on beş

2.9K 220 84
                                    

Herkes otururken kapı çaldığında koşup açtım. Karşımda kargocu görmeyi beklemiyordum.

"Hilal Alpman siz misiniz?"

"Evet ama bu nedir?"

"Bu size gelmiş efendim. İyi günler." dedi ve gitti. Bu neydi şimdi?

Salona geçip bizimkilerin yanına oturacakken vazgeçip onlardan uzak bir yere oturdum ve kutuyu açtım.

İçinde Ay Kadın çizimi ve kolyesi görmeyi beklemiyordum. Gözlerim dolarken Exo'nun 2 kişilik biletini gördüğümde çığlık attım.

"BAŞAK EXO İMZA GÜNÜNE BİLET VAR!"

"OHA OHA! Mete senin süprizin mi?"

"Hayır, hem o kolye ne?"

"Kargoyla geldi. Neyse ben çatıya çıkıyorum. 1 dakika kaldı." dedim ve kolyeyi takıp yukarı çıktım.

Çatıya oturunca telefonum çaldı. Hakan görüntülü arıyordu.
Yazar'ın Ağzından;

"1 dakika kala benimle gir istedim." dedi Hakan ve güldü. Telefonu bir yere sabitlemişti. Hilal de öyle yaptı.

"Ev güzelmiş, yani duvarları." dedi.

"Evet. Arkadaşım gri sever." dediğinde Gökay arkadan güldü. Telefonu televizyona bağladıkları için Gökay onu görüyordu.

"Zevkliymiş."

"Öyledir. Sen nerdesin?"

"Çatıdayım." dediğinde Gökay'ın da Hilal'in de gözleri dolmuştu.

"Ooo, şu meşhur hikaye mi?"

"Aynen öyle. Kapımda bunları buldum." dedi ve kolyesini gösterdi.

Gökay arkadan yakıştığını söyle diye işaret yapınca,

"Çok yakışmış." dedi Hakan.

"Onu özledim. Ve istedim ki yılbaşına yine aynı yerde gireyim. Tabi bazı farklılıklar var.."

"O gün giydiklerimi giydim. Bak güzel mi?" derken geri çekilmiş ve kolunu kaldırmıştı.

Bir an kolu açılınca Hakan kırmızı bir çizik gördü.

"O kolun ne Hilal!" diye söyleyince Gökay yutkundu ve panikledi.

"Y-yok birşey! Yanlış gördün sen!"

"Göster o zaman." Hilal diğer elini gösterdi.

"Hilal, diğerini!"

"Miden bulanır.."

"Yaptın yani? Gökay'ın tarafına mı diğer tarafa mı?"

"Onun tarafına." dedi Hilal gözünden bir damla yaş düşerken.

Gökay da bu dediğinin üzerine ağlamaya başlamıştı.

"Bilmem farkında mısın ama 20 oldu?"

"Farkındayım. Son günlerde içimde bir his var.."

"Ne gibi bir his?"

"Eskisine göre daha farklıyım. Yani bazen fotoğraflara baktığımda hâlâ yanımdaymış, nefes alıyormuş gibi hissediyorum." demesiyle Hakan da Gökay da yutkundu.

"Keşke öyle olsa." dedi Hakan boynunu sıvazlayıp.

"Aynı onun gibi yaptın."

"Ne yaptım?"

"Ortam gergin olduğunda Gökay da boynunu sıvazlar sonrada salak salak bakardı." dedi acı bir şekilde gülümseyerek.

Gökay ağzını eliyle kapatmış hıçkırıklarını önlemeye çalışıyordu.

"30 saniye kaldı."

"Ondan bahsetmek ister misin?"

"Ne gibi?"

"Bak şöyle yapalım. Ona seslen, diyelim ki seni duyacak. Öyle seslen tamam mı?" dedi Hakan.
Gökay da Hilal de şaşırmıştı.

"Sevdim bunu tamam."

"25!"

"Sevgilim, seni özledim..hemde çok." Gökay ağzını oynatarak bende seni dedi.

"20!"

"Her özlediğimde bir mesajımla yanıma gelecektin hani Gökay.. Gökyüzüne bakıp her gün senin bir ihtimal yaşamış olmanı diliyorum."

"15!"

"Eğer öldüysen beni görüyorsundur umarım. Seni gökyüzü kadar seviyorum."

"10!"

"Ama eğer yaşıyorsan ve beni görüyorsan bilmen gereken bir şey var."

"5!"

"Ne zaman gelirsen gel, yine de gel. Söz veriyorum sana kızmayacağım. İstersen gelme ama bana haberini yolla. Bana yaşamam için umut ver. Çünkü artık.."

Gökay ağlamaktan ıslanmış yanaklarını sildi fakat yenisi geliyordu.

"3!"

"Yaşamak için neden yok ve.."

"2!"

"Yaşamak istemiyorum.."

"1"

"Seni seviyorum." Hakan bir Hilal'e bir Gökay'a bakıyordu.

Gökay televizyona yaklaşıp 'Bende seni sevgilim bende seni..' dedi.

"0!"

"Mutlu yıllar Hilal."

"Mutlu yıllar Hakan, görüşürüz." dedi ve kapattı. Fakat ardında bir acı bıraktığını bilmiyordu.

Gökay tuttuğu hıçkırıklarını serbest bıraktı ve "Mutlu geçmeyecek ki yalan söyleme." dedi.

"Yaşamak zorundasın.. Sana hediye gönderdim yaşam belirtisi işte.." dedi.

Kendi kendine konuşurken Hakan onu toparlamaya çalışmadı. Biliyordu ki rahatlaması gerekiyordu.

• ay kadın. | yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin