Geçmişin izleri....

243 32 1
                                    

Rabia
  Zorlu yokuşlar vardır insanın yollarına çıkan.....
  Ben kaç kere bu yokuşları aştım saymayı dahi unuttum....
  Yarıyolda kalmaya alişmiştim ben... 
   İlk yokuşum annemin gidişiyle çıkmıştı tek yönlü yoluma....sonra yeni bir tane daha ve bir tane daha....
   Şimdi yeni bir yokuşun önündeyim...
Avucumun içinde sıkışıp kalan kağıt parçası neleri taşıyordu bilmiyorum.....korktuğum tek şey onun yüreğini döktüğü bu mektubun yaralarımı tekrar kanatmasıydı....
  Başımı  pencereye çevirdim..... Bakışlarım uçsuz mavi gökyüzüne daldı....
  Hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum....Yüreğimi esir alan kırık dökük ne varsa atmak istiyordum...   Annesizliğe alişmiştım... şimdi yılların ağırlığı altına beyaz bir mektup beni sürüklüyordu...Çektiğim derin nefes bir hançer gibi parçalarken  ciğerimi, çoktan hüzün bulutları dolmuştu gözbebeklerimde......
  Sessiz çığlıklarım boğazımı parçalardan cebimde titreyen telefonuma gözlerimi çevirdim...İçimde çırpınan kalbim Yusuf un aradığını zannederken ekranda gördüğüm numara ile hayal kırıklığına uğradım...Sadece Yusuf un numarası bulunuyordu telefonun rehberinde....Kim olduğunu bilmediğim için telefonu açıp sesimi düz tutarak konuşmaya başladım:
-Alo..
-Rabiam benim Meral annen..
Karşı taraftan gelen sesle gözlerime bir anda yaşlar hücum etmeye başladı...Dudağımı ısırarak içimde dağ gibi büyüyen duygularımı bastırmaya başladım....
- Meral annem sen misin ? Nasılsınız ...
-İyiyiz yavrum .....sen nasılsın seni nasıl özledik bu kısacık zamanda ....
Sözcükler kulağımdan yüreğime doğru yer edinirken yavrum cümlesi asılı kaldı kalbimin uçsuz bucaksız yanlızlığında....
Anın verdiği tüm duygular gözbebeklerinde asılı duran gözyaşları akıttı yanaklarımda....
- Rabia iyi misin?
-İyiyim anne....sadece bende sizi özledim...
-Ağlıyor musun?
Ruh halim cümlelerimdeki hüznü geçirmişti telefonun diğer ucuna...sessizce gözyaşlarım akmaya devam etti....Konuşsam ruhumu esir alan yanlızlığım içimdeki koca koca dağları püskürtmesinden korktum.....
- Beni özleyen bir annemin olması ne kadar güzel bir duygu .....Annem bende seni özledim....
  Telefonun  diğer ucunda koca bir tebessüm sunduğunu hissettiğim annem  usulca fısıldadı:
- Rabbim bize böyle güzel özlemler  nasip etsin güzel yüzlü kızım...

 Uzun uzadıya bir sohbet ettik ....Dudağından dökülen cümleler annemin açtığı yaralara  merhem misaliydi...Yusuf'u merak etmeme rağmen cesaret edip soramamıştım.Telefonu kapadıktan sonra  avluda gelen sesle oturduğum yerden doğrulup dış kapıya doğru yürüdüm ....Babam avludaki çeşmede elini yüzünü yıkıyordu.odaya tekrar dönüp çekmeceden aldığım temiz bir havlu ile  avluya çıktım ....Babam ağır adımlarla sedire doğru yürüyordu....Arkasında usulca yürüyüdüm ve o sedire oturduktan sonra havluyu uzattım....Güneşin yaktığı teni kırmızılaşmış saçlarına beyaz   aklar düşmüştü....Benim babamla uzun uzadıya hiçbir zaman sohbetim olmamıştı.Bu yüzden onun yüzü hiç bir zaman dolmamıştı bakışlarıma.Bir baba kız nasıl olurdu onu dahi bilmiyordum.İçimde çiğ gibi büyüyen yanlızlığımı taşıyamayacak kadar güçsüzdüm...İki yabancı misali yanyanayken içimde beni cesaretlendiren bir yanım uyandı....Yıllarca suskun bir şekilde herşeye tamam diyen Rabia kayboldu  bir an ....sadece biriken soruların cevabını istiyordum...  Bakışlarım yüz hattında  gezinirken gür sesi ile konuşmaya başladı:
-Duracakmısın öyle tepemde...Söyleyeceklerin mi var Rabia....
Cebimdeki mektup ağırlığıyla varlığını bana hatırlatırken usulca sedire babamın yani başına oturdum....Bakışlarım ayak uçlarıma takılmıştı....Derin bir nefes aldım ve ekledim:
- Neden gitti baba bunu ancak sen bilebilirsin....
   Ortama düşen sesim İlk defa bu kadar cesurdu babama karşı...Cümlelerim boş avluya dolarken babam iki elinin arasına başını koymuş gözbebeklerini toprak zeminde oyalıyordu...Babamın sessizliği yüreğimi gitgide cesaretlendiriyor du.Yılların birikmişliği usulca aktı gözlerimden ve dudaklarim fısıldadı:
- Ben hiç bir zaman onun kızı olmadım baba...o nasıl seni terketti ise beni de öyle  terketti....Belki sen gidişinin  nedenini bildin fakat ben hiç bir zaman bilemedim.....Gidişinin en çok acısını ben yaşamadım mi sence....
  Çatılan kalın kaşları bana döndü ....Gözleri ilk defa yüzümü bu kadar yakından inceliyordu....Gözbebeklerine düşen acıyı okudum beni inceleyen bakışlarında ....Sustukça yüreğim ağzımda atıyordu....Fırtına öncesi sessizliği yaşıyor gibiydim....Gür sesi birazdan darmaduman edecekti...Fakat o  bir anda oturduğu yerden doğrulup bahçe kapısına doğru yürümeye başladı...Sorduğum sorulardan kaçıyordu....Duygularını bana belli etmekten belkide korkuyordu....Oturduğum yerden doğrulup arkasından br kaç adım attım ve haykırmaya başladım:
- Susma artık ....Ya sustun yada susturdun beni yıllarca ....Ne oldu baba o senin bu halin  için mi gitti.Katı ve duygusuzmuydun ona karşı ve gidişinin günahını bana mı çektirdin ....Ben  susacak ve emirlerinin  arkasında korkacak kadar küçük değilim artık.....
  Dudağımdan dökülen sözcükler ile olduğu yerde öylece durmuştu....Hızlıca arkasını döndü bana doğru bir kaç adım attı....Ve gözlerimin içine bakarken ekledi:
- Evet bendim gidişinin sebebi.Belki yetemedim kurduğu hayallere....Güzelliğinin yanında sönük bir yıldızdım....Rahat edeceği bir hayat vadedemedim....Bana eş olduktan çok sonra öğrendim beni istemediğini.....Ben onun için çok çabaladım fakat o çekip gitti .....Yavrusunu bırakıp gidecek kadar sevememiş beni....
Hafifçe başını önüne eğdi az önceki gür sesi yumuşamıştı:
- Sende en az onun kadar güzeldin...Bu güzellik ne demek bilirmisin.Seni gördüğüm her gün ananın gidişini gördüm....Senin gözlerin , yüzün, bakışların öyle çok benziyordu ona .....sende gidersin diye çok korktum...Korkmak....bu iliklerime kadar işlendi Rabia.....Ve üstüne bu küçücük köyde insanların diline  düşmek nedir bilemezsin.......
Yüzüme bakmıyordu artık.....Cümleler beynimin duvarlarını delip geçerken hıçkırıklarım çoğalmiştı....Yıllarca susmuş dudakları bir alev misali fışkırtmıştı  yaşanmışlıkları.....

KALBİM AVUÇLARINDA TİTRERKENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin