Neydi yalnızların,acı çekenlerin,haksızlığa uğrayanların yaşadığı?
Kader.
Şans.
Hayat.
Belki de hepsiydi.
Ama bunlar tek bir kelimeyle özetlenebilirdi.
Tanrı'nın acımasızlığı.
Sonuçta herkes iyi olanı hak etmezdi.Belki de alamazdı hak ettiğini.Ama buydu işte hayat,senin ne yaptığın değil,Tanrı'nın ne yapacağıydı.Sonuçta gerçek dünyada hep iyiler kazanmaz,hikayeler mutlu sonla bitmezdi.Ama kimse hikayenin başından sonunu düşünmezdi.Ta ki son satırlara varana kadar.
Peki ya daha başındayken sonu düşünmek.Neydi bu?Gelecekten beklediğimiz umut mu,ölüm arzusu mu?
Anın değerini bilmek,az kişiye,Tanrı tarafından verilmiş bir armağandır.
Ama bazen düşünüp duruyorum.Gözleri yaşama arzusuyla parlayan insanlar niye hayatın en iyi dönemlerini haksızlığa uğrayarak geçiriyordu.Yalnız ve üzüntüyle.
Şefkat ve sevgi varken niye?
Önceki hayatta mı yanlış yaptık,yoksa varoluşumuz mu yanlış.
Çünkü artık değersiz hissetmek istemiyoruz.Daha fazla kalbimizin taşlaşmasını izlemek.
Başkaları gülerken ağlamak kadar zalimce bir hayat olamaz.
Ama en ilginci de ne kadar çabalarsak çabalayalım,ne kadar beklersek bekleyelim,günün sonunda yine tek başına acı çekenler olarak kalıyorduk.
Şimdi size tek bir soru soracağım.
Cennet çok soğuk olduğu için mi cehennem çok sıcak hissettiriyordu?