Geniş toplantı salonundaki deri sandalyede dik ve özgüvenli bir şekilde oturuyordum. Daha 7 yaşımda olmama rağmen Pendragon soyunun asaletini üzerimde taşımakta gayet başarılıydım.
Ailem iki gün önce Bakanlık çalışanlarının bile açıklama getiremediği bir şekilde ortadan kaybolmuştu. Fakat geri döndüklerinde gururlu ve sevgi dolu bakışlarının tekrar üzerimde olacağını bildiğimden rahatımdan ödün vermiyor ve endişelenmiyordum. Neler olduğunu sorduğumda bir departman dolusu Bakanlık çalışanı karşımda ne diyeceğini bilemeden susarken Walburga teyzem asaletle öne çıkmış ve kendisinden beklenmeyecek bir merhametle öne eğilerek şöyle demişti:
"Morgana, sevgili kardeşim Capella gittiği yerden geri dönene kadar Black ailesinin himayesinde olacaksın. Korkmana gerek yok. Artık Walburga teyzen yanında."
O ana kadar korkmamıştım. Annem ve babam geri dönecekti. Ayrıca ben bir Pendragon'dım. Büyücülük Dünyasını doyurabilecek kadar büyük bir aile mirasım, nereye gitsem beni üst kademelere taşıyabilecek bir soyadım vardı. Fakat Walburga Black gibi haşmetli ve soğuk bir kadın önümde eğilip bana merhamet ettiğinde korkmam gerektiğini anlamıştım.
Annem ve babam geri dönmeyecekti. Artık yalnızdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pendragon Kehaneti [A Tom Riddle Story]
FanfictionA Tom Marvolo Riddle Story *** Büyücülük Dünyasının en soylu hanesi Pendragonların tek kızı Morgana, ailesinin birden ortadan kaybolmasıyla teyzesi Walburga Black'in yanına taşınır. Karanlık aile sırlarıyla bilinen bu iki ailenin genç cadıdan sakl...