Jennie'nin ağzından
Kahvaltımızı yaptıktan sonra kızlarla birlikte sofrayı topladık. Çete, salona gitmişti. Jisoo ile bulaşıkları makinaya atarken Rose ve Lisa'da arkamızda durmuş, panik içinde fısıldaşıyorlardı. Şu an çetenin evimizde olması yeterince gerici bir durum zaten..
Jisoo ile işimiz bitince, bizde Rose ve Lisa'nın konuşmalarına katıldık. Rose "Biri, şunları göndersin! Evimde istemiyorum ya." diyordu. Hepimiz ona hak veriyorduk. Sabahın körü, baskın gibi gelmeleri, yeterince sinir bozucuydu zaten. Evimizi toparlasak ta üstümüz başımız? Hala gece şortlarımız ve gece t-hşörtlerimizleyiz. Aramızda sadece Jisoo, etek giymiş o kadar.
Suga ile sevgili olmuş olsak bile hala çekiniyorum ondan. Şu hayatta korktuğum tek kişi kendileri...
Kızlarla birlikte usulca salona geçtik. Suga ve Jimin kulak kulağa birşeyler konuşuyorlardı ve çok ciddi duruyorlardı. Jungkook ve Tae' de telefonlarını birbirine gösterip, gülüşüyorlar. Salonda iki uzun kanepe ve iki de tek kişilik koltuk var. Bir uzun kanepede, Suga ve Jimin diğer uzun kanepede, Tae ve Jungkook vardı.
Salonda iki ayrı dünya vardı sanki. Büyükler, ciddi ve soğuk; Küçükler, komik ve sıcak. Ve ne yazık ki benim sevdiğim, soğuk ve ciddi... Ondan korkmamı sağlayacak kadar güçlü ve soğuk biri..
Ben ve Jisoo tekli koltukları, kızlardan önce kapmıştık. Bu yüzden Rose benim koltuğumun koluna, Lisa'da Jisoo'nun koltuğunun koluna oturmuştu. Biz gelince, bütün çete bize dönmüştü. Suga ukala ifadesiyle "Soru1:Neden kapı suratımıza kapandı? Soru2: Bu soru Jennie'ye, gece sana mesaj attım ve mesajıma neden cevap verilmedi? Soru3: Bakın bu da Jennie'ye ama eminim ki, sevgilileriniz size de soracaktır. Bu kıyafetinin hali ne?" diye soru yağmuruna tuttu. Ay götüm.
Onu kızdırmak için bacak bacak üzerine atıp, "Cevap1:Evimize dangoz gibi geldiğiniz için toplamamız gereken birkaç eşya vardı. Cevap2:Bakın bu Suga'ya, şarjım bittiği için mesajı görmedim ve hala da şarjım olmadığı için göremem. Cevap3: Bakın bu da Suga'ya, ama eminimki sevgilileriniz size de söyleyecektir. Mükemmel bacaklarımı sergiliyorum ki insanların, gözleri bayram etsin." dedim.
Lisa elini kaldırınca, elini vurdum. Gülerek, "Yürü be unni, kim tutar.!." dedi. Bu dediğine gülümsedim. Jimin sinirle telefonunu cebinden çıkardı ve yüzümüze bile bakmadı. Sanırım Rose ile araları bozuktu. Rose'de hışımla yanımdan kalkıp, odasına gitti. Suga sinirden mosmor olmuştu. Oh canıma değsin. Tae ve Jungkook'da ciddiyetle sevgililerine bakıyordu.
Jisoo konuyu dağıtmak için "Eee ne bok yiyoruz? Canım sıkıldı benim." dedi. Tae,"Ne bok yersek, yiyelim bu kıyafetlerle yiyemezsin ayrıca o Jungyeon denen piçin hesabını henüz senden kesebilmiş değilim! Dünde bu kıyafetlerin vardı. O değilde elimi kana bulamak istemiyorum." deyince Jisoo sinirle sevgilisine baktı. İkisi de sinirle birbirlerini süzüyorlardı. Jisoo'yu bıraksak, üzerine atlıycak.
Jungkook, tam ağzını açmış birşey diyecekken Lisa engelleyip, "Merak etme ben dışarıda böyle gezinmem." dedi. Jungkook memnuniyetle önüne döndü. Aslında Lisa, gezerdi ama Jungkook içinde yapmayacağı şey yok. Suga zaten beni öldürmemek için kendini zor tutuyorken, hemen sıvışıp, Rose'nin yanına gittim.
Rose benim yatağımdaydı ve sessizce ağlıyordu. Neden olduğu iyi biliyordum. Jimin ona zorla dokunduğu için biraz kırgın biraz da kızgındı. Aynı şeyi bende yaşamıştım ama Rose benim gibi değildi. O böyle şeyleri kaldıramazdı. Yanına gidip, sarıldım. Biraz teselli edince, susmuştu.
Kendini toparladı. Israrlarım sonucu salona gitmiştik. Jimin hala telefondaydı ve yanında boşluk vardı. Piçlik duygularım kaynadığı için Rose'yi ittirdim. Tam Jimin'in yanına düşünce, güldüm. Jimin, telefondan başını kaldırıp, şaşkınca Rose'ye bakarken, Rose bana ölümcül bakışlarını yolluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BlackloveBts
JugendliteraturAşk❣️ Acemiliğin daniskası! Allah'ını seven okumasın ya SJKSKJS