27. Bölüm ''Buse''

3.2K 203 290
                                    

''Diğer derse sayfa 147deki soruları çözüp gelin, kontrol edeceğim!''

Eray Hocanın sesi sınıfta yankılanırken aynı anda da tüm okulu dersin bittiğin haber eden zil sesi doldurmuştu. Bugün günlerden pazartesiydi ve sondan ikinci derse girecektik birazdan. Yani beden dersine.

Hatırladıkça kalbim sıkışıyor ve tedirginlik seviyem üst seviyelere çıkıyordu. Bugün her şey olabilirdi. Spor salonunda 3.dünya savaşı çıkabilirdi. Ya da daha kötüsü o beni tehdit edip Ulaş'a her şeyi ötedebilirdi.

Gerçi ötecekti de. Bugün ya da yarın. Yakın arkadaşlardı çünkü. Ötmemesi için hiçbir sebep yoktu.

''Allah'ım inanamıyorum ya. Birazdan o aptallarla aynı beden dersine gireceğiz. Resmen şaka gibi.'' dedi Selen kitapları çantasına koyarken. Zaman çok hızlı geçmişti ve kabusta gibiydim.

''Hadi çok geç olmadan gidelim.'' dedi Melis. Kafamı salladım. Onun bana dediklerinden sonra bir daha hiç karşı karşıya gelmemiştik. Gelmeye de cesaretim yoktu. Çünkü ben Ulaş Tunay'ın dediği gibi korkak bir insandım. Eğer korkak olmasaydım Ulaş anonim olduğumu da, ona karşı boş olmadığını da biliyor olurdu.

Sınıftan çıktığımızda Melis koluma girdi ve kulağıma doğru, ''Sakin ol. Bir şey demeyeceğine eminim.'' dedi fısıldayarak. İçim rahat etmiyordu. Çünkü diyeceğini düşünüyordum. Ulaş'ın yakın arkadaşlarından biriydi ve böyle bir önemli sırrı kimse arkadaşından gizlemezdi.

''Söyleyecek. Bugün olmasa yarın, yarın olmazsa diğer gün söyleyecek.''

''Söylerse de söylesin. Bencillik ediyorsun.''

''Biliyorum.''

Ama devam ediyordum. Yaptığım aptallıktı ama cesaretim yoktu maalesef ki. Sonradan doğacak sonuçları kaldırabileceğimi sanmıyordum.

Bugün beden dersimiz olduğu için eşofmanla gelmiştim okula. Bu yüzden spor salonuna girdiğimizde kızlar soyunma odasına girmeden direkt salona geçmiş ve Melis'le çantalarımızı tribünlerdeki koltuklardan birine koymuştuk.

Sahaya indiğimizde henüz 11/B'den kimse yoktu. Biz 11C sınıfı olarak bir köşeye geçmiş öylece bekliyorduk. Derin bir sessizlik hakimdi. Kimse konuşmuyor ve herkes birbirlerine bakıyordu.

Ulaş'a göz ucuyla bakmak için kafamı azıcık çevirdiğim anda onunla göz göze geldim. Tüm vücudumu korku kaplarken, stresten gerilmeye başlamıştım.

Berke Aksoy.

Ulaş Tunay'ın konuştuğu anonimin ben olduğunu bilenler kervanına katılmıştı. Ablamı saymazsak üç kişi biliyordu bunu. Ve en tehlikelisi Berke Aksoy'du. Ulaş'ın en yakın arkadaşlarından biriydi ve düşman sınıflardık. Bana karşı düşüncelerini, duygularını bilmiyordum ama düşman sınıflarda olduğumuzu göz önünde bulundurursak sevmediği belliydi.

Berke gözleriyle beni hapsetmişçesine bakarken bakışlarımı Ulaş'tan çektim ve Berke'yle göz göze geldik. Bakışlarında tehdit bekliyordum ama fazlasıyla düz bir ifadeyle bana bakıyordu. Ya da ne düşündüğümü anlamaya çalışıyor gibiydi.

Melis ve Ebrar'ın günlerdir süren beni rahatlatma çabaları hiçbir işe yaramamıştı. Ve Berke'nin bana gelip, ''Ulaş'a söylemeyeceğim.'' demediği sürece içim hiçbir şekilde rahat etmeyecekti. Berke'nin Ulaş'a söyleyeceğine fazlasıyla emindim çünkü.

Tek isteğim söylemeden önce gelip bana söyleyeceğini söylemesiydi. O zaman duruma hazırlıklı olur ve gerekli açıklamayı yapmak için vaktim olurdu. Sıkışmazdım.

AnonimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin