Jimin ile birlikte ateş yakmak için odun dal falan toplamaya başladık.
"Hyung ben buralara kesin takılırım."Dediğinde sıkıca Jimin'in elini tuttum. "O zaman seni iyi tutmalıyım düşmeni istemiyorum."
"Sıkı tut hyung."Onu sıkıca tutarken etraftaki dalları toplayıp ona veriyordum. Bir sürü dal topladığımızda onun elini bırakıp dalları tuttum.
"Hadi yürü." Dedim önden ilerlerken.
"Tamaaam geliyorum."Kamp alanına doğru yürürken bağırma sesi duydum. Kafamı o yöne çevirdim.
"Jimin! İyi misin?" Elimdeki dalları kenara koyup Jimin'in yanına gittim.
"H-hyung dizlerim çok acıyor."
Parmağımı dizinde gezdirdim.
"Kamp alanında dizinle ilgilenicem tamam mı?"
Başıyla onayladı. Topladığım dalları ona verdim ve onu kucağıma aldım."Ağırsın Jimin."
"Ben ağır değilim sen güçsüzsün."
"Hiçte bile."
Kahkaha attı. "Sadece şaka yapıyordum hyung." Diyip yanağımı öpünce bende güldüm.Birlikte kamp alanına geldik. Jin hyung yemekleri hazırlarken sevgilisi bir köşede oturmuş telefonuyla oynuyordu.
Kucağımdaki Jimin'i masanın üzerine oturttum. Elinden dalları alıp yere koydum. Çadırın içinden ilk yardım çantasını alıp yanına geldim.
"Şimdi bakalım dizine nesi varmış?~"
"Hyung sen doktor musun yoksa?"
Güldü. "Ne yazık ki ben hastayım. Kalp hastası."
"Hyung! Sen ciddi misin?!"
"Jimin-" gülmekten cümlemi tamamlayamadım.
"Sa-sadece mecazi anlamda söylemiştim." Kahkaha atmaya devam ettim."Hyung sen aptalsın çok korktum."
"Korkma korkma bana bir şey olmaz."Dizine baktım.
"Temizleyip krem sürücem o yüzden pantolonunu çıkartalım ve şort giydirelim sana."
"Olur."Diyip kucağa gelmek isteyen bebekler gibi kollarını açtı. Onu kucağıma aldım.
"Ben onun üzerini değiştiririm." Diyen Jin hyunga baktım. Daha demin ki neşeli yüz ifademi ciddiyet kapladı.
"Gerek yok. Onunla ilgilenmesi gereken benim. Senin ilgilenmen gereken önemli biri var zaten."Çadırın içine girip Jimin'i oturttum. Çadırın kapısını kapattım ve Jimin'e baktım. İlk önce onun için bir tane şort çıkarttım. Daha sonra elimi pantolonunun düğmesine attım.
Düğmelerini açıp pantolonunu çıkarttım. Yavaşça şortunu giydirirken bel altında gözlerimi gezdirdim. Jimin'in fiziğini her zaman beğenirdim ama bedeninin böyle hali daha güzeldi.Düşüncelerimi bir kenara attım ve hızlıca şortunu giydirdim. Daha sonra çadırın kapısını açtım. Uzanıp masanın üzerinden ilk yardım çantasını aldım ve çadıra girip kapısını yine kapattım.
İlk yardım çantasından gerekli olan malzemeleri alıp yarasını temizledim ve pansuman yaptım.
"İşte yeni gibi oldu!" Dedim.
"Hyung ben eşya mıyım?!" Kahkaha attı.Parmağımı dizinde gezdirdim. Tenine dokunuşum hoşuma gidiyordu. Narin teni çok güzel bir his veriyordu.
"H-hyung?.."
"Efendim Jimin-ah.." dizini okşarken kısık söyle söylemiştim."Ne yapıyorsun?.."
"H-hiç bir şey."
Elimi hızla dizinden çekip ayağa kalktığımda beni kendine doğru çekti."Sadece ihtiyaç hyung... sadece ihtiyaç..."
"Bu doğru değil."
"Yanlışlar kimin umrumda."
Başımla onayladığımda Jimin dudaklarımı öpmeye başlamıştı. Gözlerimi kapatıp karşılık verdim.Bir kaç dakika sonra biz yarı çıplak bir haldeydik ve çadırın kapısı aniden açılmıştı.
Kapıyı açan kişiye baktım.
"Yeter artık ikinizde dışarı çıkın."
Benim kolumdan tuttu ve dışarıya çıkarttı.Sinirli bakışlarımı Jin hyungun üzeride gezdirdim.
"Seni ilgilendirmez tamam mı?!"
"Beni ilgilendirir!"
Aşırı derecede sinirlenmiştim.
"Sen onu bir sürtük için yarım bırakmadan önce düşünecektin! Yarım bıraktığın tek şey o bile değil! Daha fazlasıda var!"Kolumu tutup sıktı.
"Sen benim sevgilime sürtük mü dedin?"
"Evet sürtük dedim. Senin sevgilin ama benim hayatıma kadar girdi. Ne yapsak onun yüzünden olmuyor! Ve sen..."Kolumu sertçe elinin arasından çektim. Çadırdan tişörtümü aldım. Daha sonra kamp alanından uzak bir yere yürümeye başladım.
"Joon!" Diye bağıranları umursamadım ve koşarak onlardan uzaklaştım.
——————————————-
Bölüm kesinlikle içime sinmedi. Umarım beğenirsiniz. Oy vermeyi unutmayın. :3