Acı ortaklığı ...

2 0 0
                                    

Siz hiç konuşmaktan korktunuz mu biri ile gerçekten ben şu an tam da o anları yaşıyorum çünkü acıyı, korkuyu, sormaya çekinmeyi aklındaki şeyleri anlatmayı, dinleyebilmeyi söylemek istediklerini söyleyebilmeyi hiç bunları yaşarken zorlandınız mı ben şu an öyle zorlanıyorum ki ...

Bu hikâyede iki kaybeden olduk biz onunla aslında ben Selim'i o da çok sevdiği Kainat'ı kaybetti ben de o da hem sevdiği insanı hemde dostunu kaybetti aslında şimdi karşı karşıya geldik de birbirimize ne söyleyecektik ki bu kadar zaman sonra nasıl söylenir ki zaman herşeyin ilacı diye şimdi ...

Sonunda "nasılsın "sorusu geldi Can'dan sahi nasıldım ki ben?! Ne desem iyi desem inanır mıydı ki asla!

Ama yinede "iyiyim" dedim yalan da olsa ki anlamış olduğu belli idi "yüzünden anladım ama hiç öyle gözükmüyor yüz ifaden" dediği an tek bir cümle döküldü ağzımdan "sende iyi değilsin aynı acıyı yaşadık sonuçta iyi olamadık ki hâlâ zaman sadece örtüyor acıları aslında geçmiyor ki hiçbirşey" dediğimde üzgünce başını salladı ağır ağır daha fazla dayanamadım ve birbirimize ağlayarak sarıldık artık çünkü biliyorduk geri gelmeyecek di onlar artık ...

Konuştukça eski güzel günleri anmak canımızı yakıyordu maalesef o kazada en ağır darbeyi almak zorunda kalan olduk biz Can ile tek tesellimiz en azından Özgür ile Almila şanslı ve mutlu olabildi en azından onların yüzü güldü hayatta kalplerinin bir köşesi buruk da olsa ...

Can da gidince tek başıma kalmak istedim bir süre teknede burda Selim ile yaşadığımız iyi kötü herşey teker teker gözümün önünden geçerken canım her saniye daha fazla yandı bağıra bağıra ağlamak istedim avazım çıktığı kadar da bağırdım ama bildiğim tek şey geri gelmeyecek di ki o ne yaparsam yapayım gelmeyecek bazen düşününce "neden" diyorum tam ilk defa gerçekten aşık olduğum zaman gerçekten kaybetmekten korktuğum zaman hissettiğim herşeyi ilk defa samimi olarak hissettiğimde yaşadım ki keşke kaçsa idim ondan şu an belki gerçekten hayatta ve belki de başkası ile mutlu olur muydu yoksa ben kafayı yemek üzeremiyim aslında ...

Marina dan ayrılıp eve gittiğimde teyzeme bütün olanları anlattım bugün o da üzgünce beni dinliyordu belli idi ama napayım anlatacak başka dert ortağı mı kaldı ki ben yokken çok şey olmamış aslında aslında hiçbirşey olmamış buralar da herşey aynı idi bıraktığımız gibi idi herşey...

Hayat akıp gidiyor hızlıca, biz sadece ayak uyduruyoruz değişen zamana, şartlara, aslında herşeye ...

Sabah uyanmak zor geliyordu bazen içimde bazı şeyler eksik kendimi biraz daha toparlar isem gitmem gereken bir yer vardı ki benim için çok şey yapmıştı zamanında en azından bir başsağlığı dilemem gerekiyor herşeyin hatırına çünkü sevdiğim adamın babası idi o canımı yakacak biliyorum bu ziyaret ama gitmezsem de olmayacak biliyorum...

Hayatta sevdiğiniz herşeyin herkesin kıymetini bilin derler di de gerçekten kaybedene kadar inanmazdım buna tam olarak ama şu an zamanı geri almayı o kadar çok istiyorum ki hem de çok fazla belki çoğu şeyi yapmaktan bile vazgeçerdim ben kendim için , sevdiklerim için, sevdiğim adam için, dostlarım için keşke alabilme gücüm olsa idi 😔

Pişman olması gereken belki tek ben değilim kabul o arabaya kavgalı binmek varya ki neredeyse hepimiz öyle idik onun telafisi yok şu an özür dileyeceğin insan sevdiğini haykıracağın insan artık yok bunun acısı işte bunun acısını anlatmak o çok zor ya bununla yaşamak nefesimi kesiyor bazen boğazıma yumru oturuyor hiç geçecek gibi de değil biliyorum bir ömür canım yanacak ...

Düşünceler düşünceler içinde kaybolmak istiyorum ki şu an tam da öyle zaten aklımdan çıkmıyor yaşadığımız herşey o kaza bile ...

Özlemek geleceğini bilince daha güzelmiş aslında çünkü dönecek ve mutlu olacaksın biliyorsun, ama şimdi o ihtimal net bir şekilde yok oldu çıkmıyor aklımdan hiç bir an çıkmıyor bir daha sevebilir miyim onu bile bilmiyorum ama bildiğim tek şey var Selim gibi birini daha sevemem aslında onu sevdiğim gibi kimseyi sevemem ben ona eminim...

Hayat size bir oyun kurar siz ondaki gibi yaşarsınız elinizde olmayan hamleler olur çaresizce bakarsınız ardından yaşananların sadece ben şu an tam da bunu yaşıyorum...

Zaman, zaman, zaman unutturuyor mu gerçekten, alışmak, o mu daha kolay, ne hissediyorum onu bile bilmiyorum ki ben ...

Yarın sabah Selim'in babası Harun bey ile görüşeceğim haber vermeden kimseye çünkü biliyorum onun işi çıkacaktı kesin yada teyzem engel olmak için herşeyi deneyecekti ki biliyorum bunun için herkesi seferber ederdi de ...

Düşünmek, kendimle savaşmak zorunda kalmak, uyandığımda sevdiklerimin eksikliğini öğrenmek, onlarsız yaşamaya alışmak, bunu denemek o kadar zor ki hâlâ her saniye canımı yakıyor fazlası ile neden mutlu olamadım ki ben biz neden mutlu olamadık ki ...

Sevgi, acı, herşey o kadar zor ki artık benim için, Can için, o defter yeniden açılmaz eminim ama Can'ın mutlu olmasını isterim hayatta, fazlası ile hak ediyor çünkü ...
Yeniden sevmeyi, sevilmeyi...

Kafamda deli sorular gidince ne konuşacağım diye dolanıp duruyorum evde teyzemin sorularını arada geçiştirsem de aklımda hep bu konu var günlerdir kolay değil evladını kaybetti tek mutluluk sebebini artık geri gelmeyecek olması en çok onun canını yakıyor biliyorum yanında olmak istiyorum kızı gibi sadece ...

Hayat güzel şeylere sebepti aslında o zamanlar herşey ne güzeldi şimdiki gibi acı ile anacağımı bilse idim o şirkete gider miydim ben yada Selim ile tanışma ihtimalimin günün birinde bu kadar canımı yakacak olduğunu bilsem ...

Ve beklediğim gün geldi teyzeme dolaşıp geleceğim diye not bırakıp evden çıkarken aklım, kalbim, tüm vücudum işlevini yitirmiş gibiydi ki normaldi 6 yıl sonra ilk defa Selim'in babası ile konuşacak idik ...

Taksiye binip yolu tarif ettikten sonra etrafı izlerken herşeyi özlediğimi fark ettim bir kez daha aklımda ne konuşacağım hakkında hiçbirşey yoktu da zaten belki görür görmez sarılıp ağlayacaktım onunla da tabi ona birşey olmadı ise çünkü arada şirkete gidiyor işte diyip geçiştiriyorlar beni her zaman...

Geldiğimizi fark edip indiğimde arabadan yüzümde buruk bir ifade vardı kendimi ağlamamak için o kadar zor tutuyorum ki şu an acaba içeri girdiğimde neler olacaktı hazır mıydım acaba buna tek başıma iken hemde...

Kapıyı çalmak üzere iken bahçeden seslerin geldiğini duydum ama tuhaf bir şey vardı ki sesler gayet neşeli idi acaba Harun bey evden taşınıp gitmiş miydi yoksa gerçekten ona da birşeyler oldu mu evlat acısı yaşadıktan sonra...

Yavaş yavaş bahçeye ilerlediğimde seslerin daha da netleşdiğini hissediyordum ama görmeden emin olmak istemedim en azından başka yere gitti ise yada Allah korusun ama hayatta değil ise mezarının nerede olduğunu öğrenme şansım var idi ...

Fakat yaklaştıkça kulaklarıma tanıdık aşina bir ses geliyor idi ısrarla biri kesinlikle Harun bey idi evet ama evladını kaybetmiş bir insan 6 sene de olsa bu kadar neşeli olur mu idi ...

Daha da yaklaşınca daha da tanıdık sesler geliyor idi ama bir ses vardı ki olduğum yerde çakılı kalmama nefesimin kesilmesine sebep olmaya yetmiş idi bile ...

Acılarımız bazen mutluluk getirir miydi yoksa ben gerçekten kafayı mı yedim şu an cevap bulması gereken en önemli soru buydu ...

Peki şu an tam da şimdi ne hissetmeli idim gördüklerim karşısında? ...

MucizeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin