5.BÖLÜM

407 38 2
                                    


(Mira)

İşte geldik. Ve içimde bir endişe oluşmaya başladı. Doğru mu karar vermiştim yoksa yanlış mı?

Her şeyi unutmuşken onu tekrar görme ihtimali canımı sıkıyordu.

Peki ya kendimi kandırıyorsam. Ya unutmamışsam yine kalbim cam parçaları gibi binlerce parçaya ayrılırsa.

Hayır.

Ben unuttum. Onu artık sevmiyorum. Ve bir daha canımı yakamıyacak..

Canımı yakmana izin vermiyeceğim Kağan...

.

.

.

.

.

.

Salonun içine girer girmez beyaz gelinliğin içindeki arkadaşım dikkatimi çekti.

Sessizce Jisoo'ya arkadan yaklaştım ve gözlerini kapattım.

"Sen kimsin hemen çek ellerini. Burak yardım et. Ya Burak kime diyorum ben"

Arkadan Burak'a susması için elimle işaret yapıyordum. Ama Jisoo'nun bağışları ile tüm dikkat bize dönünce ben de ellerimi çektim.

"Aşk olsun daha en yakın arkadaşını tanıyamıyorsun"

"Mira sensin. Gelmiycem demiştin."

"Imm sürpriz"

Hızlıca kendine çekip sarıldı. Kemiklerimin kırılıcağını düşünmedim değil yani. Geri çekilince bakışları hemen yanıma kayınca ben de oraya baktım.

"Omo Omo Mira onlar Bangtan mı yoksa hayal mi görüyorum?"

"ı-ı hayal değil onlar Bangtan"

Dememle onlarla tanışmak için yanlarına gitti. Tutabilene aşk olsun.

.

.

.

.

.

.

"Mira ssi burası gerçekten farklı bir ortam, inanılmaz ve insanlar hiç yorulmadan dans ediyorlar."

"Beğenmene sevindim Jin hyung."

"Mira bu dansları biliyorsan bana şimdi öğretsene daha fazla oturamam"

Demesiyle beni ayağa kaldırdı.

"Bak şimdi hyung ilk bu ayağın sonra bu ellerinde bu şekilde olacak."

Gösterdiğim hareketleri aynen tekrarlıyordu. Sonra yanımıza Jungkook ve Jimin geldi.

"Noona ben de ben de"

Noona dememesini söylemiştim ama neyse nasıl istiyorsa öyle olsun.

Ona da öğrettim ve diğerlerine de tabi ki Taehyung hariç. Hiç istifini bozmadan somurtarak oturuyor...

Kısa bir süreliğine göz göze geldik. Bana bir şey söyler gibi bakıyordu ama ne olduğunu anlamadım.

Ne nefret ne de sevgi. Tamamen boş sanki artık kalbinin işlevini unutmuş gibi. Yıllar önce aynaya baktığımda kendimi gördüğüm şekilde.

Ama en azından ben büyük oranla atlatabilmiştim. Peki ya o neden böyle?

İkimiz de hemen gözlerimizi çektik.

Keşke çekmeseydim. Hiç görmek istemeyeceğim o adamla karşılaştım.

Gözlerimi kapadım onu daha fazla görmek istemiyorum. Adını duymak, söylemek, birbirimizi sevdiğimizi düşündüğüm günleri anımsamak... Her şeyinden nefret ediyorum.

Omzumda hissettiğim ellerle gözlerimi açtım. Karşımda Yoongi hyungu görmeme rahatladım.

"Mira ne oldu. Gergin görünüyorsun."

Yüzüme gerçek olduğunu düşündüğüm sahte gülümsememi yerleştirdim.

"İ-iyiyim"

"Peki öyle olsun. Hadi gel bizimle oyna öğrenmiş miyiz bak"

Yanlarına gidip sadece 7'mizin olduğu küçük halayı kurduk ve oynamaya başladık.

Daha sonra halaya Jisoo ve Burak da katıldı ve diğer koreli misafirler de bu tarafa yaklaşmaya başladı. Sonuçta burda hayran oldukları Bangtan var.

Çok zaman geçmeden yanımdaki Jisoo'nun gelinliğin eteğine basıp dengemi kaybettim.

Yere düşmeyi beklerken belimde hissettiğim ellerle gözlerimi açtım. İşte o an vücüdumdaki tüm kanın beynime hücum ettiğini hissettim.

Ellerini belimden çekip konuşmaya başladım.

"Sen ne hakla bana dokunursun."

"Bıraksaydım da yere mi düşseydi?"

"Ahh seninle konuşmak istemiyorum yüzüne bile bakmak istemiyorum"

"Ahh doğru ya sen yanındaki 7 erkekle daha mutlusun. Napıyorsun her gün biriyle mi geziyorsun?"

İşte bu artık sınırı aşan son damla olmuştu. Elimi kaldırdım ve hızla yüzüne indirdim. Yaptıkları gibi sözleri de iğrençti.

"Sen iğrenç herifin tekisin. Yaptıklarından ve söylediklerinden hiç utanmaz mısın sen? "

"Sen kimsin de bana tokat atarsın"

"Sen bunu yıllar önce haketmiştin"

Elime damlayan su damlacıyla ağladığımı fark ettim. Onun yüzünden ağladığıma inanamıyorum. Hızla göz yaşlarımı elimin tersiyle silip salondan çıktım ve merdivenlere oturdum.

Allah'ım ben ne suç işledim de karşıma onu çıkardın tekrar.

.

.

.

Gökyüzü ๛ KTHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin