(Jinyoung)[ Hisset] 2

606 43 11
                                    

Her zamanki gibi gün planlamasını patronuna söylemek için kapıyı çaldın ve ‘ Gir ’ sesini duyunca içeriye girdin.

Patronun yalnız değildi. Yakışıklı oğlu Jinyoung'da onunla birlikte odadaydı. Patronun geleli yirmi dakika olmuyordu sadece bir ara teslim etmen gereken bir kargo vardı onu vermek için alt kata inmiştin Jinyoung'da o arada gelmiş olmalıydı.

“ günaydın efendim. Gün planlamasını okumak için geldim. ” patronun seni başıyla onayladı.

Okumak için kağıda dönerken Jinyoung'a kaçamak bir bakış attın. Sana bakıyordu. Suratındaki yan gülüşü ile sana bakıyordu.

“ yarım saat sonra bir görüşmeniz var, saat 2 civarlarında katılmanız gereken bir davet ve gece için de özel bir yemek efendim. Bu arada açılış için istediğiniz gibi tebrik çiçekleri yollandı. ” patronun memnun şekilde başını sallayarak tebessüm etti.

“ bir sorunuz yoksa ben çıkayım ” dediğin anda Jinyoung ayağa kalktı.

“ ben odadan çıkarken size eşlik edeyim sizde odama giderken bana ” seni geçip kapıyı açtı. Teşekkür amaçlı hafif eğilip ilk sen çıktın sonra Jinyoung. Babasına veda edip kapıyı kapattı.

“ şurası sizin odanız. ” masanın hemen karşısında duran odayı gösterdiğinde yüzünden hiç silinmeyen yan gülümseme genişleyip tüm yüzünü kapladı.

“ peki gidelim. ” dediğinde beline değen eli ile irkildin.

Seni de kendi ile birlikte odaya doğru ilerletti. Odanın önüne gelince durdu ve kapıyı açman için bekledi. Kapı koluna uzanıp kapıyı açtın.

Yine seni de kendiyle birlikte içeriye soktu. İçeriye girer girmez arkasını dönüp kapıyı kapattı. Elini belinden çekip odanın içinde gezinmeye başladı.

“ sen mi hazırladın odayı?” eline aldığı kitapların kapaklarını kontrol etti.

“ hayır efendim ben sadece dediğiniz gibi masama yakın bir o- yani istediğiniz yerde bir oda ayarladım. ” Jinyoung kıkırdayıp elindeki kitabı bıraktı ve cama ilerledi.

“ manzarası güzel bir oda ama camdan taraf değil diğer taraf. Kapı açık olduğu sürece. ” utanarak başını önüne eğdin.

“ bir sorunuz yok-” sözünü yarıda kesti.

“ pantolan daha iyi olmuş. Ben yanında yokken pantalon giymelisin. ”  cama yansıyan yansımasından yüzündeki o yan gülüşü görebiliyordun.

“ b-ben teşekkür ederim ” diye bildin sadece.

Jinyoung sana döndü. Bir süre bakışları üzerinde gezindi.

“ sana verdiğim kitabı okudun mu? ” başınla reddettin.

“ henüz başlayamadım. ”

Sana doğru ilerlemeye başladı. Hemen önüne gelince durdu. Dosyayı tuttuğun elini ve diğerini tutup kaldırdı. Ellerini kontrol etti.

“ evli, nişanlı değilsin peki sevgilin var mı?” gerilerek ellerinin arasından ellerini çektin.

“ ben artık çıksam iyi olacak. ”  arkanı dönüp kapıya ilerledin. Kapının kolunu tuttuğun anda arkandan uzanan el kapıyı kilitledi. Arkaya döndüğünde Jinyoung dibinde olduğu için hareket edemeyip sırtın kapıya değene kadar geriledin.

“ Jinyoung bey lütfen iş yerindeyiz. ” diyerek sana yaklaşan Jinyoung'un göğsüne elini koyup kendinden uzak tutmaya çalıştın.

“ (ismin) sorumu cevapla. Erkek arkadaşın var mı?” göğsüne dayadığın elini eliyle sarıp aşağıya çekti.

“ hayır yok. Lütfen... ”

Kolunu kapıya yasladığında sana iyice yaklaştı.

“ lütfen ne?” elinin arasındaki eline parmaklarını geçirdi.

“ burası benim iş yerim lütfen beni zor duruma düşürmeyin. ” gözlerin zorunlu olarak dudaklarına bakıyordu. Başını kaldırıp gözlerine bakamıyordun çünkü.

“ sana tekrar sevgilin var mı diye soracağım ve sen bana evet cevabını vereceksin. Bu cevabı alana kadar o baktığın dudaklar seninkilere yaklaşmayı kesmeyecek. (İsmin) sevgilin var mı? ”

Boğazını acıtacak kadar sert şekilde yutkundun. Çok zor bir durumun içindeydin.

“ Jinyoung bey lütfen çekilin. ” sana biraz daha yaklaştı.

“ işten atılmak istemiyorum. ” biraz daha yaklaştı.

“ dur artık. ” burnu neredeyse burnuna değecekken gözlerini kapattın.

“ evet var. ” Jinyoung'un küçük kahkahası kulaklarına ilişti. Elinin arasındaki elini kendi kalbinin üzerine yerleştirdi diğer elini de tutup senin kalbinin üzerine koydu.

“ nasıl attıklarını hisset. Ne demek istediğimi anlıyor musun? İşte kitapta bundan bahsediyor. Sadece yaşama, hisset. Bakma, bekleme, hisset.  ”

Elinin üzerindeki elini  çekti ve kapının kilidini açtı. Senden uzaklaştı.

“ şimdi çıkabilirsin. ” arkasını dönüp masasına ilerlediğinde sende kendini odadan dışarıya attın.

Derin bir nefes aldın. Kalbin hâlâ çok hızlı atıyordu. Ama onunki seninkinden daha hızlıydı. Bunu hissetmiştin. Sanki kalbi eline değiyor gibiydi.

“ (ismin) napıyorsun orda?” arkadaşın sana seslenince hâlâ Jinyoung'un kapısının önünde durduğunu anlayıp hızla masana geçtin.

GOT7 MİNİ KURGUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin