Günlerdir kafamda dönüp duran düşünceler beynimi kanatıyorlar, yetmiyor bir de ağrımasına sebep oluyorlardı. Bir tablet ağrı kesiciyi bitirmiştim. Kesinlikle yakında ölecektim.
Jungkook'un bana üstü kapalı cümlesini kurmasının ardından iki gün geçmişti ve ben kesinlikle delirecektim.
Ama aslında ona asla bir fırsat vermemem gerekiyordu, ona inanmıyordum. Beni kandırmıştı sonuçta o bir hırsızdı.
Jungkook beni çok kısıtlıyordu, sanki sevgilim gibiydi. Kıskanç bir sevgili. (!)
Bu sözcük beni benden alıp götürmüştü, uzun zamandır sevgili yapmamıştım. En son lise ikiye giderken yapmıştım o günden beridir de hiç düşünmemiştim böyle bir şeyi.
Yok, onu giyme alkyone, yok oraya götüremem seni alkyone, yok şu alkyone yok bu alkyone. Babama bu adamdan bahsedecektim ve işten attıracaktım. Kesinlikle bunu yapacaktım.
Gözlerimi kısıp babamın odasına ilerledim ve kapıyı tıklatıp içeriye girdim. Çalışma odasıyla yatak odasının arasında sadece bir kapı vardı, çalışma odadının kapısını açıp içeriye girdim.
Beni fark etmemişti, her zamanki gibi.
"baba?"
Başını kağıtların arasından kaldırıp bana baktı.
"ah, kızım. Ne için gelmiştin?"
Gözlerimi devirdim.
"baba, sana bir şey söylemek istiyorum." dediğimde gözlerini kıstı ve elindeki kapıdı masaya bıraktı.
"evet dinliyorum."
"ben Jungkook'un korumam olmasını istemiyorum."
"peki neden?"
Ofladım.
"beni çok kısıtlıyor, onun bana ayak uydurması gerekirken ona ben ayak uyduruyorum gibi bir şey oluyor. Saçmalık." deyip kollarımı göğsümde birleştirdim.
"ne güzel işte, seni koruyup kolluyor."
Ciddi misin?
Kaşlarımı çattım.
"kısıtlayarak mı beni koruyor baba? Kolayına kaçıyor!" sesimi sonlara doğru yükselttiğimde babam ayağa kalktı.
"Jungkook, senin koruman olmaya devam edecek, Alkyone! İtiraz istemiyorum."
Kollarımı indirdim.
"ama baba-"
"konu tartışmaya kapanmıştır, Alkyone. Odana git."
Dolmaya başlayan gözlerimi kırptım ve odadan çıktım. Karşımdaki bedenle kaşlarım istemsiz çatılmıştı.
"ne o, baban isteğini yerine getirmedi mi?" yandan gülüş sergilediğinde gözlerimi devirdim.
"sen bizi mi dinledin?"
Sinirlerim geriliyordu.
"belki evet belki hayır."
"mahrem diye bir şey var, Jeon Jungkook git de öğren."
Yanından geçip giderken, arkamdan taklidimi yaptığını hissedebiliyordum.
Umursamadım ve hızlı adımlarla odama gidip kapıyı hızlıca kapattım.
Gözyaşlarım akmaya başlamıştı.
Babam beni önemsemiyordu. Beni tanımadığı birine emanet ediyordu ve benimle ilgilenmiyordu.
Annem ise ne beni arıyor ne de aramalarıma cevap veriyordu.
Kesinlikle ikisinin de umrunda değildim. Yalnız başıma ölüp gidecektim.
•
jungguk çok haklısın amk djzkxkxjxn
nasıl gidiyor kurgu?
ve yeni bölüm için 25 oy lütfen cnlrm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
thief ⚘ jeon jungkook ✓
Fanfiction"babam hiçbir şey bilmiyor, bir hırs-" aniden kolumdan çekilip bir odaya sokulduğumda karşımdaki bedene çevirdim bakışlarımı. Beni kendisi ile duvar arasına almıştı yine. "bana hırsız demeyi kes!" diye bağırdığında kaşlarımı çattım. "hırsız değil m...