Bölüm 20: İmpractra!

3.8K 403 418
                                    


Bu en uzun aramız sanırım. İki gün jgfjgcjggjhgkhgkhv

Tom'u atlattıktan sonra doğruca Slytherin Ortak Salonununa gittim. Hemen alışık olduğum odama çıkabilmek isterdim ama burada başka bir düzen vardı. Ben şaşkın şaşkın etrafıma bakarken Alexander yanıma geldi.

"Sana yatacağın yeri göstermek isterdim güzelim ama kızlar yatakhanesine girmeme izin yok."

Yalancı bir tavırla çevresine bakındı ve gözleri yakınımızdaki bir sütuna yaslanmış öylece duruyormuş gibi davranan ama sinsice bizi dinlediğini çok iyi bildiğimiz anneme takıldı.

"Ella, Morgana'yı onun için ayarlanan odaya götürebilir misin?"

Annem olacak kadın siyah saçlarını hırçın bir ifadeyle savurdu ve yanımıza geldi.

"İsmim Capella seni angut! Kuzenin yolunu kendi bulamıyor mu?"

Bana oldukça ters bir bakış attı. Ancak ciddi olamıyordum. Babam ve annemle ilgili bütün anılarımda babam anneme 'Ella' derdi. Anlaşılan bu hakkı kazanana kadar çok sürünmüştü.

"Kıymetlimi senin güvenilir ellerine bırakıyorum Ella. Eminim onu tehlikelerden koruyabilirsin."

Beni belimden hafifçe iterek Capella'ya yanaşmamı sağladı. Annem benimkilerin tıpatıp aynısı gri gözlerini devirdi ve önden giderek yatakhanenin merdivenlerini tırmanmaya başladı.

"Biliyor musun? Alexander'la aranızın bu kadar sıkı olması hoşuma gitmedi."

Aman Tanrım babam annemden hoşlanırken annem de gizliden gizliye ondan hoşlanıyordu ve şu an gelecekteki kızını gelecekteki kocasından kıskandığı için tehdit ediyordu.

Tehdidini anladığımla ilgili bir şeyler duymak için yüzüme bakmaya devam etti. Tam ona aslında bir tehlike olmadığımı anlatacakken yüksek bir ses duyuldu ve ikimiz de sesin geldiği yere döndük. Ne olduğunu göremiyorduk. Çünkü sarmal merdivenin bir kısmını çıkmış ve salondakilerin görüş açısından çıkmıştık.

"Nerede o!?"

Tom'un sesi o kadar öfkeliydi ki içgüdüsel olarak önümdeki anneme yaklaştım. Capella Black yüzüme tuhaf bir bakış attı.

"Aman Tanrım Tom burnuna ne oldu? Kim nerede?"

Sinir bozucu derecede tatlı sesli bir kız soruları ardı ardına sıraladığında annemin dudaklarında sinsi bir gülümseme belirdi ve anlamış gibi gözlerini bana çevirdi. Gözlerindeki kıskançlık ateşi şimdi yerini muzip parıltılara bırakmıştı.

"Pendragon nerede?!"

"Buradayım Riddle. Ne istiyorsun?" Alexander'ın bıkmış sesi duyuldu.

"Sen değil! Dişi olan!"

Benden evcil hayvan dükkanındaki bir hayvandan bahseder gibi bahsetmesi sinirimi bozmuştu. Capella dayanamayıp kahkahayı bastığında salonda bir sessizlik oldu. Gözlerini kocaman açıp bana döndü ve kolumdan tutarak merdivenleri hızla çıkarken beni de peşinden sürükledi.

"Riddle olası müttefikleri kaçırmaktan çekindiği için her zaman sakin davranır. Onu nasıl bu kadar sinirlendirdin? Burnuna kedi burnu falan mı çizdin? "

Benzetmesiyle kaşlarımı çattım. Kedi mi? Annemin zeki bir kadın olduğunu hep biliyordum ama o an daha da netleşti. Kılıfı Tom kadar mükemmel olan birinin içini görmek kolay değildi ama annem ikiyüzlülüğünün farkındaydı.

"Aslında onu kırmış olabilirim."

"Ne, kalbini mi?" yüzünde şaşkın bir ifade vardı.

Pendragon Kehaneti [A Tom Riddle Story]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin