''Eski sevgilim'' hızlıca ona döndüm.Eski sevgilisiyle saatlerce ne halt etmişti. Boğazıma oturan yumruyu yutkunup.Dudaklarımı araladım, ağzımdan kötü sözler çıkması için şeytanlarım bana yalvarıyordu.''Onunla yattın mı?'' yüzünü buruşturdu duyduklarıyla '' Hayır!Jimin, sadece bana ihtiyacı vardı ve ben yanında olmak zorundaydım''. Bu vücuduma yayılan kıskançlıkmıydı? Daha dün ilişkimizin erken başladığını düşünürken şimdi ona başkasının ihtiyaç duyduğunu bilmek beni..... çıldırtmıştı. Ellerim buz kesmişti , titriyordum. Tanrım!!! çok kıskanmıştım.
Bana yaklaşıp belimden tutu ve kendine çekti sert göğüsüne yaslandığımda erkeksi kokusu etrafımı sarmıştı yine. Huzurlu hissediyordum ve bunun yanında aptal bir mide bulantısıda vardı. Bu tıpkı yerçekimi gibiydi bütün dengemi allak bullak ediyordu.Birden beni ayakta tutan şey dünya değil, oymuş gibi hissediyordum. Onun istediği herşeyi yapmak ve istediği herşey olmak bana zevk vericekti. Dostu ve kardeşi olup onu korumak istiyordum. Beni daha sıkı sardı yada o beni korurdu. Bu hissettiğim şeye ne deniyordu ?
'' Aklımda olan tek şey sensin , bebeğim!''
Aklımın içindekileri kovup , sıkı tutuşundan kurtuldum. Kaşlarımı çattıp'' Senden ne istiyor?''dedim . Bu soru aklıma yeni geldiği için kendime lanet ettim. Nerdeyse affetmiştim onu kollarının arasında. Hiç şaşırmadığım gibi cevap alamamıştım yine.
Eski sevgilisi ve eski yatak arkadaşı olduğunu düşünüyordum ve sanırım bunlarda haklıydım. Sadece düşüncelerimi teğit etmek için bir soru daha sordum. '' O odayı biliyormu?'' çene kasları seğriyor ve anlındaki damarları belirginleşiyordu. '' Sana anlatıcam ama burda değil. Benimle gel'' dedi. Hızlıca kapıya yönelip çıktım arkamdan geldiğini biliyordum.Şirketten çıkıp corvetenin önünde durdum. Yanımdan geçip sürücü koltuğuna yerleşti bende arabaya yerleştiğimde sertçe gazı kökledi. Ara kaplan gibi öne atılıp hızla yolda ilerledi.
İlkez yemek yediğimiz yere gelmiştik.Ona bakmadan arabadan indim ve restoranın içine girdim. Duyacaklarımdanmı korkuyordum yoksa haklı çıkacağımdanmı içimde bunu tartışırken garsonun yönlendirdiği masaya yerleştim. Jungkook tam karşıma oturmuş sipariş veriyordu. Başımı çevirip duvar yerine boydan boya cam onlan yerden dışarıdaki ışıkları seyrettim.
Boğazını temizlediğinde ona döndüm.Dudaklarını aralayıp cümlesine başladı.'' Nataşha ile üniversite birinci sınıfta tanıştık. Ozamanlar biraz sallantıdaydım ve çokça kötü şeye bulaşmıştım. Evlat edinildiğimden sonra bolca para ve herşeye sahiptim.Lise son sınıftayken üvey annem öldü. Bana herşeyi öğreten kadın ve onun ölümünden sonra yıkıldım. Uyuşturucu,kumar , kaçakçılık ve aklına gelebilecek bütün kötü şeyler. Dünyaya öfkemi gösteriyordum kendimce. Lise sonda dört ayrı okuldan kovuldum tam bir piçtim anlayacağın. Nataşha beni farklı birşeye yönlendirdi. '' masaya gelen garson ve siparişlerle sustu. Gözlerimi ondan hiç ayırmamıştım oda benden.Garson masadan uzaklaştı masaya bıraktığı şeylere göz gezdirip şaraptan bir yudum aldım Jungkook'a geri dönüp '' Seni neye yönlendirdi'' dudaklarımı ısırdım sorumla.
'' Domine etmeye yönlendirdi ve şuan olduğum kişi olmamı sağladı ''
Cümlesini noktaladığında setçe yutkundum.'' Kaç kişi ? '' mırıldar gibi çıkan sesimle tek kaşını kaldırdı anlamamıştı. '' Kaç kişiyi..'' cümlemin devamını getirememiştim ama o anlamıştı.'' 28 '' dedi ve bardağına uzandı. Şarabından birkaç yudum aldı ve bişey söylememi bekler gibi bana dikti gözlerini.'' Bende onlardan birimiyim ?'' birşey söylemedi. Buruk bir gülümseme bırakıp dudaklarımı araladım. Hazırmıydım hayır ama yinede onlardansam farklı görmüyorsa beni bende onlar gibi olurdum. '' Odaya gitmek istiyorum. Efendim! '' Gözlerinde ilkez şaşkınlık kırıntıları görmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Can Be The Boss
FanfictionŞiddetle başlayan hazlar.Şiddetle son bulur.Ölümleri olur zaferleri.Öpüşürken yok olan ateşle barut gibi.