Ölüm iki hece dört harften oluşan söz öbeği.
Hayatta her saniye bir sıfır yenik başlayan insanoğlu hep acı mı çeker? Neden hep acı çekiyor çiziklerle dolu kalbim? Artık içime gömdüğüm sessiz vaveylalarım dışa vurmuştu günler sonra ilk defa konuşuyordum ya da bağırıyordum. Boğazım yanıyordu."İnci tanem sakin ol." Kocamın naif sesi kulaklarıma dolsa da çaresizce çırpınmaktan başka bir şey yapamıyordum. Bir kez daha televizyona baktım.
"Taha." Sesim boşlukta yankılanır gibi çıkmıştı. Kardeşimin üzerinde üniformasının olduğu fotoğrafa baktım siyah saçları her zamankinin aksine düzenliydi kirli sakalları kesilmişti. Tahminimce mezun olduktan sonra çekilmiş bir fotoğraftı. Spikerin sesi kulaklarıma doldu.
"Aldığımız bilgilere göre Ankara Emniyet Müdürlüğünde Terörle mücadelede Başkomiser olan T. Özdemir'in Ankara'nın göbeğinde kimliği belirsiz kişiler tarafından saldırıya uğradı. T. Özdemir'in kullandığı araç kurşun yağmuruna tutuldu. T. Özdemir'in durumu hakkında bilgi almak için Deniz Gürses'e dönüyoruz." Kalbime saplanan hançer ile ölüme gittiğimi hissettim. Otuz sekiz yaşlarında, uzun boylu, siyah saçları rüzgarın etkisiyle havada uçuşan adam hastanenin bahçesinde konuşmaya başladı. Kameranın görüşü hastanenin adını görmemi sağladı.
Özel Megakent Hastanesi.
Tanıdık gelen hastane ile geçmişin izleri kalbime bir kez daha saplandı.
"Tek bildiğimiz bu işin arkasında Hayalet kod adlı kişinin olabileceği zira arabada bulunan kanlı not polislerin aklına şüpheli olarak Hayalet'i verdi. Öte yandan olayın yaşandığı saatlerde Hayalet'in, Ankara'nın göbeğinde bir kişinin kellesini bıraktığı görüntüler polislerin elinde var." Başımı iki yana salladım ne demek oluyordu bütün bunlar?
"Bu da ne demek oluyor ağa?" Aklımı kurcalayan soruyu Burak dile getirdi. Derin nefes aldım. Serdar'ın acısını atlatamadan, Taha'nın saldırıya uğradığını öğrenmek yorgun düşen kalbimi bir kez daha mahvetmişti.
"Biri ya da birileri, Hayalet'in yerini almaya karar vermiş." Ufuk'un tükenmiş sesini duyunca gözlerimden akan yaşlara mani olamadım. Yerimden hızla kalktım kapıya doğru koştum arkamdan bağıran hiç kimseyi duymadım.
Evden çıkınca koşmaya başladım ayağımda evde giydiğim terlikten başka bir şey yoktu bu yüzden yanlarından geçtiğim insanlar aklımı kaçırmış olabileceğimi dile getirirken sözlerine kayıtsız kaldım. Aklımda kardeşim vardı bu yüzden dikkatsiz davranıp yola atladım. Birden önüme çıkan kamyon ile hareketsiz kaldım kamyon şoförü kornaya basıyordu yoldan çekilmem için ama ben yerimde kalakalmıştım.
Her şeyin bittiğini düşündüğüm zaman diliminde kolumdan tutulup yoldan çekildim kendimi yerde yuvarlanırken buldum. Yumuşak bir şeyin üzerinde durduğumda nefes alış verişlerinden hayatımı kurtaran insanın üzerinde olduğumu anladım. Duyduğum seslerle etrafımıza toplanan kalabalığa göz gezdirdim daha sonra üzerinde durduğum kişinin ela gözlerine baktığımda çığlık attım.
"Sensin?" Sesim soru sorar gibi çıkmıştı gözlerimden akan yaşlar gömleğindeki yerini alıyordu.
"Serdar." Elimi korkarak yüzüne götürdüm kaybolmadı o zaman rüyada değildim.
"Hayır, hayır, ben Serdar değilim." Hızla üzerinden kalktım neden beni tanımıyormuş gibi tepki veriyordu tam ağzımı açtığım an dediği sözlerle ne diyeceğimi bilemedim.
"Ben Sedat Güner, Serdar'ın ikiz kardeşiyim." Benim, bizim bundan haberi yoktu. Serdar'ın da haberi olmadığını varsayıyordum bir ikizi olduğunu bilseydi bize bahsederdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bitmesin Hikayemiz (Hayalet Serisi 2) #Tamamlandı#
Misteri / Thrillerİş çıkış saatinin en kötü kısmı geride kalınca, Avrupa Yakasına giden yolda trafikte sıkışıp kalmaktı. Kolumdaki saate baktım telefonumun zil sesiyle yüksek sesle nefes alarak telefonu arabanın torpidosundan aldım arayan evi gözetleyen, Eren ve Far...