Bir kadın. Kaan'la beraber olmuş bir kadın. Ve Kaan'ın kızı. Ona aitti. Onun kızı. Ben ve babam gibi. Vera ve Kaan.
Farketmeden ağlamaya başlamıştım. Gitmek istedim sadece. Defolup gitmek... Hızla odama girip üzerimi değiştim telefonumu alıp çıktım tekrar.
Merdivenlerden hızla indim. Koşarcasına. Ne yüzünü görmek istiyordum ne sesini duymak. Salona indiğimde kız, Kaan'ın kucağında sızmıştı. Gözlerim dolu dolu Kaan'ın babalığını izledim gözlerine bakarak.
"Merve." diye inledi.
Hiçbir şey söylemeden koşarak çıktım evden. Arabanın anahtarı kapının yanındaydı. Çıkarken onuda aldım ve koşarak arabaya gittim. Ben arabayı yeni çalıştırmıştım ki Kaan çıktı evden. Arabaya doğru ilerliyordu ki hızla gaza bastım ve uzaklaştım.
Nereye gidecektim? Fikrim yoktu.
Hız sınırlarını aşmak, belki lanet olası bir yere çarpıp ölmek istiyordum. Bir kadınla nasıl yatabiliyordu? Kendi ağzıyla demişti "Senden başkasıyla asla." diye. Hemde bunu ayrı kaldığımız o yıllarda yapmıştı. Belkide Eylül'den başka kızlarlada... Beynim durdu.
Bir süre sahil boyunca sürdüm aracı. Sonra Beyza'yı aramaya karar verdim. Kayseri'deyken de internetten görüşürdük zaten. Telefonumu alıp aradım.
"Efendim." dedi uykulu bir sesle.
"Beyza." dedim bozuk sesimle.
"Merve! Gecenin bu saatinde bu sesle... Ne oldu?" dedi hayretle.
"Sende kalabilir miyim bu gece?"
Mevzu kalacak yer değildi. Şuan bir dosta ihtiyacım vardı.
"Manyak mısın? Koş gel bekliyorum hadi." dedi. Kapattık telefonu. Oda ailesinden ayrı yaşıyordu. Evini biliyordum az çok, taşınma sevincini yaşarken uzaktada olsam yanındaymışım gibi görüştük.
Hızla Üsküdar'daki evine sürdüm aracı. Sokaklar arasında gezerken binasının adını bildiğim için kolayca buldum.
Kapı zilinden adını okuyarak katı buldum ve saat beşe yaklaşırken ziline bastım.
Geceliğiyle kapıyı açtı.
"Bu gözlerin hali ne? Geç çabuk içeri ne oldu sana?" dedi. Şaşkındı.
Geçtik içeri. Ben gelene kadar atıştırmalık bir şeyler yapmış becerikli arkadaşım. Ama bende yiyecek hal yoktu.
Oturup her şeyi anlattım baştan sona. En başından... Kayseri'den başlayarak.
Hayretler içinde dinledi beni. "Adi herif. Hayır madem sen yokken böyle işler çevirmiş, neden sanki altı yıl yolunu gözlemiş, sensiz su içmemiş gibi konuşupta ümitlendiriyor." diye kızdı. Haklıydı.
"Ne yapacağım ben?" diye sordum.
"Bende kalırsın. İşinide hallederiz sen düşünme orasını."
"Sağol balım ama benim istediğim başka bir şey. Uzaklaşmak istiyorum. Onu görme ihtimalim olmasın istiyorum. Düşünsene kızının elini tutmuş gezeken göremem ben onu."
"Bir süre yanımda kal baktın olmuyor bir daha düşünürüz."
"Hadi uyuyalım şimdi." dedi tatlı sesiyle. Saat altıyı geçmişti.
Beyza bana bir yatak hazırlamıştı ama uyumak ne mümkün.
Kaan bir baba.
*1 hafta sonra.
Beyza'yla gezip eğleniyorduk. Ahmet'le evlilik planları kuruyordu ve gezmelerimize Ahmet'te dahil oluyordu. Biraz eğlence içimdeki yangına biraz su serpmişti.
Sabah yatakta tepinerek uyandık. Beyza kahkahalar atıyordu ama ben o günden sonra kahkaha atacak kadar mutlu olmayı unutmuştum.
Bugün Ahmet'le buluşup Emirgan'da kahvaltı edecektik.
Ara ara kıyafet alışverişleri yapmıştım. Beyza'nınkilerden de kullanıyordum bazen.
Koyu dar kot, üzerine bol gri bir kazak giydim. Artık kış gelmişti. Siyah trençkotumuda giyip Beyza'da hazır olunca çıktık.
Aracı Beyza kullanıyordu. Yaklaşık üç gün önce gece vakti gidip, Kaan'ın arabasını siteye teslim etmiştim ve aldığına dairde mesaj gelmişti.
Trafik azdı, çok uzun sürmedi. Ahmet bizi bekliyordu. Ama...
Yanında Kaan vardı. Ahmet'e hararetli bir şekilde bir şeyler anlatıyordu. Zayıflamış veya yıpranmış görünüyordu. Aramızda on metre kadar mesafe vardı.
"Beyza ben gidiyorum." dedim. Beyza'da aynı noktaya kitlenmişti.
"Tamam canım evde görüşürüz." dedi anlayışlı bir sesle.
"Beyza hayır. Ben gidiyorum."
"Ne?"
"Daha fazla bu ülkede kalmayacağım."
"Merve saçmalama bir anda nasıl karar verdin?" dedi hayretle.
Sarılıp öptüm Beyza'yı. "Haber veririm ben sana, gidiyorum, gitmem lazım artık." dedim ve daha fazla dayanamayarak arkamı dönüp uzaklaştım oradan.
İlk işim koşa koşa banka hesaplarımdaki tüm paraları boşaltmak oldu. Toplayabildiğim kadar parayla gidecektim. İngiltere...
Hem dil eğitimi alıp hem buradan uzaklaşacaktım. Havalimanına doğru giderken annemi aradım. İngiltere'de çok iyi bir iş teklifi aldığımı söyledim. Verdiği hayır gidemezsin cevabını ustalıkla yendim ve konuyu kapattım. Bir anda karar verdim ve yaklaşık iki saat içinde uçaktaydım.
Uzaklaşıyordum. Türkiye... Ben hep ülkeme aşıktım. Hatta ülkemde adaleti savunmak için avukat olmuştum. Ama şimdi kaçarak uzaklaşıyordum. Dönmezdim bir daha. Hiçbir güç beni bu ağlayarak kaçtığım topraklara döndüremezdi. Artık bitiyordu...
Seni sevmeyi ben seçmedim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZORBA
Novela JuvenilEğer sol tarafımda atan şeye engel olabilseydim, senden uzak dururdum.