18.BÖLÜM: SUSMAK ZORUNDASIN"Reha modellik hayallerinde senin yol göstericin oluyordur. Sende fırsatını bulduğun gibi teklifini kabul etmişsindir. O fotoğraflarını annemlerin önüne attığım günde göreceğim ben seni." İçimdeki tüm sevgi buzlanmaya başladı. Verdiğim değerin sıcaklığı dahi engel olamadı. Olmayan fotoğraflarım için endişelenecek değildim. Sadece söyledikleri beni yıkmıştı. Derin bir üzüntünün pençesine düşmüştüm.
Annem tekrar bağırdı. "Tutku yeter artık. Aç kapıyı dedim sana!"
Çapraz ateşte kalmış gibiydim. Annemlere bu durumu nasıl açıklayacağımı mı düşünecektim ablamı mı? Yalanlar bir kenara, ben bugün babama Mahzen'de gördüklerimi anlatacaktım. Ablamla ilgili olan her şeyi... Ama ablam benden hızlı davranıp gerçeklerin yerini yalanlarla doldurmuştu.
"Olmayan fotoğraflarımı mı önlerine atacaksın? Nasıl böyle biri oldun sen? Sevgi bana bunu yapma. Bize bunu yapacak kadar iğrençleşme. Sen kaybedersin."
"Senin gerçek yüzünü görecekler. Babamın canım kızım demeleri bitecek. Çarşaf çarşaf sereceğim o fotoğraflarını. Birde bana öğüt veriyordun. İkiyüzlüsün... Unutma sen yokken ben vardım o okulda. Orada olan her şeyi bilirim." Dünyevi hırslarını benden üstün tutuyordu. Reha'nın söyledikleri zihnimde yankılandı. "Mesela Mahzen'i. Orayı da çok iyi bilirsin değil mi?" diye sordum.
"Bu bakışı biliyorum ben... Orayı mı dert ettin kendine şimdi? Kahramancılık mı oynamak istiyorsun? Biraz olsun aklın varsa oradan uzak durursun. Okul yönetiminin içinde bunu destekleyen adamlar var. Yukardaki adamlar bu işin içinde yani. Öyle üç beş öğrenciyi ihbar etmeye benzemez. Başına tahmin dahi edemeyeceğin kadar ağır şeyler gelir. Sadece senin başına gelse bu kadar dil dökmezdim, babamın da başını yakarsın. Ona göre hareket et."
Dünya'da doğruyu yapmak tehlikeliydi. Bütün yanlışların üstü örtülürdü de doğruyu kimseden koruyamazdık. Ablasının nasihatlerine muhtaç o küçük kız çocuğu gibiydim. Gözlerimi ona dikmiş, dediklerini yapmayı bekliyordum. "Ne yani, susmamı mı bekliyorsun?"
Halbuki eve gelirken babama her şeyi anlatmayı düşünüyordum. Bana yol göstereceğine, ailecek doğru olanı yapacağımıza inanmıştım. Sırlar olmadan, gerçekleri olduğu gibi konuşarak başımıza üşüşen karanlıktan sıyrılıp çıkarız sandım. Şimdi olduğum yerdeyse babam ablamın attığı iftira yüzünden yalan söylediğimi düşünüyor, ablamsa Mahzen'le bağlantısını biraz olsun reddetmiyordu.
"Susmak zorundasın. Sokakta gördüğümüz her torbacıyı ihbar ediyor muyuz Tutku? Görmemiş gibi yanlarından geçip gidiyoruz. Neden? Onlardan korktuğumuz için. Kendini çocuk masalında sanmayı bırak, gerçek hayata dön. Gerçek hayatta adaletin peşinde koşmanın cezası ağır olur." Gerçek hayatmış. Korkularımızı bahane ederek vicdanımızı susturuyorduk sadece. "Sende... Sende onlar gibi misin? Bu pisliğin içinde misin? Reha'ya bu işte yardım etmek istemen..." Söyle bana, sende onlar gibi günahın yatağında uyudun mu? Anlat bana, sen de mi dokunduğun her yeri kirletecek kadar kirlendin? Savaşım karanlığa olsaydı kolaydı da karanlığın içinden çıkagelen ablam olunca hamlelerim bitti.
Savunacak doğru bile kalmadı.
Söylediklerim onu rahatsız etmişti. "Haddin olmayan konulara giriyorsun. Reha'nın bu durumunu nasıl öğrendin bilmiyorum ama ben sadece ona yardım edecektim. Uyuşturucu kullanmıyorum yani."
Uyuşturucu kullanmıyor, tıpkı Reha gibi satıyordu. Sercan gibi, Feyza gibi... Yüz yüze olduğum çoğu insan gibi. "Bunu nasıl yaparsın? Sen ne yaptığının farkında mısın? Uyuşturucudan bahsediyoruz Sevgi!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Aç Çocukları Serisi
Roman pour AdolescentsKaranlığın Aç Çocukları Serisi, Akılbaz (1.kitap) ve Canbaz (2.kitap) olmak üzere burada yayımlanmaktadır. ____ Parmak uçlarım geniş omuzlarına dokunduğunda aniden gözlerime baktı. "Artık ben senin kadar kötüyüm, sende benim kadar kötü. Başımı yas...