28.Bölüm💕

881 54 12
                                    

Ben bana karşılık vermesini beklerken, karşılık vermemişti. Üzülmüştüm. Ayrıldım ben de o sarılmayınca. Yüzüne bakınca anlamadığım, kararsız bir ifade vardı.

Barış: içeri geç, üşüyeceksin.

Kafamı salladım 'tamam' anlamında ve içeri girdim. Koltuğa oturdum. O da yanıma oturmuştu. O bana bakmazken, ben göz ucuyla bakıyordum ona.

Yine bir süre sessizlik oldu aramızda. Ama bu sefer sessizliği ben bozdum.
Yanına iyice sokuldum ve elini tuttum. Bana döndü.

Yaprak: ben gerçekten özür dilerim. Biliyorum, dengesiz ve salak kızın tekiyim. Ama o an...bilmiyorum işte. Seni dinlemedim. Bir anda yanlış kararlar verdim. Seni anlamalıydım. Affeder misin beni?
Barış: peki, affettim.
Yaprak: tamam. Yalnız, benim senden bir isteğim var...
Barış: neymiş o?

Gözlerimi kaçırdım. Söylemek zordu.

Yaprak: o iğrenç şeyleri b-bırakacaksın.

Ona geri baktığımda gerildiğini hissetmiştim. Ama eğer onları bırakmazsa...Düşüncesi bile kötüydü.

Yaprak: Barış, duydun mu beni?
Barış: olmaz yaprak. Bunu benden isteme. Üzgünüm, yapamam.

Ellerimdeki eli titremeye başlayınca, ne olduğunu anlamıştım. Gözlerim dolmuştu. Kütüphanedeki gibi onu sakinleştiricektim ama kendi yöntemimle.

Elini kalbime götürdüm. Kendi elimi de onun kalbinin üstüne koydum. Onun ki de en az benimki kadar hızlıydı. Ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu.

Yaprak: b-bak sakinleş tamam mı? Ben yanındayım. B-beni düşün.

Terlemeye başlayınca, gözlerimden yine yaşlar akmaya başladı. Onun canının yanmasına dayanamıyordum. Tek çözüm öpmekti. Hiç vakit kaybetmeden, utanacağımı bilsem de hızlıca dudaklarımızı birleştirdim.

Gözlerine baktığımda şaşkın şaşkın bana bakıyorlardı. Daha fazla Utanmamak için gözlerimi kapattım. Ama gözlerimden yaş akmaya devam ediyordu.

Elimin altındaki kalbi anlamadığım bir şekilde yavaşlamıştı. Halbuki benim ki ağzımda atıyordu neredeyse.

Diğer elini yanağımda hissedince titremiyordu. Sakinleştirmiştim onu. Göz yaşlarımı siliyordu. O anda bile beni düşünüyordu...

Sakinleşince ayrıldı benden. Gözlerimi açarken, yine beni hıçkırık tutmuştu. Hıçkırmaya başladım. Barış'a baktığımda, gülüyordu. Ben de tebessüm ettim.

Elimi kalbinden çekecekken, aldı ve avuç içimi öptü. Ben ise yine salak gibi hıçkırıyordum. Elimi okşarken gözlerime baktı ve konuşmaya başladı.

Barış: kutsal eller, beni günahkar yapıyorlar...

Hayranlıkla bakıyordum ona. Yine beni bir cümlesiyle mest etmişti. Alnını alnıma dayadı ve sözlerine devam etti.

Barış: uyuyalım mı?
Yaprak: aynı rüyayı göreceğimize söz verirsen, olur.
Barış: söz...

(Öfa 🖤)

🖤🖤🖤

Sabah gözlerimi bir yastık kadar yumuşak, bir deniz gibi güzel kokan Barış'ın göğsünde uyanmıştım. Gözlerim kapalıyken gülümsedim. İyice sokuldum boynuna.

Gözlerim kapalıyken bir yandan bizi düşünüyor, bir yandan da kokusunu içime çekiyordum.

İstanbul'a geldiğimden beri, hatta Barış'ın hayatıma girmesinden beri çok değişmiştim. En güzeli ise; beni o değiştirmişti...

Hiç yapmayacağım davranışları yapıyordum onunlayken. Hiç yapmam dediğim, utançtan kırmızıya döneceğim şeyler yapıyordum ona karşı.

Onunla birlikteyken yaşamadığım, daha önce hiç tatmadığım duyguları yaşıyordum.

Acaba o da benim onu sevdiğim kadar beni seviyor mudur? Düşününce, sırıtmaya başladım.

Ama bizi diğer çiftlerden ayıran ve özel yapan şey ise: ikimizin de bir dediğimizi bir dediğimiz tutmuyordu. Salak ama aşıktık. Yani, ben öyleydim. Bizi farklı klan şey işte tam da buydu.

Kurallarımız yoktu; nasıl yaşamak istiyorsak, o an ne yapmak istiyorsak onu yapıyorduk. Farklıydık işte. Çünkü bu bizim masalımızdı...

Kulağına yaklaştım ve bir şeyler fısıldadım.

Yaprak: senden nefret ediyorum, seni seviyorum...


Yeni bölüm geldi! Nasıldı?
Kurgu nasıl? ☺️💛

KABUSUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin