3.BÖLÜM:MAÇ

9.2K 343 15
                                    

    Son ders zilide çalınca eşyalarımı toparlamaya başladım. Bu gün bir çocuk selin ile beni partisine davet etti. Bizde geliceğimizi söyledik çünkü annelerden yana sıkıntımız yoktu. Eşyalarımı toparlayıp seline döndüm. Başımla gidelim işareti yapınca başını salladı ve sınıftan çıktık. Tuna kolunu omzuma attığında yine yakın savunma derslerine şükrederek kolunu ters döndürdüm. O acıyla bağırırken herkes bize bakıyordu. Burakların tayfasıda dahil. Tunayı yavaşça ittirip yürümeye devam ettim. Gitmeden incede kulağına 'bana dokunma' demeyi ihmal etmemiştim.
    Eve  vardığımda annemden izin aldım 12'den önce eve dönmemi ve içki içmememi söyledi. Tek kızdığı konu buydu. 18 yaşıma girmeden içki içmemi yasaklamıştı. Zaten bende pek meraklı değildim. Eşyalarıma bakınırken ne giyiceğime bir türlü karar veremiyordum. Hava hafif esiyordu ama soğuk değildi. Parti havuz başında ve  içkili olucaktı. Yanıma yedek kıyafet almaya karar verdim. Sarhoş olan birinin çarpması ile havuza düşebilirdim sonuçta. Üstümü giyindim ve aşşağıya indim.

   ( Eylül'ün giyidikleri )👆      Aşşağıda selin beni bekliyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

   ( Eylül'ün giyidikleri )👆
 
    Aşşağıda selin beni bekliyordu. O da  benin gibi şirt giyimişti. Ne de olsa havuz partisiydi. İkimizde girmeyi düşünmüyorduk ama ortama uyumlu olmak için şort giyimiştik.

 İkimizde girmeyi düşünmüyorduk ama ortama uyumlu olmak için şort giyimiştik

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

    ( Selin'in giyidikleri )👆

    Birlikte partinin olduğu adrese gelmiştik. Ortam çok güzeldi. Müzikte öyle. Selinle boş bir masada durduk. Garsondan içkisiz olan içeceklerden istemiştik. İçerken bize doğru gelen tunayı gördüm. Çetesi ile masamızda durdu ve "naber kızlar?" diye sordu. Benim cevap vermeye niyetimin olmadığını gören selin benim yerimede cevap verdi. "iyiyiz öyle takılmaya geldik." dedi. Tuna selinle sohbet ediyordu. Sinan sevgilisi tuğçe ile masadan ayrılmış bur yere oturmuş fingirdeşiyorlardı. Murat ise telefonuyla uğraşıyordu. Etrafa göz gezdirmeye başladığımda burakların bize doğru bakıp bir şeyler konuştuklarını gördüm. Pek takmadım. İçecek almak için masadan ayrılmıştım havuzun kenarından geçerken biri beni havuzun içine itti. Ayakta durup nefes almaya çalışırken tuğçenin beni ittiğini gördüm. Bu kızın benimle derdi neydi? "arkadaşlar bildiğiniz gibi çete güzeli seçtiğimiz kişilere her zaman iki gün sonra bulaşmaya başlarız. Haraketlerine falan bakarız. Simge dayanamayıp geldiği ilk gün bulaştı ve anlaşmaya uymadı ama biz bekledik. Şimdi çete güzeline artık bulaşıcağımızı hepinize duyuruyoruz." dedi ve güldü. Sanki normal bir şey anlatıyordu. Havuzdan çıkmaya yeltendiğimde sinan kafamdan aşşağıya içecek boşalttı. Bende boş durur muyum? sinanı kolundan tuttuğum gibi havuza düşürdüm. Sinan neye uğradığına  şaşırmıştı. Böyle bir şey beklemiyordu. O daha kendine gelemeden havuzdan çıktım. Ev sahibi yanıma geldi ve  üstümü değiştirebiliceğim bir oda gösterdi. Odaya girdiğimde baya aydınlık olduğunu farkettim. Kitaplarımda okuduğum sahneler aklıma geldi. Böyle bir sahne olunca kızın üstünü değiştirdiği odaya kamera takıyorlardı. Böyle bir şey olabilir miydi? Eğer normal bir şekilde odaya girip üstümü değiştiricek olsaydım yatağın sol tarafında dururdum. Ve orayı en iyi gören yere kamera koyucak olsaydım solumda duran çalışma masasının rafındaki kitapların arasına koyardım. Kitapların arasını karıştırırken haklı olduğumu farkettim gerçekten kamera vardı. Ne kadar ahlaksızlardı. Kamerayı elime alıp gülerek el salladım. Sonrasında kamerayı kapattım. Üstümü değiştirdikten sonra kamerayı tekrar açtım ve el sallayarak yerine koydum. Onlar zeki ise ben daha zekiydim. Bahçeye çıktım ve selinin yanına gittim. Tuğçe ve  sinan bana sinirle bakıyorlardı. Umursamadan önüme döndüm ve kamerayı açmalarını bekledim. Kamerayı kapattığımdan emin olamadığım için üzerine kitabın ortasını açıp koymuştum. Yani kapatamamış olsam bile beni görmesi imkansızdı kameranın. Ve beklediğim an geldi. Mert sahneye çıktı ve konuşmaya başladı. "evet beyler şimdi sizlere özel bir videomuz var. Bu video için eylüle teşekkür edelim lütfen." dedi ve tüm çete alkışlamaya başladı. Hatta herkes alkışlamaya başladı. Benim rahat olmam sinirlerini bozmuş olacakki daha hızlı hareket etmeye başladılar ve videoyu perdeye yansıttılar. Odaya girip kamerayı bulduğumu görünce burağın yüzü değişti. Birde dalga geçer gibi dil çıkartıp el sallamıştım. Tunaların çetesi kahkaha atarken burak köpürüyordu. Videodaki gibi gülerek el salladığımda daha çok köpürdü ve çetesiyle burlikte gitti. Bende onlara bırakacak pabuç yoktu.
    Gece boyunca selinle çok eğlenmiştik. Saat 11'e gelirken gitmek istemiştim. Tuna bizi bırakmayı teklif edince selin hemen atladı. Bana yaptıklarından sonra bununda bir oyun olduğunu düşünmeden edemedim. Ama selinle tunanın arabasına bindik ve selinlerin evinde durduk. Bende selinlerde inmiştim. Bir kaç ev sonra benim evim vardı zaten burdan bile gözüküyordu. Selin tunaya teşekkür etti ve tunayı uğurladı bizde vedalaştık ve evlere dağıldık.
    Sabah uyandığımda geç kalmak üzereydim. Annem uyandırmamıştı. Üstüme bir t-şhirt geçirip altıma da siyah pantolonumu giydim. Saçlarımı kuyruk yapıp hafif makyaj yaptım ve odadan çıktım. Bir kaç parça salatalık yiyip annemi öptüm ve evden çıktım. Çantamı unuttuğumu farkettigim anda annemi balkonda çantamla gördüm. Ev zaten iki katlıydı o yüzden annem çantamı balkondan attı ve "iyi dersler kuzucuğum" dedi. "görüşürüz anne" dedim ve durağa doğru yürümeye başladım.
    Üçüncü derse bedendi eşyalarımızı alıp selinle soyunma odasına gitmiştik. Ne kadar şanslıydım ki tunalar ve bizim beden derslerimiz aynı saatlerdi. Burak matematik dersinde on kere tahtaya soru çözmem için kaldırtmıştı beni hepsinide çözmüştüm. Planı elinde patlamıştı yani. Ama beden dersinde neler olurdu bilmem. Selinle aşşağıya indiğimizde, selin hocanın yanına gitti. Voleybol takımında kaptandı önceki okulumuzda şimdide takıma girmek istiyordu. Ben önceki okulumuzda kız futbol takımının kaptanıydım. Ama iki çeteyle o kadar meşguldümki kız futbol takımı var mı onu bile bilmiyordum. Hoca gelip serbest olduğumuzu söylemiş ve gitmişti. Selin voleybol oynamaya gidince salondaki oturma yerlerinden birine oturdum. Erkekler sol tarafta -yani önümde- futbol oynuyorlardı. Kızlarda sağ tarafta voleybol. Ben ve bir kaç kız oturuyorduk sadece. O sırada başıma gelen topla hemen önüme döndüm. Burak topu bilerek bana atmıştı biliyordum. Sanki hiç bir şey olmamış gibi "topu atsana" dediğinde önümde olan topu ayaklarımla oynatmaya başladım. "gel de al" dediğimde küçümseyici bir bakış attı ve yavaşça yaklaşmaya başladı. Bende ona doğru ilerledim. Topa doğru hamle yaptığında topu kaçırdım. Bir daha yaptı yine kaçırdım. Bir daha, bir daha, bir daha derken resmen alamadığı için köpürmüştü. Eee üç senedir profesyobel olarak oynuyordum. Olucak o kadar. O hâlâ benim ayağımdan topu almaya çalışırken herkes bize bakıp gülüyordu. En sonunda topu elime aldım ve uzattım. "bu kadar yeter çok sıkıcısın" dedim ve alayla güldüm. Daha önce erkeerle çok futbol oynamıştım ve ayağımdan topu alabilen tek tük kişi tanıyordum. Topu elimden aldı ve sinirle arkasını dönerek yürümeye başladı. Tuna bana  doğru geldi ve "sende bizle oynasana bir kişi eksik zaten" dedi. Burak "saçmalama kızla mı futbol oyniycaz" dediğinde güldüm. "korktun galiba" dediğimde sinirle bana doğru geldi "ben kimseden korkmam" dediğinde elime düşmüştü. " o zaman oyniyalım" dedim ve elindeki topu aldım. Burak " ben öylesine oynamam iddia koyalım" dediğinde daha çok keyiflenmiştim. Tuna "kaybeden takım kazanan takımı sırtında taşıyarak okulu gezdirsin" dedi. Burak "bana uyar ama kız halinle taşıyabilicek misin beni" dediğinde "merak etme taşımama gerek kalmiycak" dedim ve takımları kurmaya başladık. Ben, mert, tuna ve sinan bir takımdık. Burak, can, murat ve berke de diğer takımdı. Bizden sinan, onlardan da can kaleciydi. Oyuna başladık kısa sürede etrafta çoğu kişi toplanmıştı. Ilk golü ben attım. Benden kısa süre sonra burak gol attı. Durum 1-1 di. Tenefüs olmasına rağmen hâlâ devam ediyorduk. Durum hâlâ 1-1 di. Tuna tam gol atıcakken burak çok kötü tunayı düşürdü. Hakem yani hoca faul verince tuna vurma hakkını bana verdi. Maçın son dakkasındaydık. Eğer bu golü atarsam biz kazanıcaktık. Vurmak için geri bir kaç adım gittim. Nefes aldım ve koşarak topa vurdum. Topa bakamayıp arkamı döndüğümde tuna "gooolllll" diye bağırarak beni döndürmeye başladı. Maçı biz kazanmıştık. Tuna beni indirdiğinde burağın suratı kireç gibiydi.
    Maç bittiği için herkes dağılmıştı. Bizde üzerimizi değişmiş ve sularımızı içiyorduk. Hocaların toplantısı olduğu için okuldaki tüm öğrenciler bahcedeydi. Tuna birden "eee maçı biz kazandık hadi bizi taşiyacaksınız" dediğinde güldüm. Burak itiraz etmeye başlamıştı şimdiden. On dakikalık bir kavga sonrası burakların takımı bizim takımı sırtına alıyordu. Burak sinirle atla diyince "nasıl atliyim biraz eğilsene" diye çemkirdim. Söylenerek eğildi "hooopp, güümm" diye sırtina  atladım. Takımla birlikte bahçeyd çıktık. Herkes buraklara gülüyorlardı. Benim dışımda takımdakiler erkek olduğu için ağırlardı. Küfür ede ede taşıyorlardı. Pestilleri çıkmıştı şimdiden.
    Okulu turladıktan sonra burağa beni indirmesini söyledim. Öküz birden bırakmıştı. Neredeyse yere düşüyordum. "yavaş be öküz" dediğimde sabır çekerek yanımdan gitti. Arkamı döndüğümde simge birden saçlarıma yapıştı. Tabi bende onunkine. Okulun ortasında saç baş kavga ederken tunanın sesini duydum. "siktir... eylül bıraksana kızım simgenin saçla-" cümlenin sonunu getiremeden birden yere düştü. Yere baktığımda sarı saçlar gördüm. Onlardan dolayı kaymış ve düşmüştü. Birden şoka girdim. Napmıştım ben? simgenin saçlarını bıraktığımda yerdeki saçlara baktım. Gerçek saç zannetmiştim ama meğer değilmiş boşuna korkmuşum. Tam simgenin saçlarına bir daha dalıyordum ki birden ayaklarım yerden kesildi. Birinin omzundaydım ama kim olduğunu görememiştim. "sen kimsin ya bıraksana beni" diye çemkirirken burağın sesini duydum. "sen çok fazla oldun." dedi ve beni okuldaki çöp bidonunun içine attı. Elime gelen tüm çöpleri ona fırlatmaya başladım. "kızım rahat dur." demesine rağmen hâlâ ona çöp atıyordum. Elime içi yarımda olsa dolu olan bir kola kutusu geldiğinde kapağını açmaya başladım. Bir yandanda çöp atmaya çalışıyordum. "kızım rah-" lafını tamamlayamadan suratına boşalan kolayla birden öylece gözlerini kapatıp kaldı. İşte kaçmam gerektiğini anlamıştım. Çöp kutusundan bir hışımla indim ve spor salonuna doğru koşmaya başladım. Kapının eşiğindeki çantamı aldığım gibi okulun dışına fırladım. Arkama baktığımda burak koşar adım bana doğru geliyordu. O an şans yüzüme gülmüştü ve geçen taksiye atlamıştım. İçimden 'işte şimdi ayvayı yedin kızım.' diye geçirmeden edemedim çünkü gerçekten ayvayı yemiştim.

  

Çete GüzeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin