KOCA BİR HİÇ!

227 16 1
                                    

Jisoo'nun ağzından

"Saçmalama Tae o, benim arkadaşım." Diyebildim. Nasıl sakinleştirileceğini bilmediğim için...

"Jisoo, siktiğimin herifi bugün sana aşkını itiraf ediyordu. Anlamadım mı?" Dediğinde bugün Jungyeon'un arabadan inmeden önce söyledikleri geldi. "Bana mı aşıkmış?" Dedim fısıltıyla. Yeni anlamıştım. Tae başını 'Evet' anlamında sallayınca başımı öne eğmiştim.

Sıkıntıyla nefes verip, eliyle çenemi tuttu. Nazikçe başımı kaldırdığında, gözlerim doluydu. Yine nefes verdi Tae dudaklarıma bakıyordu. Hafifçe yaklaşmaya başladığında korkuyla yüzüne baktım. "Yapabilir miyim?" Diye sordu. Bu hoşuma gitmişti. Zorla öpmeyecekti.

Başımı olumlu anlamda salladığımda, sırıttı. Sonra vakit kaybetmeden dudaklarıma yapıştı. Nazikçe öpüyordu. Nazik başlayan öpücüğü, tutkuya dönüştüğünde, bacaklarımı okşamaya başladı. Boynunu cimcikleyip, bacaklarımı kurtarmaya çalışıyordum ama beyfendi bundan haz alıyordu.


Öpüşmemiz bittiğinde, yüzüne öldürücü bakışlar attım. Yine sırıtarak "Bugünün cezasıydı. Hakkettin Jisoo, bakma bana öyle.. Jungyeon denen piçle bir daha görüşmeyeceksin." Dediğinde yüzüm şaşkınlık yarattı.

"Ne!" Diye bağırdım. "Ama o benim arkadaşım." Diye ekledim. "Hem bana aşıksa bile onunla konuşmalıyım." Diye sürdürdüm.

Böyle deyince sinirlenmişti. Daha fazla dibime girdiğinde korkmuştum. Kedi gibi çıkan sesimle "Yapma şöyle Tae korkuyorum..." dedim. İyice dibime girdi. Sinirliydi. Az önce sakinleştirmiştim şimdi yine sinirlendirdim. Aferin bana..

"Görüşmeyeceksin dediysem görüşmeyeceksin. Bitti!" Diye bağırdı. Korkudan başımı olumlu anlamda salladım. Beklemediğim bir anda, sarılınca korkmuştum ama sonra bende kollarımı, boynuna doladım. Kulağına yine kedi gibi çıkan sesimle "Eve gitsek olmaz mı?" Diye sordum.

Başını sallayıp, belimden ayrıldı. Elimi tutup, beni dışarı çıkardı. Arabaya doğru ilerliyorduk. Arabanın yanına vardığımızda onu durdurdum. Önüne geçip, nazik sesimle "Böyle yapma Tae. Ben, seni seviyorum." Dedim. Yaklaşıp, anlımı öptü.


Gülümsedim. Gülümsedi...

Eve geldiğimizde, tam kapıdan inecekken elimden tutup, beni kendine çevirdi. Şaşırdığım için ağzım açık kalmıştı. "Bende seni seviyorum." Deyince açık olan ağzımı kapatıp, gülümsedim. Yanağını öpüp, arabadan indim.

Eve girdiğimde, kızlar hala salondaydı. Uykusuzluktan perişan olmuşlardı. "Niye uyumadınız?" Diye sorduğumda Lisa gürültülü bir şekilde, esnedi. Rose "Ağzını kapat sinek kaçacak." Dedi, Lisa'ya doğru. Jennie "Seni bekliyorduk. Eee ne oldu? Sana zarar vermedi dimi." Dedi endişeli bir şekilde.

'Hayır' anlamında başımı sallayıp, kanepeye uzandım. Rose
"Anlat herşeyi!" Diye ısrarla sorunca gözlerimi kapatıp, "Sonra.." dedim.

Rose "Olmaz! Anlat dedim. Boşuna mı bekledik?!" Diye ısrar etti. Oflayarak doğruldum. Herşeyi anlattığımda, Lisa kanepede uyuyakalmıştı. Rose ve Jennie beni dinliyorlardı. İkisi de aynı anda "Hakketmişsin unni!" Deyince aynı anda dediklerini farkedince. Ellerini beşlik açıp, birbirine çaktılar. Sonra gülerek başlarını geriye attılar.


"O da öyle söyledi ama ben ne yaptım ki yani insan, insana aşık olamaz mı? Jungyeon'un ne suçu var?" Dediğimde tekrar başlarını kaldırdılar. Jennie
"Ne demek ne suçu var? Jungyeon'u tanımasam 'masum' diyeceğim. Kaşında memelet yok o çocuğun.." dedi. Biraz üzülmüştüm. Rose "Neyse tamam bir daha görüşme o çocukla." Dediğinde başımı olumlu anlamda salladım.


BlackloveBtsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin