0.8*Krem*

1.3K 165 71
                                    

Bir elimle Hyunjin'in omzundan destek alırken odasına girdiğimizde beni yavaşça yatağa bıraktı.

Kendimi yatağa attım. O kadar dayak yedim ki sanki biri gelip tüm kemiklerimi kırmış gibi hissediyordum.

Hyunjin odadan çıktı.

Neden böyle bir hayat yaşadığımı sorgulamaya başladım. Ben bunları hakedecek hiç birşey yaptığımı düşünüyordum. Cidden bu yaşadığım şeyler hangi günahımın kefaretiydi...?

Ama toparlanır gibiydim. Dayanabilirdim. Herşeye dayandığım gibi buna da dayanacaktım. Ben daha kötülerin yaşadım..

Bu sırada Hyunjin elinde birkaç kremle odaya girdi.

"Gömleğini çıkar."

Bunu yapmasına gerek yoktu. Neden içindeki canavarı çıkarmıyor. Böyle iyilik yapıyordu. Cidden onu anlamıyordum.

"Şey.. Ben yaparım Hyunjin."

Kaşları çatıldı.

"Gömleğini çıkarmanı söyledim."

Oflayıp gömleğimin düğmelerini açmaya başladım.

"Bari arkanı dön utanıyorum."

"Altı üstü sırtına masaj yapacağım. Abartma istersen.."

"Ya Hyunjin. Dön işte!"

Ben kızardıkça o poker face atıyordu. Neyse ki en sonunda arkasını döndü de bende gömleğimin tamamını çıkarmıştım.

Arkamı döndüm...

Yavaş yavaş geliyor. Beni deli ediyordu.

Sırtım çırılçıplak..

Yaklaştı.. yaklaştıkça kasıldım.

Hadi ama Hyunjin.. Bir masaj yapacaksın.

Nefesini boynuma üflediğinde bütün organlarım sanki bir anlığına durmuştu.

Hyunjin eline biraz losyon aldıkça sırtıma sürüyordu. Benim yanaklarım sanki alev alacaktı.

"Ah... Cidden onları öldürmeliydim."

Hyunjin, sırtımdaki morluklara karşı söyleniyordu.

"Ah, lanet olsun hepsi benim yüzümden."

Omuzlarından tutup beni kendine çevirdi.

Şuan üstsüz bir şekilde karşısındaydım. Ah Hyunjin lütfen beni süzmeyi keser misin?

Yaralarım açıldığı için daha kötü bir hale gelmişti. Ama ben alışmıştım.

Hyunjin diğer kremi eline alıp , sürmeye başladı. Bir yandan yutkunuyor bakamıyordu.
Neden çıplak olmam değildi ama..
Nedeni bunları onun yapmış olmasıydı...

Biraz daha sürdükten sonra gömleğimi yavaşça kollarımdan geçirdi.

"Çık dışarı!"

Anlamadım ne dedin?

"Hyunjin.."

"Dışarı çık Jeongin."

Ha şimdi piskopat tarafı tuttu ve beni kovuyor muydu? Ah cidden Hyunjin ne yaşadığını bulacağım.

Çıkmaya emin değildim. Ama bana tekrar zarar vermesinden korktum.

Çıktım dışarıya ama biraz bekledim.
O da odanın kapısını kilitledi.

Sonra bir cam patladı.
Göremiyordum ama muhtemelen elini odada ki aynaya vurdu.

Sonra yumruklamaya başladı duvarı.

"Lanet!" yumruk..

"Olsun!"yumruk.

"Öldür beni!"yumruk.

"Neden yaşıyorum" yumruk.

Yapma böyle Hyunjin.. Sen böyle yaptıkça benim de canım acıyor. Sana bu çaresizliği yaşatmak istemiyorum. Benim yüzümden kendine zarar vermenin istemiyorum..

Duvardan destek alıp yere oturdum.
Allah'tan annem markete gitmişti de birde ona hesap veremezdim.

Hyunjin içeride acı dolu çığlıklarını savuruyordu.

Bağırıyordu...

Ama hissediyordum...

Her kim ne yaptıysa...

Şuan hepimizin canını çok yakıyordu..

Onu bulup öldüreceğim....

Söz Hyunjin o kişiyi öldüreceğim.

Odasındaki bir şeyleri yere fırlatıyordu. Yanaklarım ıslandı...

Hafif hafif gözyaşlarım süzüldü yanaklarımdan.. Bu çaresizliğinin sessizliğiydi.

İkimizde ağlıyorduk..

Neden bunları yaşamaya mahkum?
Ya da ben.. Belki de birbirimizi bulmak içindi bütün bunlar..

Bir anda kapı açıldı ve oturduğum yerden kalktım.

Kafasını eğmiş yumruklarını sıkmış kan ter içinde kalmış. Çok yorgun görünüyordu.

Yüzünü avucumun içine aldım bir kaç kere saklarken
"Bana bak Hyunjin!" Bakmadı.

"Bana bak dedim!" sinirli tarafım buydu. Ama ona göstermek istemiyordum. Kafasını kaldırınca elimle göğsümü işaret ettim.

"Bunları sen yapmadın!"

Kafasını biraz daha salladım.

"Bunları - sen - yapmadın!"

Onu biraz sarstıktan sonra kendine gelmiş olacak ki onu lavaboya götürüp elini yüzünü yıkadım.

Sonra da acil yardım kitinin bulunduğu odaya girerek çantayı dolaptan aldım.

"Bir günde şu odaya girmeyelim."

Söylene söylene eline yara bandı yapıştırdım. Her eklemi ayrı yara olmuştu.

Ah.. cidden Hwang Hyunjin.. Beni deli ediyorsun.

Ellerine yara bandı yapıştırdıktan sonra annem eve geldi.

Bize yemek hazırladı . Yemek yedikten sonra da onu yatağına yatırdım. Annesi eve gelmişti fakat çocuğu onun umrunda bile değildi.

Annesi yemek yerken annem bizi çağırdı.

Nedenini bilmiyorduk. Fakat sanırım önemli bir şeydi.

Zar zor ikimizde yanına gittik.

Önünde donatılmış masayla bize bakan annesi şarabını içerken Hyunjin'in ellerini gördü.

Fakat hiç birşey demedi.

Sanırım diyecek önemli şeyleri vardı.



Slave //(Hyunjin×Jeongin)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin