17.BÖLÜM: ÇAPRAZ ATEŞ

197K 6.2K 1.7K
                                    

Multimedya 🥺


17.BÖLÜM: ÇAPRAZ ATEŞ

Benden geriye ne hayallerim kaldı ne yaşama sevincim. Yüzümdeki tebessüm bile çalındı. Arada ruhumu saran mutluluğu unuttum. Ablamı koruyacağım diye peşine düştüğüm sırlar, sonumu getirdi.

Ben benden geçtim, ben beni kaybettim.

Ablamı korumak istiyorsam, ablamın hatası varsa da o hatadan döndürmek istiyorsam, babama söylemek zorundaydım. Karşılığı ne anlama gelirse gelsin, onu korumak için her şeyi yapardım.

Parmaklarım kapının ziline uzanırken içeriden gelen bağırış sesleri gerilmeme sebep oldu. Sesleri ablamın çoktan eve geldiğinin kanıtıydı. Neyi tartışıyorlardı? Zil sıradan bir melodiyle çaldığında çok geçmeden kapı açıldı.

Annem yüzünde sinirli bir ifade ile, "Geç içeri." dedi. Hiçbir şey söylemeden içeri girip çantamı askılığa bıraktım.

"Sen beni nasıl bir duruma düşürdüğünün farkında mısın? Rezil ettin bizi rezil!" Babamın kulağımda çınlayan sesiyle salona girdiğimde ablam koltukta oturmuş azar işitiyordu.

Ben babama nasıl onu sinirlendirmeden olanları anlatırım diye düşünürken onun hali hazırda ablama ateş püskürüyor olması hiç iyi olmamıştı.

"Her şey benim suçummuş gibi davranmaya bir son verin. Tutku'da oradaydı!" Kaşlarım şaşkınlıkla havalanırken ona baka kaldım. "Neyden bahsediyorsunuz?" neyi tartıştıkları hakkında en ufak fikrim yoktu.

"Annemler Elvin'le olan kavga mevzusunu öğrenmişler."

"Benim bu konuyla alakam ne?" Babamın öfkeli bakışları bana dönerken gerginlikle yutkundum. Gerçekten beni suçlamayacaktı değil mi? Ben ne yapmıştım şimdi?

"Bana ikinizin de ismi söylendi. Özellikle sen Sevgi. Ne demek kardeşinin okulunun önünde kavga etmek? Kocaman kızlar oldunuz hala çocuk gibi davranıyorsunuz. Yürü odana!" Dudaklarım birkaç kelime edebilmek adına aralandı, sessizliğin hüsranıyla geri adım attım. Bizi çocuk gibi davranmakla suçladıktan hemen sonra bir çocuğa ceza verir gibi 'yürü odana' demesi de kendi çelişkisiydi. Ablamla aynı anda odama doğru giderken babamın "Sen dur Tutku." demesiyle duraksadım. Önce ablamla konuşurum diye düşünmüştüm. Ablamın bakışlarını üzerimdeydi, ona bakarken ilk kez böylesine garip hissediyordum. Sanki düşman gibiydik... Neden bana saf nefretle bakıyordu?

"Gel yanıma otur. Konuşacağız seninle." İyi de neden demek istesem de bir şey demeden yanına oturdum.

Annem de diğer yanıma oturturken şefkatle elimi tuttu. "Bak kızım, biz senin aileniz. Bize her şeyi anlatabilirsin." Tek kaşım havalanırken ikisinin de ilgili tavrını anlamlandıramıyordum. Acaba ablamla ilgili bazı şeyleri duymuşlar mıydı? "Bunu zaten biliyorum anne?" Soru sorarcasına ona baktığımda babam söze girdi. "Sevgi bize her şeyi anlattı."

Gözlerim şaşkınlıkla irileşti. Sanırım yaptıklarını onlara anlatmıştı. Gurur duydum onunla. Yapması gereken buydu, biz ona yardım edebilirdik. Mahzen ve tehlikeli patronu umurumda değildi. Ablamı onların eline bırakmayacaktık. Biz onun ailesiydik, bizden daha büyük bir destekçisi olmazdı. Onun her zaman yanında olacaktık. Yine de "Neyi anlattı?" diye sordum.

"Bir erkek arkadaşın varmış. Aynı okula gidiyormuşsunuz. Başka bir kızdan onu kıskanmışsın. Ablanda dayanamayıp seni savunmak için kavga çıkarmış."

Başım mı dönüyor? Yoldan dönen umutlarım mı? Yolun üzerinde dizlerimin izleri kalır. Ben bunu hakketmedim. Başımdan aşağı dökülen kaynar sular, ruhumu cayır cayır yaktı. Titreyen elimi anlıma yaslayarak hayal kırıklığımı kabullendim.

Karanlığın Aç Çocukları SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin