Multimedya: Damon
***
"Teşekkürler, gerçekten minnettarım." Ve yüz bininci kez teşekkürümü yineledim...
"Serena! Kes şunu, sanki yabancıymışım gibi."
"Haklısın ama yine de teşekk-" Son anda öyle bir bakış attı ki laf ağzıma tıkandı.
Artık yolcu koltuğunda izimin çıkacağı siyah Chevrolet'de, Damon'ın evine seyir ediyordum. Böyle büyük bir durumda en yakın dostumu kaybettiğime göre ondan başka kimseye sığınamazdım.
Mathew'u aramayı ben de istiyordum ancak onunla ilişkimizin basit bir hal almasına müsaade edemezdim. Her şey daha çok yeniydi ve güzeldi, bir süreliğine idare etmem gerekiyordu, hiçbir şeyin bozulmaması namına...
Damon'ın tek başına yaşadığı lüks apartman dairesine geldiğimizde, arabasını her zaman bildiğim ve bunu takıntı haline getirdiği noktaya park etti. Hesaplarına göre çöp konteynırına en uzak yer burasıymış, o benim tam aksime, bir titizlik hastasıydı.
Asansöre bindiğimizde yeşil gözlerini üzerime dikti.
"Ne?"
"Hiç." Çarpık bir gülümsemeyle omuz silkti.
"Şöyle bakmayı kes."
"Uzun zamandır gelmiyordun."
"Erkek Arkadaşlık, konumumdan kovulduğundan beri." Diye düzelttiğimde yüzü asıldı. Buraya gelişime farklı anlamlar yükleyemezdi.
Damon'ın yaşadığı kata geldince asansör kapılarını açtı, evinin çelik kapısının önünde, onun anahtarıyla açmasını bekledim. Kapıyı ardına kadar itip, eliyle içeriyi gösterirken "Geç." Dedi.
Eve girdiğim anda aşina olduğum o parfüm kokusuyla ağırlandım. Kokuyla o kadar özdeşleşmişti ki bu sanki parfüm değil de Damon'ın kendi kokusuydu.
Tekli koltuklardan birine oturmadan önce karıştırmayı çok sevdiğim kitaplığından, ne olduğuna bakmaksızın bir kitap çektim. Sayfalarını çevirirken, bunun ezber ettiğim Aşk ve Gurur olduğunu anladım.
"Onunla işin bittiğinde yerine bırak." Diye beni uyardı.
"Aslında işim bitince onu yemeyi planlıyordum." Dedim abartılı el hareketleriyle.
"Ortalığın dağılmasından hoşlanmadığımı biliyorsun." Diye sitem etti.
"Başak burcu işte, ne beklersin ki." Diye mırıldandım. Beni duysa da önemsemedi.
"Aç mısın? Ben deli gibi açım."
"Açsın tabii, çünkü sen Başak'sın."
"Burcuma neden taktın? Daha önemli meselelerimiz var bence."
"Her neyse, açım."
"Pizza sipariş edeyim mi bebeği-... Affedersin, eski bir alışkanlık işte."
"Önemi yok. Pizza güzel olur, bayadır yememiştim." Deyip tebessüm ettim.
Damon pizza siparişi verirken elimdeki kitaba odaklandım.
Bu kitabı her okuduğumda Elizabeth'in ne kadar aptal bir kız olduğunu düşünmekten ötesine geçemiyordum, gerçek hayatta onunla tanışsaydım kendimi tutamayıp onu pataklayabilirdim. Nasıl oluyordu da herkesle kırıştırıp "masum taşra kızı" etiketini alabiliyordu? Bence Elizabeth'in tek yaptığı tam bir sürtük gibi önüne gelene mavi boncuk dağıtmaktı.
Sen ondan farklı olduğunu mu sanıyorsun?
Sahi, Elizabeth'e çamur atarken, onun yediği nanelerin çok daha büyüğünü yemiş biri olduğumu unutmam, yine beni Elizabeth'den daha büyük bir aptal yapıyordu. Kitabı karıştırmak, kafamı karıştırmıştı, sinirle onu aldığım yere geri bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Good Girl Gone Bad (Askıda)
ChickLitAyağa kalkıp tam karşımda duran dolabın aynasında çıplak vücudumu gördüğüm anda soluksuz bir çığlık patlattım. "Pekala. " dedim kendi kendime, "Bu bir rüya." Öyle olmalıydı. Sımsıkı kapadığım gözlerimi korkuyla yeniden açtım. " Bu bir kabus! " diye...