Cellatlar bir örtünün üzerine Şehzade Selim'i koymuş cansız bedenini otaktan çıkarıyorlardı. Şehzadeyi cellatlar dahi omzunda taşır iken şehzade nasıl sana ihanet etsin Mehmed? Öfkesinin kurbanı olmuştu yine. Farkında değildi fakat,onun düşmanı bizzat onun kendisiydi.
Yeniçeriler hayli üzgün bir vaziyette şehzadenin cansız bedenine baktılar. Yeniçeri çavuşu şehzadenin cenazesinin yanına çöktü. Tüm yeniçeriler ile birlikte ağlayarak kalplerine yumruk attılar. Omuzlarında taşıdılar istikballerinin şehzadesini.
Kalplerine vura vura götürüyorlardı şehzadeyi. O kadar derin bir hüzün içindeydiler ki bunu sadece kalplerine vurarak dile getiriyorlardı.
Sultan Mehmed Han ise, otağında tahtında ağlıyordu mey içerek. Evlat acısı çekiyordu. Evladına kıymanın acısını çekiyordu. Onunla olan yaşadığı anıları hatırladıkca kahroluyordu. Büyük bir kahır için de ağlıyordu.
Şehzade Murat abisinin cenazesini görünce büyük bir hayal kırıklığı ile bağırdı:
"Abi! Abi! Abi! Söz vermişti, kıymayacaktı sana..."
Öfke ile ağlayarak babasının otağına bağırdı. Mehmed Hanın askerleri içeri girmesine mani olsalarda ordugah Şehzade Murad'ın öfkeli yakarışları ile çınlıyordu:
"Baba! Baba! Baba! Söz vermiştin! Kıymayacaktın ona! Baba! O seni çok sevdi, herkesten çok sevdi baba! Bir mazlumun canını aldın baba! Bir masumu öldürdün! Oysa kıymam demiştin! Baba! Baba! O seni çok sevdi baba..."
Bağıra bağıra ağlayarak abisinin cenazesinin yanına gitti. Abisinin üzerine çöküp ağlıyordu hunharca. Şehzade Bayezid ile ava çıkmıştı Şehzade Cihangir. Ordugahtaki sesleri işitince atlarını ordugaha sürdüler. Ordugahtaki tüm yeniçeriler kalplerine vurarak ağlıyordu. Cihangir, büyük bir korku ile yeniçerilerin arasından geçerek kardeşini görmesi ile gözyaşlarına tutuldu.
Flashback
9 yaşındaki Şehzade Selim ve Şehzade Cihangir has bahçede talim yapıyorlardı. Cihangir ilk defa kardeşini yenmişti talimde o gün. Tahtadan kılıcı ile yere ittirmişti Selim'i. Selim'in kılıcını da alıp havaya kaldırmıştı:
"Bu kılıç benim artık!"
Yerde öylece yatan Selim'i görünce korku ile sarsmaya başladı Cihangir:
"Selim...Selim, hadi kalk Selim... Selim! Selim kalksana Selim!"
"Kandırdım!"
"Oh... sana bir şey oldu diye çok korktum. Bir daha sakın yapma."
Gülümseyerek sarıldılar birbirlerine iki kardeş.
Flashback Son
Cihangir, Selim'in yanına çöktü. Selim'i yine seneler evvel gibi sarsmaya başladı. Ama o günkü gibi kalkıp kandırdım seni diyemeyeceği için ağlıyordu Cihangir. İçli içli ağlıyordu. Keşke Selim ile hiç kavga etmeseymiş. Keşke Selim ile hep kardeş olsaymış. Keşke Selim ile hep 9 yaşında dünyanın derdinden kederinden azade bir çocuk olarak kalsalarmış. Yine mi beni yendin Selim? Diyebilseymiş...
Bayezid ise sadece Selim'e öylece bakıyordu. Ağlamıyor sızlamıyordu. O güçlüydü zira. Hiç bir şey onu kıramaz, üzemez, incitemez. Kalbini adeta bir zırh kuşatmıştı. Ayrıca başka anadan olmuş bir karındaşı için ağlayacak kadar duygusal yapılı biri değildi. Babası onu öldürdüyse şayet bir bildiği vardır.
Ordugahın bu yumruk seslerini işiten Kuzgun, koşarak büyük bir korku ile yeniçerilerin arasından geçerek kardeş gibi sevip saygıda hürmet etmediği şehzadeyi gördü bağırarak ağlamaya başladı oda:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tahtın Sultanı ~1 |TAMAMLANDI|
Historical FictionOsmanlı'nın en keskin döneminde savaş entrika dolu duygusal bir macera... "Bu savaşta ya iktidar olacaksın ya da güç. Seni seçiyorum hatun. Bu sıradan bir seçim değil, zira cihanın bir diğer sahibi sen olabilirsin. Sadakatini gösterirsen elbette. Al...