(Mark) [ XCIII TAKIMI]3

483 39 42
                                    

Sıra arkadaşın kolunu dürtünce kulağındaki kulaklıkları çıkardın.

" ne var?"

Çocuk kaşlarını çattı. " zil çaldı çekil tenefüse çıkacağım. "

Oflayarak kalkıp kenara çekildin. O sırada çıkar çıkmaz da müzik dinleme dikkatin dağıldığı için kulaklıkları çıkarıp masanın üzerine bıraktın.

" ne öğrendiniz bakalım matematik dersinde? "

Sınıfın ineği olan ve seninde yakın arkadaşlarından biri olan Hae Su'ya sordun.

" Logaritmaları öğrendik. Anlatma-"

Cümlesini tamamlamasına izin vermeden elinle ağzını kapattın.

" size söyledim. Ben matematiğe inanmıyorum. Onun varlığını kabul etmiyorum. Ben mataistim. Benim işim sanatla"

Kız seni başıyla onaylayınca elini çektin. Kocaman açtığı gözleriyle bir sana bir kapıya bakıyordu. Sende ne olup bittiğini anlamak için arkaya döndün ki matematik hocanı gördün.

" Naber mataist ?"

İçinden kendine küfürler ederken yapmacık bir gülümseme takındın.

" A! Hocam benimde size sorularım vardı. Nerde o test kitabı buralardaydı?"

Etrafı aramaya koyuldun; yer, sıra altları, arkadaşını kaldırıp onun altına hatta tavana bile baktın. Hoca da sana umutsuzca bakıp sınıfta bıraktığı çantasını aldı ve çıktı.

" uyarsana kızım hoca var diye"

Kız omuz silkti. " ağzım kapalıydı. "

Sende göz devirip sınıftan çıktın. Kantine doğru yürümeye başladın. Kantine gelince sıranın kalabalığını görüp bıkkın bir nefes verdin.

" ramazan ayı fırın sırası mı bu?"

" Got7 bedava konser bileti falan mı dağıtılıyor orda?"

Seninle aynı anda konuşan bedene doğru döndün. Hemen arkanda olan Mark'a çarptın. Kıkırdadı.

" Mark "

Elini bileğine doladı. " gel benimle bu tenefüs için iyi bir planım var. "

Seni çekerek bahçeye çıkardı. Köşenize kadar geldiğinizde salıncağın evrim geçirdiğini gördün. İpin etrafına sarmaşıklar dolanmış. Samaşıkta ki mor çiçekler gözlerini dolduruyordu. Oturduğun yere bir şeyler koyularak dikdörtgen bir alan oluşturulmuş.

" Otur hadi. Salıncağa ilk binen sen ol istiyorum. "

İpleri iki taraftan tutup salıncağın arkasına geçince salıncağa binmektense onu böyle izlemek daha keyifli gözüktü o an gözüne. O küçük çocuk gibi gülümsemesi. Hafif titreyen gözleri ve sesi. O mükemmel salıncak ile muazzam bir manzaraydı.

" e hadi ama... "

Tekrar sana seslenince orada öylece durmayı kesip salıncağa geçtin. Oturup ipleri tuttun. Mark ellerinin üzerinden ipi tuttu.

" ipi sıkıca tut olur mu? Ne olur ne olmaz "

Mark'ı heyecanla onaylayınca elini çekip yavaşça sallamaya başladı.

Yüzüne vuran rüzgar gözlerini kapatmana ve saçlarının savrulmasına sebep oluyordu. Yavaş yavaş hızlandı salıncak. Gerçekten uçuyor gibi hissediyordun. Özgür gibi. Hep istediğin gibi...

Bir süre böyle sallandın. Kahkaların havaya karıştı. Mark da küçük kıkırtılar ile sana eşlik etti. Sonra salıncağı durdurdu. Biraz bekleyip indiğinde ayaklarının yere değme hissi sana garip geldi ve tekrar güldün.

" cidden ayaklarını yerden kesme değimi böyle bir şey galiba"

Dediğin şeye güldü. " yüzün kıpkırmızı olmuş. "

Ellerini yanaklarına çıkardığında gerçekten buz gibi olduklarını gördün. " yaz günü neden böyle ?"

Mark omuzlarını yukarıya çekip bilmediğini gösterdi. Sonra ellerini yüzüne çekip kendi yanaklarını kontrol etti. Ellerine nefesini vererek ellerini ısıttıktan sonra senin yanaklarına yerleştirdi. İnce uzun parmaklar yanaklarına değer değmez cos sesi kalbinden geldi.

GOT7 MİNİ KURGUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin