Hilal'in Ağzından;
Eve döndüğümde bodrum kata inip kilitli olan odayı açtım ve içeri girdim. İçeri girince zarfın içindeki fotoğrafları çıkardım. {Fotoğrafların boyutu vs yukardaki gibi}Bir taraftan fotoğraflara bakıyor bir taraftanda sigara içiyordum. Burası benim Gökay'la fotoğraflarımı astığım, anılarımı tuttuğum yerdi.
Etraf kırmızı ışıkla aydınlanırken fotoğrafları iple astım ve yere çöktüm.
"Bu gece uzun olacak sanırım. Mektup, yüzük, fotoğraf, gerçekler.Tanrım, çok ağır oldu.." dedim ve sigaramı içime çektim.
"Burda olsaydın 'bırak şu lanet şeyi' derdin. Bende sana kızar 'sen içiyorsan bende içerim!' derdim. Tabi hep kazanan taraf sen oluyorsun. Şurada duvarda asılı olan dördüncü sıradaki ikinci fotoğrafta kavga etmiştik. Mete bizi çekmiş.. O günün gecesi gerçekten berbattı." dedim ve gözlerimi kapadım.
*Flashback*
Hilal ve Gökay kavgalarının ardından odalarına çekilmişlerdi. Gökay başlarda sinirden kudurmuş fakat sonralarda sakinleşmişti. Hilal ise kırgın ve üzgündü.Yukarı çıkıp Gökay'ın açık olan kapısından içeri baktı. Kapıya yaslanıp yere çöktü. Başka hiçbir şey yapmadı.
Kış gecesi yerde oturdu ve Gökay'a bakıp ağlarken uyuya kaldı.
Gökay gece yarısı su içmeye kalktığında kapıda oturan sevgilisini görmeyi beklemiyordu. Usulca yaklaşıp yanaklarına koydu elini, soğuktu.
"Ah benim deli kızım, üşüteceksin.." dedi ve onu kucağına alıp yatağına götürdü.
Üstünü örttükten sonra yanına çöktü. Yüzünü inceledi, her zerresini seviyordu Ay'ının..
"Bugün yaptığın, yaptığım çok saçmaydı. Seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun, sana değer veriyorum. Sana birşey olacak diye korktum." dedi ve saçını okşadı.
"Seni isteyerek üzer miyim ben Hilal'im.." dedi ve alnını öptü.
"Buz gibisin, sarılayım sana." dedi ve Hilal'in yanına yatıp onu kendine çekti.
Hilal yerinde kıpırdanıp "özür dlerim." dedi ve başını kaldırdı.
"Seni seviyorum ve gerçekten değer veriyorum. Bugün olanlar için-"
"Özür dilemeyi kes de beni kokunla baş başa bırak." diyerek sözünü kesti Gökay.
Hilal utandığını için arkasını dönmüştü fakat Gökay ona arkadan sarılıp kafasını boynuna gömmüştü.
"İşte benim nefesim.."
"Gökay, keser misin şunu?!"
"Utanmanı seviyorum. Ayrıca yalan mı? nefesimsin." dedi ve yanağını öptü. Hilal sadece güldü ve gözlerini kapattı.
*Flashback son*
Gözlerimi açtım ve ayağa kalktım. Şarkı mırıldanırken hediyeleri de yerlerine koydum.
Yılbaşı fotoğraflarına bakıp gülümsedim.
"Yarın yılbaşı.. Sensiz geçirdiğim ilk yılbaşı.." dedim ve duvara çöküp gözlerimi kapattım.
~Hakan'ın Ağzından;
Sabah geri zekalı ikizim yüzünden erkenden kalkıp dışarı çıkmıştık. Neymiş? yılbaşıymış, hah!"Neden buraya geldik?!"
"Ağzına çarpmak için en uygun küreği arıyorum."
"Aman çok komik."
"Hakan yardım et yada siktir git."
"Tamam be tamam. Hilal için yardım edeceğim." dedim ve içeri girdim.
Gökay özel olarak yaptırdığı Ay Kadın kolyesini ve Ay Kadın çizimini almıştı.
"Bunlar fazla anlamlı değil mi?" dediğimde ters bir bakış atıp yürümeye devam etti.
"Geçen yılbaşında ona hediye vermemiştim. Yani aslında hediyem ona olan sevgimdi. Bu yıl yanında yokum ama ona güzellik yapmak istiyorum."
"Elindeki Exo'nun imza günü ve uçak bileti mi?! Sen kafayımı yedin! Bu kaç para lan!"
"Kafana patlatacağım bir tane şimdi he! Önemli bir şey bu. Bu hediyeleri götürecekler bugün." dedi ve arabaya bindi.
"Ben şimdi başka yere geçiyorum. Sen eve git geleceğim."
"Anlaştık." dedim ve eve doğru yürüdüm. Bu sırada da Hilal'i aradım.
"Nasılsın?"
"İyiyim. Kızlarla yılbaşı hazırlığı yapıyoruz, yani aslında onlar yapıyor."
"Başak ve Derya mı?"
"Aynen öyle. Selamları var, hoparlördesin!"
"Ah, öylemi? Kızlar nasıl gidiyor?!"
"Herşeyi bize yüklemeseydi iyiydi." dedi Derya.
"Sen ne zaman geleceksin?" diye sordu Başak. Gülümsedim.
"Geleyim mi?" dedim.
"Gel."
"Beni mi özledin?" dediğimde ses vermedi.
"Ben seni özledim." dediğimde bir ses duydum ardındanda kızların gülüşünü.
"Hassiktir düştü! Hahahah"
"Hey, iyi mi?!"
"İyi iyi sadece boşluğuna geldi." dedi Derya ve telefona fısıldadı.
"O da seni özledi. Çabuk dön almanyadan."
"Almanya mı- ha şey evet döneceğim bir kaç güne. Her neyse, hoşçakalın." dedim ve kapattım.
Gökay'ın Ağzından;
Eve geldiğimde Hakan'ı ve iki tane kızı görmeyi beklemiyordum."God, are you crazy? What are the girls doing here?"
(-Tanrım, delirdin mi? Kızlar burada ne yapıyor? -)"Hey kızlar ingilizce biliyor. Türkçe konuşsana!"
"Lan söyle o zaman napıyor bunlar burda! Burası ben evim geri zekalı! Ben bir ajanım. Her sürtüğü evime getiremezsin, Hakan!"
"Kes be bağırıp durmayı! Tamam yolluyorum." dedi ve kızlara birşeyler geveleyip gönderdi.
"Tüm gün boyunca Başağı konuşuyorsun ama geceleri maşallah!"
"Başak'la ne alakası var?!"
"Ondan hoşlanıyorsun."
"Hiçte bi-"
"İnsanlardan bahsederken o siyah gözlerin zerre kadar parlamıyor. Ama Başaktan bahsederken hep yüzünde sırıtış, gözünde parlama var. O yüzden sus ve Hilal'i görüntülü ara. İyi olduğundan emin ol. Zaten sana kesin hediyeyi anlatır." dedi ve telefonun karşısına geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• ay kadın. | yarı texting
Poesía0538*******: Lütfen, bu bir çözüm değil. İntihar hiçbir zaman çözüm değildir. [2019]