*Nefes'ten*
Sabah gözlerimi kapının şiddetlice çalması ile açmıştım. İçimden "Allah Allah n'oluyor acaba?" Diye geçirmeden edemedim. Kapıyı açtım ve anında kendimi yerde buldum. Popmda bir sızı, başımda bir ağrı derken acıyla inledim.
"Aahh!"Kafamı kaldırıp yukarıya baktığımda kapıda Tahir Kaleli vardı. Kapıyı çok hızlı çalıyordu. Birden kapıyı açınca, kapıya vurduğu yumruğu bana gelip yere düşmüştüm.
O bana endişeyle bakarken, ben hâla yerde sızlayan popomu ovuşturuyordum. Benim düştüğümde çok korkmuştu sanki. Hemen ellerini bana uzattı ve kalkmam için yardım etmek istedi. Ellerini havada bırakıp, kendim yerden destek alarak kalktım. Sinirle adama bağırdım.
"Oha ohaa! Ulan daha kargalar sıçtığı boku yemedi be! Sabah sabah n'oluyoor?! Ya arkadaşım hangi çağda yaşıyorsun sen?! Böyle kapı mı çalınır Allah aşkına?! Bu evin temeli bize lâzım!" Diye bağırdım.
Tahir "B-ben çok özür dilerim. Yani siz öyle birden kapıyı açınca... Bir yerinizde bir şeyiniz var mı? Hastahaneye gidelim isterseniz ha?" Dedi. Hâla endişeli gözüküyordu."Yok hastahanelik bir durum yok. Sağ olun." Dedim. İçeriye davet ettim ve koltuklardan birisine oturdu. "Öyle bir hışımla buraya geldiğinze göre, önemli bir şey mi var?" Dedim. Cidden merak ediyordum kapıyı neden öyle çaldığnı.
Tahir "Haa ben şey yaa Eslem için gelmiştim." Dediğinde evdeki herkes aşağıya indi.Eslem "Aabiii." Dedi şasırarak. Biraz da korkuyordu sanki. Olacaklardan korkuyor gibiydi.
Tahir "Kardeşiiim" diyerek kollarını açtı. Eslem de o kollarda anında yerini buldu. Tahir "Canım, bak gel gidelim eve. Hadi, n'olursun yapma böyle. Yakışıyor mu sana hiç? Baba evinden telinle, duvağın ile çıkmak varken, yakışıyor mu sana bu hiç he güzel kardeşim?" Dedi. İkna etmeye çalışıyordu.Eslem "Yapma aabii. Beni o adamla evlendirecekler. Yapma. Bari sen yapma." Tahir "Ama böyle de olmuyor ki be kardeşim. Bak Nefes ile benim de hayatım mahv oluyor. Niye böyle yapıyorsun?" Dedi. Eslem'in anında gözünden yaş düşmüştü. Tahir de o yaşları o uzun ince parmaklarıyla, özenle sildi. "Tamam, tamam kardeşim tamam. Sen nasıl mutlu olacaksan öyle olsun. Tamam." Dedi. Ve bir kez daha birbirlerine sarıldılar.
Ve bize dönüp şöyle dedi " Bu gün 1 ya da 2 saat içinde bizim Kaleli aşireti kapınızda olur. Ya Eslem'i almaya çalışırlar, ya da berdel olmayı teklif ederler. Eslem'in kararı ortada. Sizi fazla zora sokmazlar. Merak etmeyin." Dedi. Ne kadar da düşünceli bir adam diye geçirdim içimden. Abime dönüp "Kardeşim sana emanet. Ona gözün gibi bak olur mu? O benim iki gözümün çiçeği. Önce Allah'a, sonra sana emanet." Dedi.
Abim de Eslem'e doğru baktı ve gülümseyerek " Emanetine çok güzel bakıcam Kaleli. Gözün arkada kalmasın." Dedi ve Tahir'in omzunu sıvazladı. Tahir de gülümsedi ve evden gitti.Tam da dediği gibi olmuştu. 1 saat sonra Kaleli aşireti kapımızdaydı. Biraz konuştular babam ile babası öldükten sonra, aşiretin başına geçen Mustafa Ağa.
Babam yukarı çıkıp odama geldikten sonra Eslem'in bizde kalacağını, benim onların evlenme sırasına gelen Tahir Ağa ile evleneceğimi belirttiklerini söyledi. Zaten olacakları biliyordum. Ama yine de gözümden yaş süzülmüştü işte. O günü öyle atlattık.
Ertesi sabah Eslem'in beni kaldırmaya çalışmasıyla uyandım. Bakın çalışması diyorum. Çünkü beceremiyor.
"Hay sesine sıçsınlar Eslem. Tamam ulan aha kalktım." Dedim ve yatakta oturur pozisyon aldım. Eslem'e sikici bakışlar atarken korkmuş olacak ki yavru kedi bakışları atıyordu bana. Dayanamayıp kıkırdadım. "Esleem bir şey sorucam. Siz de aile geleneği mi ?" Diye sordum Eslem'e. Bana mal mal bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Afitâb 🌸🕊
Teen FictionKaleli'lere, abisi ölmesin diye gelin gelen Nefes çiçeğimizin hikâyesi.🌸 . . "Afitâb ne demek?". Diye sordu genç kadın. Kelimenin anlamını bilmiyordu. "Eski Osmanlıca'da "Güneş". Demek". Dedi adam. Kadın bu kelimelerin ardından gülümsedi. Tahir on...