Toz

988 76 14
                                    

Ellerimi paltomun ceplerine koydum...Afganistan'ın sıcağına alışmış biri için Londra fazla soğuktu.Sherlock yakınlarda kahve içebileceğimiz bir yer olduğunu söylemişti,açıkçası sıcak bir kahve hiç fena olmazdı dudaklarım soğuktan morarmış gibi hissediyordum oysa sadece Kasım ayındaydık!

Dudağımı yaladıktan sonra öksürür gibi yapıp cebimde ısıttığım ellerimi soğuktan çatlamış ve nefes verdiğimde hafifçe titreyen dudağıma değdirdim.Gerçekten hava soğuktu.Sherlock paltosunun yakalarını havaya kaldırmış,boynuna taktığı atkıyı içine tıkıştırdıktan sonra paltosunu iliklemişti.Benim gibi üşüyüp üşümediğini merak ettim...Teni evinden çıkmadan önce de böyle beyaz mıydı?Yoksa soğuktan kanı mı çekilmişti?Seni ilgilendirmez John.Sonuçta dışarı çıkmayı o teklif etmişti.

İç sesim beni azarlarken Sherlock biraz daha hızlanmıştı.Ona yetişmek için son zamanlarda kullandığımdan daha hızlı yürümüştüm.Ayakkabımın sesini duyduğunda başını hafifçe çevirdiğini görmüştüm,tamam,tam anlamıyla görmemiştim ama göz ucuyla bana bakmıştı değil mi? Yanımızdan bir taksi daha geçerken içimden neden taksiye binmedik ki diye hayıflandım...Sonunda bir cafe/restoran karışı yere girdiğimizde Sherlock sırtı pencereye dönük olacak şekilde iki kişilik bir bir masaya oturdu.Karşısına geçmeden önce bastonumu masaya dayadım ve paltomu çıkarıp sandalyeme astım.Cebimden düşme olasılığını göze alamadığım telefonumu masanın üstüne koydum.Dışarıya oranla cafe oldukça sıcaktı,çok kalabalık değildi ama yalnız da değildik.Garson yanımıza gelip siparişlerimizi alacağı zaman cebindeki çakmağı çıkarıp masanın ortasına duran mumu yaktı.Ben şaşkınlıkla ona bakarsen sadece gülümseyip çok iyi şarapların yanı sıra kutlamak için birebir şampanyalarından,yemeklerden ve tatlılardan bahsetti.Sherlock "İki kahve."dedi emir vermeyle karışık düz bir ses tonuyla adamın yüzüne bile bakmadan.Bense hafifçe gülümsemiştim. Bana baktığını hissedebiliyordum.İşte başlıyoruz...

Bir şey söylemem gerekir miydi?Konuşmayı o mu başlatmalıydı? Bakışları sanki başımın üstünde ağırlık yaratıyor gibiydi,başımı hafifçe eğdim.Acaba hakkımda ne düşünüyordu?Kendini ezdirmeyecektin John,suçlu gibi davranma başını dik tut diye kendi kendimi uyardığımda başımı dikleştirdim.İki saniyeliğine göz göze geldiğimizde gözlerini kısmıştı.Küçük mavi gözleri kısınca iyice küçülmüştü sanki..kafamın içini görmeyi deniyordu.Tanrım! Sonunda bakışlarımı masadaki muma çevirdim.İçimden sakin olmamı tembihlerken garson elinde tepsiyle yanımıza doğru geldiğinde görmeyip takılarak düşme olasılığını göz önüne alırak bastonumu sağıma aldım.Sherlock'un yüzünde daha...mutlu? bir ifade vardı.Kahvelerimizi masaya bıraktıktan sonra garson giderken yine başımı eğip gülümseyerek teşekkür etmiştim.Sanki o konuşmazsa konuşmamam gerekiyormuş gibi hissediyordum.O paltonun içinde terlemiyor muydu?Cafe sahibi sanırım ısıtıcıları açmıştı çünkü sıcaklık daha yoğun hissediliyordu.Yine de ellerim çok soğuktu.Fincanımı kavrayıp ellerimi ısıtırken o da fincanının içine hafifçe üfledikten sonra minik bir yudum aldı.

"Afganistandı değil mi?" diye sorduğunda bakışlarımı hayretle kaldırırken.Yüzünde bildim! ifadesi vardı. "Lestrade bahsetmiştir sanırım,doktorluk yapıyordum."dedim sanki savaşa girmek benim işlediğim bir suçmuş gibi açıklama yapıyordum...

"Evimde kalmaya uygunsun tabii,sen de beğendiğiysen."dediğinde fincanını tekrar dudaklarına yaklaştırdı."Beni tanımıyorsun bile!"derken sesimdeki hayreti gizleyememiştim.Gözlerini kapayıp fincanını masaya bıraktığında "Aslında tanıyorum." dedi ağzımı açmak üzereyken masaya doğru eğildi."Afganistan'da doktor olarak görev almış bir asker.Bacağındaki sözde aksaklık yüzünden terhis edilmiş,psikolojik destek almış.Ortalama bir maaşı var,giyiminden belli ve kıyafetlerinin ona büyük geldiği göz önüne alınırsa bunlar göreve gitmeden önceki giysileri.Muhtemelen 2-3 yıllık ama...iyi bakılmış bundan da ailenin maddi durumunun pek parlak olmadığını söyleyebilirim.Elindeki telefon ödünç alınmış yeni alınmayacak kadar kullanılmış ve ikinci el olmayacak kadar da...özel." derken telefonumun dış kabındaki Harry yazısını gösterdi.Ben dona kalmışken "Erkek arkadaşın mı?" diye sordu. "kız kardeşim..."dedikten sonra boğazımı temizledim. "Harriet'ın kısaltılması."

Toz ve DumanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin