6. Bölüm

27 3 0
                                    

                                                                                                                                                      SALİH AÇIKGÖZ
Gece onun için çok stresli geçmişti bu görevde en iyi adamlarını ortaya koymuştu. şin zor kısmı moskovadaydı yani tuna ve.... öte yandan istanbulda evlerinde hata yapma lüksleri yoktu. nasıl olsa deplasmanda bir gol iki gol ederdi. buzdolabını açıp soğuk bir şeyler içmek istiyordu. dolaptan aldığı sade bir sodayla rahatlama peşindeydi. kendi iç sıkıntıları ve iş sıkıntıları onu fazlasıyla gerginleştirmişti hatta karısıyla tartışmış. geceyi kanepede geçirmek zorunda kalmıştı. yıllarını bu mesleğe vermişti ve bu görev en önemlisiydi. tuna göreve ve yasalara çok sadık bir elemanıydı. güçlü fiziği ve dikkati onu buralara kadar getirmişti üstelik çok iyi silah kullanıyordu. onu hiç mahçup etmemişti ve kesinlikle karda yürüyüp izini belli etmezdi. yanına verdiği eleman ise aslında tunanın varisi olacaktı onda tunada gördüklerini görmüştü. fazlası bile vardı ancak tecrübeli biriyle pişmesi gerekiyordu. Anıl ise çok farklı bir kafaya sahipti, yakın dövüşte bu teşkilatın gördüğü en iyi ajandı. yaşam tarzı ise tam bir fiyaskoydu dağınık ve düzensiz.dirençli bir yapısı vardı asla pes etmez sonuna kadar giderdi. iyi silah kullanmasından ziyade o iyi bir zekaya sahipti. yasalarla arası hiç iyi olmamıştı arkasını temizlemek de çok zahmetli oluyordu. tuna olmasa çoğu kez faka  basmıştı. bu yüzden yanına eylülü vermişti, kız tam anlamıyla bir ajandı daha kötü silah kullanıyor olabilirdi ama asla istihbarat için birine taviz vermezdi. anılı o kontrol altında tutup açıklarını kapatacaktı. kendine göre iyi bir plan yapmıştı ruslara burayı dar edecek oradan da gol haberi bekleyecekti. bütün bunları düşündüğü sırada karısı kalkmıştı ve sürahiden bir bardak su doldurmuştu. seni bekliyorum dedi ve geceliğini hafifçe salladı. kuzunun kokusunu alan kurt aç bir şekilde kokuyu takip

                                 EYLÜL
Yeni görevinde başarılı olup yukarıya doğru tırmanmak istiyordu. bu önüne çıkan en büyük lokmaydı , oda yemeklere düşkündü. ortağıyıla daha önce hiç aynı şartlarda çalışmamıştı ama hakkında bir çok şey duymuştu tabii tunanında her yeni ajanların ağzında dolaşıyorlardı. Anıl onun üstüydü ama onun alt-üst ilişkisine önem vermediğini öğrenmişti. Her halükarda bu ona karşı fazlasıyla rahat davranmayı gerektirmiyordu. Hakkında pek fazla bir şey öğrenememişti her ekip arkadaşıyla göreve çıkmadan önce bilgi edinmek gibi bir huyu vardı. adam çok o kadar yavaş yiyordu ki poğoçalarını bir an görevi unuttuğunu düşünmüştü. bu kadar keyifli olamazdı görev öncesi sanki bir bildiği varmış gibiydi.soluk gözleri bana doğru kalktığında göz altındaki torbalar dikkatimi çekmişti elleriyle sakallarını okşadıktan sonra bir dizi oyuncusu gibi hareket etmeye başladı bir hışımla ayağa kalkıp konuştu.'' Hadi gidelim''. hiç konuşmadan başımla onu onayladığımı gösteren bir işaret yaptım. Arkasında biri olduğunu unutmuş gibiydi ve kesinlikle hayatımda gördüğüm insanlar arasındaki en hızlı yürüyen kişiydi. Koştuğunu düşündüm bir an , sonra adımlarımı hızlıca arttırdım. koşuşturan insanların arasından bir yarışçı edasıyla geçiyordu sanki bedeninin önünde önünü yararak geçecek bir mekanizma vardı. imalı sözlerle konuşmaya başladı'' bu kadar hızlı yürürsen adamları uçakta yakalamış olucaz (!) '' benimle dalga geçmişti ama onunla uğraşmak gibi bir niyetim yoktu kestirip attım ve adamı yanıtsız bıraktım. İçimde ki adrenalini hat safada salgılanmaya başlamıştı. Anılın adımları maraton koşucu gibiydi git gide hızlanıyordu sanki az sonra koşmaya başlayacaktı. yürüyüşe böyleyse eğer koşarsa onu asla yakalayamazdım içimden koşmaması için dua ettim. uçağın piste indiği anonsu duyduğumuzda ikimizde gözümüzü dış hatlara çevirmiştik. o an 4 gözüm olduğuna inanabilirdim çok dikkatli olmaya çalışıyordum. ''gitme vakti''hadi..  eylül! . irkilerek ona döndüm ee... efendim
İşimiz bitti gidiyoruz ! ne demek gidiyoruz adamlar inmedi daha dedim haddinden fazla sert bir şekilde.  Adamlar indi 60 derece doğu saçları 3 numara olanla dazlak olan evet ensesi kat kat olan.. ruslar iridirler eylül.. hadi artık gitmeliyiz. raporları patrona sen verirsin.. ne demek neden ben veriyormuşum sana vermeni emretmek zorunda mıyım ?'' adam tahmin ettiğimden çok sertti süt dökmüş kedi gibi pekala demekle yetindim.  kadiköyde rus ajanlarının rezarvasyon yaptırdıkları otele geldiğimizde saat 11 i biraz geçiyordu biz buraya geldğimizden beri bir giriş çıkış olmamıştı. ya bizden bir kaç dakika önce gelmişlerdi ya da hala şansımız vardı onların doğru adamlar olduğundan emin olmak için.
anıl bekiroğlu stresli görünmüyordu. o uçakta ikiden fazla rus olabilirdi ama o kendinden emin bir şekilde o ikisini işaret etmişti eğer doğru kumarı oynadıysa kendimi aptal gibi hisedecektim. nasıl görmeyi becerememiştim yola çıktığımızdan beri kendime bunu soruyordum. havaalanındaki sert mizacı yüzünden anıla da bir şey diyemiyordum delirmenin eteklerinde dolaşarak gelmiştim buraya. ellerime oje sürmemiştim kendimi iyi hissetmiyordum. stresten tırnaklarımı da kemirmeye başlamıştım. annem bana sürekli bir istihbaratçı olmayı beceremeyeceğimi söylüyordu 4 yıl olmuştu acaba başarmış mıydım yaşım 28 olmuştu. yaşıtlarımın çocukları vardı ya da hamileydiler ben ise beyaz kızım matmazalle uyuyordum geceleri. yemini suyunu fazla koyduğum için içim rahattı. Arabanın aynasından kendimi gördüğümde moral bozukluğum iyice artmıştı ,kızıl saçlarımda kırıklar vardı en yakın zamanda kuaförüme görünecektim. kafam o kadar karışıktı ki beynim konulardan konulara atlıyordu. sanki bi tarafımda rock bir tarafımda arabesk müzik vardı. kafanı kaldır ve siyah vitodan inenlere bak dedi anıl. kafamı kaldırdığımda adamın neden bütün teşkilatın dilinde olduğunu anlamıştım adam kumar oynanamıştı. kumarda bu kadar rahat bir tavrı olmazdı insanın adam hedefini tam on ikiden vurmuştu banada alkışlamak kalmıştı
.

SİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin