Nobel ödüllü James Watson, "kaderimizin yıldızlarda yazılı olduğuna inanmıştık. Şimdi büyük ölçüde genlerimizde yazılı olduğunu biliyoruz," demiş. Nasa bu konuda ne düşündü bilinmez ama eğer bay Watson haklıysa, sahip olduğum genlerle geleceğimin pek parlak olduğunu düşünmüyorum.
Aslında beni dünyaya getiren insanlara baktığınızda ortaya iyi bir şey çıkacağını düşünebilirsiniz. Hele ki annem... Kendisi gen havuzundaki en kusursuz özellikleri bedeninde toplamışken, eminim ortaya benim gibi birşey çıkacağını öngöremezdi. Zeka anneden geçermiş. Aptal olmadığıma seviniyorum ama keşke onun kusursuzluğuna yakın bir görüntü olsaydı. Ya da en azından kıvırcık saçlarım biraz daha kabullenilebilir ölçülerde olsaydı. Ama değil. O harry Potter'daki Malfoy ailesi kadar asildi, ben ise Weasley'lerden evlatlık alınmış gibiydim.
Harry Potter'ı bilmeyen yoktur. Hani şu büyücülük okuluna giden, alnında yarası olan gözlüklü velet, nam-ı diğer, hayatta kalan çocuk... Benim alnımda şimşek izim yoktu ama kafamdaki devasa bukleler ile hayatta kalan bir başka şanssız çocuktum.
Sınırsız kusur barajını zorlarken, uyumsuz kişiliğim ve hayal dünyamın da bir hayli zengin olduğunu söylemeliyim. Örneğinnormal insanlar;iş arkadaşına belki karşı komşusuna, arkadaş çevresindeki herhangi birine ya da her sabah aynı duraktan otobüse bindiği çocuğa aşık olurlardı. Ama söylediğim gibi ben normal biri olmaktan çok uzaktım. Yine iç çekerek onun destansı yüzünü düşünürken omzumdaki el beni sararak hayal dünyamdan kopardı.
