı bakışlarını kısa bir süre üstümde gezdirirken tokalaşmadan yanımdan geçti.Soyadını söyleme gereği bile duymamıştı! Hafifçe öksürdükten sonra "Bana sadece bir ev arkadaşımın olacağı söylenmişti belki de yanlış hatırlıyorum..."dedikten sonra elimi alnıma götürdüm.Sherlock,takım elbiseli adamın önünde durdu ve "Mycroft burada yaşamıyor,hem zaten gidiyordu."derken sesi çok soğuktu ve duygusuz...
ESKİ erkek arkadaş.
Yüzümdeki kaslarım hafif bir tebessüm belirtisi gösterirken boğazımı yalandan temizleyip bunu bastırmayı denedim.
"Hoşça kal.Kardeşim."derken Mycroft'un sesi oldukça soğuk ve duygusuzdu...mesefeli.Sherlock gibi.Kardeş mi?Sebepsizce kahkaha atma isteği içime dolarken Mycroft merdivenleri inmeye başlamıştı bile.
Sherlock küçük,parlak mavi gözlerini bana çevirdi."Bir şeyler içmeye ne dersin Watson?" dedi sakin ve biraz daha cana yakın bir sesle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Toz ve Duman
FanfictionBaşından itibaren değişik bir kurgu,farklı şekilde gelişen olaylar... JohnLock fanfiction...