Arabasını almak için otoparka doğru ilerlerken gelen silah sesi duraksadı. Silahını çıkarıp temkinli adımlarla sese doğru ilerlerken görmek istemediği birini görmüştü. Choi Youngjae tam karşısında elindeki silah ile delicesine kahkaha atıyor ve bir yandan ağlıyordu. Youngjae silahı yavaşça yukarı kaldırdı. Silahı başına dayadığında Jaebum için hayat neredeyse durmuştu. Düşünmeden Youngjae'ye doğru koşmaya başladı, onun üstüne atladığında tekrar ateş sesi duyuldu. Jaebum korkuyordu, hayatından ilk defa biri için korkuyordu. Gözlerini açmalı mıydı? Youngjae kendini öldürmüş müydü? Derin bir nefes alıp gözlerini açtı, gözlerini açtığı anda iri kahveleri gördü. Youngjae bacaklarını jaebum'un bedenine dolamıştı ve Jaebum Youngjae'nin üstündeydi. YoungJae'si şuan altında masum bakışlarla ona bakıyordu, onu öpmemek için zor durdu jaebum. Oysa miniğinin dudakları ne çok yakışırdı dudaklarına.
"J-Jaebum."
Youngjae doğrulmaya çalışmış ama üstünde jaebum olunca başaramamıştı. Şuan oldukları durum yanlıştı! Onlar düşmandı! Her ne kadar küçükken en iyi arkadaş olsalarda Jaebum ona ihanet etmişti. Onlar düşmandı ve bu hep böyle kalacaktı.
"üstümden kalk sikik herif. "
Jaebum kalkmak istemesede yavaşça ayağa kalkmıştı, elini Youngjae'nin kalkması için uzattığında Youngjae elini tutmamış ve ayağa kalkıp sinirli gözlerle ona bakmış ona doğru atılıp yakalarından kavradığı gibi duvara yaslamıştı.
"ölmemi istemiyor muydun? ZORUN NE SENİN!"
Jaebum sırıtmış ve onun şuan ne kadar sexy olduğunu düşünmüştü.
"seni ben öldürmeliyim Choi, sen kendini öldürürsen zevk alamam ki."