Gözlerimi kırpıştırıp tavana baktım. Benim odama hiç benzemiyordu. Farkına vardığımda telaşla ayağa kalktım. Aklıma gelen ilk şey ise
"Bu altımdaki kimin?" oldu. Uzun, lacivert eşofmana bakıyordum. Bununla yürürken üzerine basmamam olanaksızdı.
Bir şeyler hatırlamaya çalışmak için geri oturdum. Bulunduğum odaya göz gezdirdim.
Simsiyah bir odaydı. Aradaki ince beyaz ve ten rengi ayrıntıları saymazsak oturduğum yatak bile siyahtı. Bir erkeğin odası olduğu çok belliydi.
Asıl gerçek şimdi yüzüme çarpmıştı. Gitar kılıfına göz gezdirdim.
Bir şeyler hatırlamaya başlamıştım.
Olayı tamamen hatırladığımda en son motorsikletteydim. Buraya nasıl gelmiştim? Sağımdaki şifonyerde kıyafetlerimi buldum.
Ses çıkarmamaya gayret ederek giyindikten sonra bulunduğum odanın kapısını açtım.
Kapıyı açtığımda direk salona çıkıyordu. İçerideki kanepede yatan solisti gördüm.
Adı Ege Kaya Çetin'di. Şehirde belirli bir ünü olduğundan tanıyordum. Aslında çok da iyi bir ünü yoktu. Çoğu zaman kavgalara karıştığını duyuyorduk.
Oysa onun benim adımın ilk harfinden bile haberi yoktu. Birazdan "olmamalı" diye iç geçirdim. Çünkü benim çıktığım biri vardı ama ben başkasının evinde uyanıyordum.
Silkelenip dış kapıyı açtım. Tam kapatıyordum ki odaya geri döndüm.
Üzgünüm ama siz şehrinizde onlarca insanın hayran olduğu birinin odasına girseydiniz öylece çıkar mıydınız?
İlk uyandığım odaya geri dönüp gitar kılıfını açtım. Sigara paketlerinin yanında bir dosya buldum. İçini açmamla kağıtların dağılması bir olmuştu. Bir sürü, onlarca nota yazılıydı. Sayfaları çevirdiğimde yazılan şarkı sözlerinden birine denk geldim.
Sevdiğim bir sayfasın sen
Aşkımı sana kuruttum
Sana yazdım mevsimleri
Gönlümü sana avuttum
Yağmur oldun avucumda
Güneşi, yazı unuttum
Yeşildim, ben de güzeldim
Burada yarım kalıyordu. Sözlere biraz dikkatli bakınca her dizenin sekiz heceden oluştuğunu anlıyordunuz. Dizeler sekizer gidiyordu ve bir uyum içerisindeydi. Ama son dizeyi yarım bırakmıştı.
Cebimde her zaman taşıdığım kalemimi çıkarıp düşünmeye başladım. Tam o sırada salondan ses geldi. Sanırım uyanıyordu. Hızlıca bir şeyler karalayıp kapıyı yavaşça çektim. Ayak seslerini duyabiliyordum.
Uyanmıştı ama geç kalmıştı.
---------------
Sessizce evden kitaplarımı alıp çıktım. Annemlerin haberi bile olmazdı.
Metroda giderken Oğuz'dan mesaj geldi.
"Aşkım hiç görusemiyoruz persembeye sizin mekana ugruycam"
Ne yazabilirdim ki?
"Tamam aşkım."
Telefonu kapatıp cebime koydum. Sınıfa girdiğimde gözler bana çevrilmişti.
Bakış attığımda herkes ne yapıyorsa devam etti. Ben de sırama oturdum.
Sıra arkadaşım Burak ceketimi astı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Avuç Sonbahar
Fiksi RemajaSararmış yaprak ; Uçmayı hayal eder Düşmeden önce -Haiku/e.k. Sonbahar, bana eski evimizin bahçesinde açan çiçekleri hatırlatır. Her sonbaharda, bahçemizin kuzeyinde biriken aster çiçeklerinin bir diğer adı da yıldız çiçekleri ya da yıldızpatıdır. Y...