Bölüm 10: Obliviate!

4.4K 461 134
                                    

Aynadan daha iyi ayna görevi gören yeni parlatılmış gümüşlerden birinde yansımama bakıp mükemmel olduğumdan emin olduktan sonra emin adımlarla basamaklardan inmeye başladım.  Bugün Regulus'un doğum günüydü. Teyzem, Regulus abartmamasını söylese de eve neredeyse bulabildiği tüm safkan aileleri davet etmişti. Sonuçta basit bir olay değildi.
Asil Prensi 15 yaşına basıyordu. Teyzem hepimizden mükemmel olmamızı istemişti. Ben de olmuştum. Zümrüt yeşili özel dikim saten elbisem, gerdanımı ve parmaklarımı donatan değerli mücevherlerim ile neredeyse Regulus'tan rol çalıyordum.

Beni gören teyzem yanıma geldi ve koluma girerek beni misafirlere takdim etti.

"Ve işte bizim minik kraliçemiz, Cassiopia."

Teyzemin bana karşı gerçekten ilginç bir zaafı vardı. Diğerleri yaparsa sinirden kuduracağı şeyleri ben yaptığımda hoş karşılıyor, bana gelebilecek her türlü lafta önüme siper oluyordu. Bu yüzden aradan geçen zamanda en azından bana kız kardeşinin koyduğu isimle hitap etmesine izin vermenin fazla olmayacağına karar vermiştim.

Safkan topluluğuyla tek tek selamlaştık. Sonunda Leona Lestrange hayran bakışlarıyla sordu.

"Söyle bakalım kuzenine ne aldın tatlım? "

Cevap verecekken Evelyn Nott ağzının içinden bir şeyler mırıldandı fakat 'Sığıntı, aile, miras'  kısımlarını yakalayabilmiştim. Bana gerek kalmadan teyzem ona herkesi ürpertebilecek meşhur Black bakışını atmıştı bile. Bu kadar kızdığına göre belli ki denilenlerin tamamını duymuştu.

"Regulus'un en çok beğeneceği hediye olacağına eminim. Hatta şöyle yapalım. Cassiopia tatlım, hediyenin üstüne ismini yazma ki Regulus'un vereceği tepkiyi sana olan sevgisinden etkilenmeden görelim."

Gülümseyip başımı salladım. Beğeneceğinden damarlarımda akan kanın saf olduğundan emin olduğum kadar emindim. Ki bu böyle bir ailede büyüyen bir safkan için çok şey ifade eden bir deyişti. Gümüş rengi paketin üzerine son anda yazdığım "M.C.P" harflerini parmağımla silerek onu diğer hediyelerin arasına bıraktım.

Herkes toplanıp Regulus'a iyi dilekler sunulduktan sonra nihayet hediyeleri açma zamanı gelmişti. Geniş salonda herkes yerini aldığında bir sessizlik çöktü. Regulus ilk paketi açtı ve paketten baykuşu için altın bir kafes çıktı. Gülümseyip Shafiq ailesine teşekkür etti.

Yaklaşık on dakika sonra iki asa sapı, özel kuşlardan elde edilmiş beş tüy kalem, biri ipek ve biri kaşmir olmak üzere iki yeni pelerini olmuştu. 

Nihayet eline gümüş renkli paketi aldı. Dışındaki yaldızlı paketi soyduktan sonra içteki kara meşeden yapılma kutuyu açtı ve... Ve gözleri hayretle açıldı. 

Salazar Slytherin'in madalyonunun bir kopyası olan elmaslar, zümrütler ve safirlerle süslenmiş gümüş madalyonu herkesin görebilmesi için havaya kaldırdığında salondan uğultular yükseldi. Çünkü hediye Galeonlar içinde yüzen safkanlar için bile pahalı bir parçaydı.

"Bana bu nadide hediyeyi veren kişi sanırım adını bahşetmeyi unutmuş. Acaba kendinizi bana takdim edebilir misiniz? "diye sordu aşırı kibar bir şekilde.

Gözlerini salonda gezdirmeden önce kimseye fark ettirmeden bana göz kırpmıştı. Onu ne kadar iyi tanıdığımı biliyordu. İşaretini alarak ayağa kalktım ve yanına gittim.

"Sevgili kuzenim, senden başka kim beni bu kadar iyi tanıyabilirdi ki zaten?"

Bana nazikçe sarıldığında ben de ona karşılık verdim ve Regulus'un omzunun üzerinden Evelyn Nott'a ezici bakışlar attım. Walburga teyzem ve sohbete şahit olmuş diğerler kadınlar da gururla bir bana bir de ayıplayan bakışlarla Bayan Nott'a bakıyorlardı.

Pendragon Kehaneti [A Tom Riddle Story]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin